İşte, Covid-19 gerçekleri!

Aşağı yukarı 5 aydır, Covid-19 salgınıyla mücadele içerisindeyiz. Türkiye, kısıtlamaların kaldırıldığı Haziran ayına kadar örnek bir mücadele sergiledi, başarılı oldu, bunu kimse inkar edemez.

27 Ağustos 2020 09:34
A
a
Sütiş Eskişehir
Aşağı yukarı 5 aydır, Covid-19 salgınıyla mücadele içerisindeyiz.
Türkiye, kısıtlamaların kaldırıldığı Haziran ayına kadar örnek bir mücadele sergiledi, başarılı oldu, bunu kimse inkar edemez.
Hatta birçok ülkeye örnek uygulamalara imza attı, yine bazı ülkelerin övgüsünü aldı.
Ancak ekonomik kaygılar nedeniyle kısıtlamaların erken kaldırılması, kısıtlamaların kaldırılmasıyla başlayan ‘yeni normal’ sürecin yönetilememesi, Sağlık Bakanlığı ile Bilim Kurulunun baskınlığının azalması, yani siyaset kurumunun bilimin önüne geçmesi, Türkiye’yi yavaş yavaş başarısızlığa sürüklemeye başladı.
Vaka sayımız her geçen gün artıyor, ağır hasta sayımız her geçen gün artıyor, ölü sayımız her geçen gün artıyor, günlük vaka sayımızla günlük iyileşen hasta sayımız arasındaki makas her geçen gün olumsuz oranda artıyor.
 
*
 
İşte, böyle bir ortamda, Covid-19 gerçeğini masaya yatırmanın ve yurttaşlarımızı bilgilendirmenin faydalı olacağını düşündüm.
 
*
 
Bu anlamda, Covid-19 sürecinde gerçekleştirdiği çalışmalar ve kitlesel bilgilendirmeleriyle öne çıkan Eskişehir Osmangazi Üniversitesi (ESOGÜ) Enfeksiyon Hastalıkları ve Mikrobiyoloji Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Gaye Usluer’le ES TV ekranlarında buluştuk.
Ben sordum, Usluer ise haberimiz olması gereken gerçekleri tüm çıplaklığıyla anlattı.
 
*
 
Prof. Dr. Gaye Usluer’in aktardıklarının önemli bölümlerini, siz değerli okurlarımız için ‘hap’ şeklinde hazırladım.
Hazırladığım ‘faydalı bilgileri’ Usluer’in ağzından aktarıyor ve bugünlük MIH sütunlarını kapatıyorum.
 
*
 
Okuyoruz…
 
*
 
 
 
 
  • Siyaset kurumu şeffaf değil. Bu nedenle toplum nezdinde, verilen rakamlar ile mücadeleye ilişkin güven oluşmuyor.
 
  • Toplum açıklanan verilere güvenmediği için, süreci yönetenlerle koordineli hareket etmeyi de bırakıyor.
 
  • Türkiye, verileri açısından en az güvenilir ülkeler arasında. Başından itibaren Dünya Sağlık Örgütünün (DSÖ) tanımladığı bir hasta ve ölüm bildirim sistemi vardı. Ama ülkemizdeki üst siyaset kurumu bu sisteme göre açıklama yapmadı, hastanelerde tedavi gören-yaşamını yitiren vatandaşlar DSÖ’nün kriterlerine göre değerlendirmeye alınmadı.
 
TÜRKİYE’DEKİ VAKA SAYILARINI 10’LA ÇARPALIM
  • Bugün bildirim sistemi çok iyi ülkelerde denilen şu ki: Gerçek vaka sayıları, bildirilenin en az 10’da 1’i kadar. Ya da gerçek vaka sayısı bildirilenin 10 kat daha fazlası. Türkiye’ye baktığımızda bugüne kadar bildirilen toplam vaka sayısını 10’la çarpmak, günlük yeni bildirilen vaka sayısını 10’la çarpmak gibi bir durumla karşılaşıyoruz ki bu şüpheler bile, şeffaf olunmaması nedeniyle beklenilen verilerin paydaşlarla paylaşılmaması nedeniyle güvensiz bir ortam oluşturdu.  
 
‘ZATÜRRE HASTA ORANI’ VERİLMESİNİN AMACI NE?
  • Her gün turkuaz renkli bir levhada rakamlar veriliyor. Bu anlamda bakanlık bir anda bildirim sistemini değiştirdi. Yoğun bakımda yatan hasta sayısı ile entübe hasta sayısını vermeyip bunun yerine zatürre hasta oranı verilmeye başlandı. Bir de ağır hasta sayısı veriliyor. Zatürre hastalarının bir kısmı entübe, bir kısmı yoğun bakımda, bir kısmı da serviste. Dolayısıyla ‘zatürre’ demekle ne demek istiyor Sağlık Bakanlığı, nasıl bir mesaj vermek istiyor? Bu durum gerçekten ciddi bir soru işareti.
 
