Prof. Dr. Alper Çabuk yazdı
Geçen haftaki yazım hayalpersetti, geçen haftaki yazıma bir okuyucumda çok güzel bir yorum geldi o yüzden bu haftaki yazımda onun yorumunu paylaşmak ve yazımın adını onun önerisi doğrultusunda pozitif bir sıfat olarak koymak istiyorum.
Geçen haftaki yazımın başlangıcı şöyleydi:
“Hayalperesetim ben... Daha yaşanabilir bir dünya hayal ediyorum, ülkemi iyiliğin ve güzelliğin dünyaya yayılmasında lider ülke olarak görmeyi hayal ediyorum. Çocukların açlıktan ölmediği, insanların afetlerde ölmediği, küresel iklim değişikliklerinin, açlık ve kuraklığın medeniyetimizi tehdit etmediği, yanlış politikalarımızla doğal kaynakların azalması nedeniyle bölgesel çatışmaların olmadığı, insanların yokluk içinde olmadığı, en azından tüm insanların asgari gereksinimlerini karşılayabildiği bir dünya hayal ediyorum. Hayalperestim ben”.
Bir okuyucum şöyle bir yorum yapmış altına ve beni olumlu anlamlar içeren sözcükler kullanmaya davet etmiş. İlginç bir o kadar da denemeye değer bir yaklaşım olarak geldi, o yüzden siz okuyucularımla paylaşmak istedim bu öneriyi. Gerçi bu kadar olumsuzluğun olduğu bir dünyada, sadece olumlu anlam yüklenmiş sözcükleri kullanmak oldukça zor, hele olumlu anlamlar yüklenmiş sözcüklerle olumsuzlukları anlatmak daha da zor olsa da, denemeye değer bir yaklaşım. Belki biraz sözcük seçiminde üzerinde daha fazla düşünerek, sözlü ve yazılı iletişim alışkanlaıklarımızı değiştirerek başarılabilecek bir şey. Okuyucumun önerisini biraz redaksiyon yaparak aktaracağım; şöyle önermiş okuyucum:
“Hocam merhaba, Bugünkü yazınıza farklı bir bakış açısıyla okuyucunuz olarak yorumda bulunmak istiyorum. Önerim çıkar bir yol mu ya da çıkmaz yol mu, bilmiyorum. Yazınızda ifade ettiğiniz düşünceler, ‘çocukların karnının doyduğu, insanların tok yattığı, insanların yeryüzünde sağlam ve güvenli yerleşimlerde yaşadığı, küresel düzeyde iklimin insan yaşamı için en iyi seviyede olduğu, gıda ve suyun herkese yetecek düzeyde ve yüksek kalitede insanlara adaletle dağıtıldığı, doğru politikalarla doğal kaynakları koruyarak bölgesel barışın sağlanabildiği, insanların bolluk içinde olduğu bir dünya hayal ediyorum’ şeklinde ifade edilebilir. Açlık yazarsak, açlık beynimize empoze edilir, afet yazarsak tüm bedeni korku kaplar. Kullandığınız kuraklık, yanlış politika, çatışma, yokluk sözcüklerini kullanmakla kullanmamak arasında, olumlu sözcükler seçerek düşüncelerimizi ifade etmek, dünyaya yön vermek için bizi doğru kapıya daha kolay ulaştırır mı? Algılarımızda yapıcı yönde fark yaratır mı? Bize bir kapı açılır mı? Hangi sözle kapıyı çalarsak, o açılır diye düşünüyorum. Ekin ekmek gibi bizde sözle hayatımızı ekiyoruz. Tabi doğruyu siz bilirsiniz”.
Paylaşmadan edemeyeceğim kadar güzel bir öneri, Nebat hanımın önerisi. Kendisine çok teşekkür ediyorum bu önerisi için. Doğruyu siz bilirsiniz diye bitirmiş önerisini; tevazu göstermiş bence… Okuyucumun önerisinde olduğu gibi, alışkanlıklarımızı değiştirmeyi becerirsek, sorunlara olumlu sözcüklerle yaklaşmak bir yaşam biçimi haline gelirse, ben de insanların kendi yaşamlarında ve dünyanın genelinde çok şeyin değişebileceğine inanıyorum.
Herkese iyi haftalar.