Yeşiltepe Mahallesi’nde sulama kanalına düşen yabancı uyruklu bir çocuğu kurtaran 56 yaşındaki İrfan Bağrıaçık, ne yazık ki akıntıya kapılarak hayatını kaybetti. Konuyla ilgili meslektaşım Ali Baş, yine Anadolu Gazetesinde çok güzel bir yazı kaleme aldı. Bu güzel yazıyı kaçırmamanızı tavsiye ediyor, şuraya da bir bağlantı koyuyorum:
https://www.anadolugazetesi.com/makale/eskisehir-in-kahramani-.html
Baş’ın yazısı üzerine ben ne yazsam boş. Ancak yine de duygularımı kısaca ifade etmek istiyorum.
Biz Türk Milleti olarak bazı güzel özelliklerimizi kaybetmeye başladık. Fedakarlık, cesaret ve namusluluk Türk Milleti’nin en önemli özelliklerindendi.
Fedakarlığın yerini bireycilik aldı.
Sonra cesaret yerini, “Adam sen de”ci bir korkaklığa bıraktı.
Namus ise, işini bilmek olarak adlandırılan çıkarcılığa dönüştü.
İşte merhum İrfan Barıaçık’ta bu güzel özelliklerin hepsini birden gördük. Merhuma Allah’tan rahmet diliyorum. Sayesinde Türk Milletine olan güvenimiz bir kat daha arttı.
İktidar değişmeden olmaz
Sanırım bugün başka yazarların güzel yazılarını övme günümdeyim. Meslektaşım Deniz Çağlar Fırat, ekonomik verilerin değerlendirmelerinden yola çıkarak, Eskişehir’de de işlerin hiç iyi gitmediğini gösteren bir makale yayınladı. Yenigün Gazetesi’nde yayınlanan bu yazının da bağlantı adresini paylaşıyorum:
https://www.esyenigun.com/ekonomik-alarm-rekor-artis
Fırat rakamlar ve tablolarla zenginleştirdiği yazısında karşılıksız çek miktarının Haziran 2023'te 8 milyon 320 bin lirayken, 2024’ün aynı ayında yüzde 663,42'lik bir artışla 63 milyon 514 bin liraya ulaştığını belirtmiş.
Şimdi; eğer ki geçen seneki 8 milyon 320 bin liralık karşılıksız çek, bu sene yüzde 200 oranında artmış olsaydı, bu durumu enflasyonla açıklayabilirdik. Ancak yüzde 663’lük bir artış bizi başka yorumlar yapmaya itiyor.
Böylesi bir artışın tek bir açıklaması olabilir; Eskişehir’deki şirketler batma noktasına gelmişler.
Ben sınıfsal tabanlı ekonomi yorumlarına karşıyım. Bu tarz bir analiz – belki – 19’uncu yüzyılda geçerli olabilirdi. Ancak 21’inci yüzyılda işveren de işçi de aynı geminin içinde. İçinin alım gücü düştüğünde işveren iflas ediyor. İşveren iflas edince de işsizlik artıyor.
İşte Türkiye’nin durumu tam olarak bu.
Peki kimse hayatından memnun değil mi?
SGK borçları affedilen, Kamu bankalarından aldıkları kredi borçlarının üzeri çizilen, dolar garantili ihaleleri zorlanmadan kapan AK Müteahhitler durumlarından çok memnun.
Onun dışında toplumun hemen her kesimi kan ağlıyor. Ve işin acı kısmı, gelecek günlerin, bu günlerimizi aratacağının da farkındayız.
Özetle Türkiye’de bir iktidar değişikliği olmadan ekonominin daha da kötüye gideceğini artık görmemiz gerekiyor.