Sağcısı, solcusu, ortayolcusu..
Dindarı ateisti…
Topçusu, popçusu…
Sanayicisi, işçisi…
Zengini, fakiri…
Başkanı, milletvekili, gazetecisi…
Yaklaşık 15 gün önce hepsi sosyal medyada birbirinin benzeri paylaşımları yaptı…
-Bizim kaptan pilot Kazakistan’da kaldı, gelemiyor uyumayın devlet yetkilileri!
…/…
Eskişehirli kaptan pilotumuz Mehmet Aksoyek’ten bahsediyorum. Kazakistan’da yaşanan olaylar sebebiyle bir otelde mahsur kalmıştı! Beraberindeki arkadaşlarıyla birlikte zor günler geçirdi…
Eskişehir tek vücut olmuş, bir Eskişehirlinin kurtarılması için seferber olmuştu!
Ülke genelinde yankısı büyük oldu. Sanki sadece bir Eskişehirli pilot mahsur kalmış gibi bir durum ortaya çıktı…
Şunu düşündüm…
Eskişehirliler ne zaman, hangi konuda böyle ortak bir refleks gösterdi?
Sanırım uzun zaman oldu, ortak refleksimiz yoktu!
Kötü bir olay ama Eskişehirlilik bilincinin öne çıkması açısından da sevindirici bir olay oldu…
Aksoyek’de bunun farkında…
Ve Eskişehirliler tarafından sevildiğini,
önemsendiğini de öğrenmiş oldu. Bu nedenle Kazakistan’dan gelişindi sevinci ikiye katlanmış oldu!
Eskişehirlilere gazeteciler aracılığıyla teşekkür ettiği toplantı da şu 2 cümleyi üzerine basa basa kullandı:
-İyi ki Eskişehirliyim…
-İyi ki Eskişehirliler var!
Biz de şunu söyleyelim…
-İyi ki bizi başarıyla temsil eden Eskişehirin evlatları var!
BALIKÇININ ŞİFRESİ!
İstanbul belediye başkanı Ekrem İmamoğlu, kar yağışının yoğun olduğu saatlerde balıkçıya gittiği için eleştiriliyor…
Önce bir suskunluk vardı…
Daha sonra İngiliz Büyükelçisi ile yemek yediklerini söyledi.
Çok önceden ayarlanmış bir program olduğunu söyledi. Bir belediye başkanının yemek yemesi neden eleştirilir pek de anlamış değilim…
Sanki bütün Türkiye’de kamu görevlileri kar felaketi boyunca hiç yemek yemediler hep oruç tuttular…
Sanırım burada anlatılmak istenen başka bir konu var.
Belediye başkanı CHP’li olunca gittiği yerde balık restoranıysa akıllara doğrudan “rakı, balık” ikilisi geliveriyor işte!
Israrla üstüne basa basa “balıkçıya gitmişler” denmesinin altında sanırım bu yatıyor!
BU ZAMLARI MÜŞTERİME YANSITIRIM!
Elektrik faturaları küçük esnafın canını fena yakmaya başladı. Yunus Emre Halk Çarşısı esnafı da meslektaşım Şener Çetin’e son gelen elektrik fatularını göstermişler ve şu soruyu yönetmişler:
-Biz bu faturaları nasıl ödeyeceğiz!
Çarşı esnaflarından Nevzat Tokatlı, faturaların ne kadar yüksek olduğunu şu cümlelerle anlatıyor:
-Biz normalde dükkanlarımızda çamaşır makinesi, elektrik süpürgesi, buzdolabı, televizyon çalıştırmıyoruz.
Sadece dükkanımda aydınlatma kullanıyorum. Bizim normalde dükkanın aydınlatması 200-210 lira arasında geliyordu. Son gelen fatura 418 lira 60 kuruş! Bu normalde bir katı kabul ama direk iki katı gelmesi bizim kendi ödeme şartlarımızı, hayat şartlarımızı çok zora sokuyor. Benim küçük bir dükkanım var ve ufak bir aydınlatma da bu kadar fatura geliyorsa, bir de büyük dükkanları düşünün.
Peki esnaf bunu nasıl ödeyecek? Nevzat Tokatlı formülü bir çırpıda özetliyor:
-Ben bunları müşterime yansıtmak zorunda kalacağım.
Genel giderime bunu eklemek zorunda kalacağım.
DİKKAT KÖLE OLURSUNUZ!
1- Sürekli beğenilme isteği.
2- Sürekli takdir edilme isteği.
3- Sürekli sevilme isteği.
GÜNÜN KARİKATÜRÜ