İthal aday istemiyoruz

İthal aday istemiyoruz

13 Kasım 2013 09:39
A
a
Sütiş Eskişehir
Görüşler
İthal aday istemiyoruz
“Engin Bayrı” aradı:
"Eskişehirliler Derneği'nin basın toplantısı var, seni de alalım..."
Rahatsızdık, gidemedik...
Ama neler söyleneceğini çok iyi biliyorduk...
Özeti açık... Ne diyor Dernek Başkanı Fikret Doğancı?
"İthal aday istemiyoruz..."
………..
Daha geçen hafta "Bölgecilik yaşanacak!" başlıklı yazımızda dile getirmiştik bu olayı:
-Siyasal yaşama bakıyoruz...
"Hamit Dedelek, Hasan Polatkan, Kemal Zeytinoğlu, Orhan Oğuz, İsmet Angı, Seyfi Öztürk..."
Ve de..
" Bekir Karacaşehir, Niyazi Onal, Hikmet Savaş, Murat Kahyaoğlu, İsmail Özen ve diğerleri..."
Hepsi bizim insanımız?
"Ya şimdi?"
Neden kendi içimizden yetişen bir futbolcuya bile ayrı gözle bakıyoruz?
"Çünkü bizden..."
…………
Yine bir seçim öncesi "İbrahim Dedelek"in sözüydü :
"Ne Siirt’in, ne Kahramanmaraş’ın velisi…”
"Eskişehir'in delisi hepsinden iyidir..."
Engin Bayrı da, yıllardır yazıp çizmiştir bu olguyu:
"Elazığlı, Muşlu, Antepli, Mersinli, Siirt'li, Kırşehirli, Samsunlu, Hataylı, Kahramanmaraşlı " say sayabildiğin kadar!
Ve de onları..
"Eskişehirliler seçtiler!.."
………..
Yurdun dört bir yanından dernekler var Eskişehir'de...
Çok çalışıldı, uğraşıldı ve sonunda kuruldu "Eskişehirliler Derneği..."
Yanlış anlaşılmasın, "bölgecilik" yapmıyoruz ama, konu Eskişehir'i temsil etme ya da yönetmek olunca duygusal davranıyoruz...
Hatta "gerçekçi" desek daha yerinde olur...
Başta Başkan “Fikret Doğancı” olmak üzere yönetimi kutluyor ve aynen katılıyoruz:
“İthal aday istemiyoruz…”
 
 
 
Erol Şaykol Behzat Ç.’de…
Hafta sonunda Behzat Ç.'nin "Ankara Yanıyor" filmine gittik...
İstanbul ve Ankara'da yapılan galasından sonraki eleştiriler dikkatimizi çekmişti...
Kanatlı’daki "Cinema Pink”in 1. salonunda 8-10 gençle izliyoruz...
"Genç" dedik, çünkü Behzat Ç. filmi bu!...
Konuşmalar, hareketler gerçekten doğaldı...
O kadar ki..
"Anasını sattığımın!" bile değil...
''Dümdüz!..”
Konu güzel, günümüze çok yakışmış bir senaryo...
"Gezi"ye göndermelerin alası var!..
Ama dedik ya..
"Küfürün her türlüsü!.."
Bir baktık ki, karşımızda sanatçı dostuğumuz "Erol Şaykol..."
İlker Mahallesi’nin muhtarını oynuyor...
Hakkını da öyle bir veriyor ki...
İster istemez kuşkulandık ve de biraz olsun endişeyle bekledik!..
Kibardır Erol abi...
Hani "Şeyimin şeyi!" der mi diye...
Yazın çekilmiş Şaykol’un 3-4 dakikalık muhtar rolü…
Ankara'da yapılan galaya da çağırmışlar... Gazeteci arkadaşımız "Coşkun Kartal"la birlikte gitmişler...
Erol Şaykol'un "küfür" konusundaki sorusuna yönetmen "Serdar Akar" açık yüreklilikle yanıt vermiş: "Gençler böyle istiyor..."
Filmin finalinde dumanları gören genç kadın "Yine çatışıyorlar" diyor...
Behzat Ç. "Hayır çatışmıyorlar" diyor:
"Direniyorlar…"
 
Günün Olayı
Çocukların o evlerde ne yaptığını değil, o evlerin depremde ne yapacağını düşünmeye başladığında çağdaş devlet adamı olacaksın asabi büyüğüm...
Metin Uca
 
 
Günün biberi
Artık çok iyi anlaşıldı!
Memleketi "Türk-Kürt-laik-dindar" diye böldükleri yetmedi…
"Kız-erkek" diye de bölecekler...
Akif Kökçe
 
Gerilim
Anayasa yapım çalışmaları iki ileri bir geri gidiyor… Mesafe alınamıyor…
Bu gidişle “yeni anayasa”dan anladığımız tek şey, “mevcut anayasanın” son baskısı olacak!
 