BİLİMSEL YAYIN NEDEN GERİ ÇEKİLDİ?
  • Bir sentez analiz sürecinin olması için verilerin şeffaf, üzeri örtülmeden ve saklanılmadan paylaşılması gerekiyor ki bakın, bugün dünyada çokça ülkeden Covid-19 sürecine ilişkin yayın çıkmasına rağmen Türkiye’nin bir tane yayını oldu. Ancak o yayın da, apar topar Sağlık Bakanlığı tarafından o dergiden geri çekildi.
 
‘ELİMİZDE VERİ YOK’
  • Hastalarımıza verdiğimiz tedavilerin sonuçları, başarılı olup olmadığımız, hangi tedavide yanıt oranlarımızın daha yüksek olduğu, hangi hasta grubunda ölümlerin daha fazla olduğu… Bunlarla ilgili elimizde hiçbir veri yok. Ölen hastaların yaş dağılımını da bilmiyoruz. Kronik hastalık dağılımını da bilmiyoruz. Bu veriler açıklanmıyor.
 
  • ‘Biz bu virüsü yeneriz, hamdolsun yendik.’ Bu söylemler siyasi söylemler. Halbuki burada siyaset kurumunun, işi tamamen bilim insanlarına bırakması gerekiyordu. Bırakmayınca, tablo böyle oluştu.
 
  • Dikkat ederseniz Bilim Kurulu sustu. Niye? Bilim Kurulunun önerileri doğrultusunda adımlar atılmalıydı.
 
  • İnsanlar tatile gitsinler diye ‘tatil kredisi’ adı altında kredi açtılar. Covid-19 koşullarında her türlü gezi olanağını oluşturdular. Bu bir teşvik değil mi? Sonra da diyorlar ki tatile gittiniz, mesafeye uymadınız, vesaire… Plajda mesafeye nasıl uyulacak Allah aşkına? Güneşlenen insan maske mi takacak? Denize girerken maskeyle mi girecek? İnsanlar balık istifi gibi kumsalda oturmak zorunda kalıyorlar. Evet, vatandaş tabii ki dikkat etmeli. Ama toplumsal kuralları düzenlemek siyaset kurumunun görevi.
 
  • Almanya’dan, Ukrayna’dan, Rusya’dan insanlar Türkiye’ye tatil için giriş yaptığında siz hiçbir şey yapmıyorsunuz. Ama o ülkeler vatandaşları Türkiye’den kendi ülkelerine dönerken hem Türkiye’de testi zorunlu kılıyorlar. Hem de ülkemizdeki testlerin sonuçlarına güvenmedikleri için bir de kendi ülkelerinde test yapıyorlar. Ve herkesi 14 gün sıkı karantinaya alıyorlar.
 
MÜCADELE BAKANLIĞIN KONTROLÜNDEN ÇIKTI
  • Sağlık Bakanlığının sürecin başında attığı adımlar son derece olumlu görünürken, üst siyaset kurumunun olayın içerisine girmesi ve buradan çıkarılmak istenen bir başarı ya da şampiyonanın şampiyonu olma isteği sonucunda, iş Sağlık Bakanlığının da bence kontrolünden çıktı. Yani siyaset, bilimin önüne geçti.
 
VAKA ARTIŞINDA AVRUPA’DA İLK 5’TEYİZ!
  • Virüsün hastalığın seyrini etkileyebilecek çok önemli bir mutasyona uğradığına dair net bir bilgi yok. Öyle ki bütün dünyada vaka sayılarında artış var. Türkiye ise Avrupa ülkeleri içerisinde günlük vaka artışı açısından ilk 5’in içerinde.
 
ÖLÜM ORANI YÜZDE 13 ARTTI
  • Sağlık Bakanlığının bu hafta açıkladığı verilere göre yeni pozitif vaka sayısında yüzde 4 artış, ölüm oranında yüzde 13 artış, yoğun bakım yatışında da yüzde 31 artış var.
 
HASTANELERİN DOLULUK ORANI YÜKSEK
  • Devlete ait hastanelerde yoğun bakım doluluğu çok yüksek oranda. Bir şehirden başka bir şehre yoğun bakım için hasta sevk edecek düzeyde bir doluluk var.
 
  • Virüsün bulaşımına ilişkin genelleme yapmak doğru değil. Her yaş gurubundan insana bulaşabilir ve her yaş grubundan olan insanı öldürebilir.
 