Kıssa-dan
Bu devirde kız çocuklarını babalarına karşı "Beni okula gönder" diye kışkırtmak tabii ki suç sayılacaktır...
 
Özdeyiş
Sevgi, iki karakter arasındaki aykırılıkların, müşterek bir renkli duyguya dönüşmesidir…
Hanri Benasus
 
 
Picasso'nun büyük eseri !
 
Faruk, iyi çocuktu, hoştu, arkadaşları da kendisini çok severdi. Meyhaneye hep birlikte gider, kafaları çekerlerdi. Derken, bir gün Faruk ortadan kayboldu. Yaklaşık üç hafta görünmedi. Bu uzun süreden sonra yine her zaman buluştuklar meylaneye çıkıp geldi.
Ağzı kulaklarındaydı:
"Çocuklar ben evlendim. Hem de çok güzel bir kızla..."
Arkadaşları hemen kutladılar, hatta için için kıskandılar bile!..
Tam bu sırada meyhanenin kapısı açıldı ve evlere şenlik bir kadın girdi içeri!
Şişman, kıllı burun, patlak dudaklar, kepçe kulaklar, sivilceli bir ten, üstelik topal!
Faruk, "İşte benim karım" dedi...
Buz gibi bir hava esti meyhanede!
Faruk, etrafına şöyle bir bakıp devam etti:
"Eeeee... Picasso'dan hoşlanmıyorsanız benim kabahatim ne!.."
 
 
Perdee!
 
Cumhuriyet’in ilanından sonra çıkarılan ilk yasalardan biriydi:
"Tramvaylarda kadınlarla erkekleri birbirinden ayıran perdelerin kaldırılması… Vapurlarda ayrı yer uygulamasına son verilmesi…”
Oradan buraya geldik.
Buradan oraya doğru yol alıyoruz...
Melih Aşık
 
 
Günün Şiiri
Uzak söyleşi
 
Şarkıların eskimesin,akşama
Bir çılgınlığa açılır kapıların
Yüzümde sessizlik gibi büyür kelimeler
Yıldızların düşer durmadan
Usulca yalnızlığa aç pencereni
Sonra çiçekleri sula dalgınlığınla
Boy atsınlar öp yanağından çocuğun
Ve uzasın saçları aynalara
Bu benim uzak uzak seslenişim
İncecik boynunla gündüzleri
Sanki bir hüzün ıssızlığın yanımda…
Nevzat Uçkan (Varlık-1968)
 
 
" Orası da aynı dünya gibi!"
 
Rizeli, Kayserili ve Diyarbakırlı üç arkadaş bir kazada ve genç yaşta yaşamlarını yitirmişler.
Her üçü de çok kalabalık bir cenaze töreniyle toprağa verilmişler…
Gözyaşları sel olmuş…
Ancak aradan kısa bir süre sonra Rizeli genç geri dönmüş...
Çevresini saranlar şaşırmış ve nasıl döndüğünü sormuşlar…
"Orası da aynı dünya gibi" demiş Rizeli:
"Verdim 5 bin doları bıraktılar..."
Şaşkın bakışlarla dinleyenler, "Peki arkadaşların ne oldu?" diye sormuşlar...
Rizeli, "Kayserili arkadaş hala pazarlık yapıyor" demiş :
"Diyarbakırlı da devlet versin diye yıkıyordu ortalığı!.."
 
 
Temel ve golf
Golf için golf sopası, top ve delik gerekli olduğunu bu sporu sevenler bilir...
Bir gün İngiliz, Alman ve Temel biraraya gelirler. Birer kadeh içkiden sonra İngiliz atılır:
"Hadi golf oynayalım, bende sopa var…"
Alman "tamam" der, "Bende de top var..."
Sıra Temel’e gelir:
"Ben oynamıyorum arkadaşlar!"
 
 
 
Şahin Erden Kuyumculuk
1000
icon

Henüz yorum yapılmadı,
İlk Yorum yapan siz olun...

Bu Eskişehir haberi ilginizi çekebilir! İlginç Eskişehir haberi