TÜRKİYE ÖNCEDEN AŞI ÜRETİRKEN ŞİMDİ DIŞA BAĞIMLI
  • Şu an aşı konusunda yüzde 100 dışarıya bağımlı bir ülkeyiz. Oysaki Cumhuriyet’in ilk yıllarında, 1934’lü yıllardan itibaren dünyada ve Avrupa’da önemli merkezlerden birisiydi Türkiye. Ülke için birçok aşıyı üretebilen ve yurtdışına aşı ihraç edebilen bir ülkeydi. Bugün bizim aşı üretimimiz maalesef yok.
 
  • Aşı çalışmalarının sonuçları olumlu giderse ruhsatlandırma işi 2021 yılının ortalarında olabilir.
 
  • Covid-19’a karşı oluşan antikorların kalıcı bağışıklık sağlayıp sağlamadığı tartışmaları var. Yani bir müddet sonra antikorlar kayboluyor ve kişi tekrar Covid-19’a yakalanabiliyor.
 
COVİD-19 HER MEVSİM BULAŞIR VE ÖLDÜRÜCÜDÜR
  • Grip mevsimsel bir hastalık, kış aylarında görüyorsunuz. Uygulanan grip aşısı ve sizin korunma süreniz 6-8 ay. Ama yazın bir gripsiz süreç var, 4-5 ay süren. Oysaki Covid-19’la ilgili en büyük sıkıntımız, gördük ki bu virüste mevsimsel bir farklılık olmadı. O nedenle Covid-19’un mevsimsel bir hastalık olmaması en büyük dezavantaj şu anda.
 
GRİP VE ZATÜRRE AŞISI?
  • 65 yaş üstü kişiler ile kronik hastalığı olan kişilerin grip ve zatürre aşısıyla aşılanmaları gerekiyor. Zatürre aşısını kış gelmeden, herhangi bir zamanda yaptırabiliriz. Grip aşısını ise Eylül ortasından itibaren yaptırabiliriz. Tabii risk grupları ve 65 yaş üstü dışında kalan kişiler de, sağlıklı kişilerde bu aşıları kendi imkanlarıyla yaptırabilirler. Ve bu aşıların ciddi yan etkileri yoktur.
 
  • Aşılar karaborsaya düşebilir. Sonuçta ithal ediyoruz bu aşıları.
 
ÖNCEKİ KISITLAMALAR GELİR Mİ?
  • Şu an Türkiye’deki Covid-19 rakamları, Mayıs ayındaki gibi, yani eski halimize geri döndük şu anda. Ama ben çok büyük kısıtlamaların tekrar başa dönüp gelme olasılığının düşük olduğunu düşünüyorum. Ekonomi bunun en büyük faktörlerinden birisi. Zaten görüldüğü üzere, rakamlar dengeli gidiyor, dengeli açıklanıyor. Ama o zaman siyaset kurumu, gerekli düzenlemeleri ve planlamaları yapması gerekiyor.
 
TEST UYGULAMASINDA AYRIMCILIK MI YAPILIYOR?
  • Türkiye’nin bir test stratejisi yok. Cumhurbaşkanlığında, TBMM’de ve bazı siyasi partiler içerisinde bulunanlar için istenildiği zaman test imkanı sağlanıyor. Ama test yapılması gerekenler evlerine gönderiliyor. Risk gruplarına düzenli test yapılmıyor. Hem test stratejimiz yok. Hem ayrımcılık, haksızlık ve adaletsizlik söz konusu. Doğru bir test stratejisine ihtiyacımız var. Burada kimsenin hakkı kimseye geçmemeli. Bu ülkede yaşayan tüm yurttaşlar eşit sağlık hakkına sahipler. Bu haktan herkes yararlanabilmeli.
 
VATANDAŞLARA UYARI
  • Bireysel korunma yöntemlerine en üst seviyede uymamız gerekiyor. Maske, mesafe, temizlik… Birlikte oturduğumuzda 15 dakikadan uzun karşılıklı oturulmaması gerekiyor. Rehavete kapılmayalım. Tatillerimizi erteleyebiliriz. Gezilerimizi erteleyebiliriz. Kapalı ve kalabalık alanlarda bulunmamaya özen gösterelim.
 
SAĞLIK PERSONELİNE DÜZENLİ TEST YAPILMALI
  • Sağlık personeli önceleri, evet, çokça alkışlandı, teşekkür ediyoruz. Ama bugüne geldiğimizde sağlık personeli açısından bir tükenmişlik süreci başlamıştır. Atanamayan binlerce sağlık personeli var. İnsan kaynağı hızla arttırılmalı ki bu tükenmişlik sürecinin önüne geçilmeli. Ayrıca sağlık personeline düzenli test yapılmalı.”
Şahin Erden Kuyumculuk
1000
icon
DOĞRUSU 28 Ağustos 2020 00:44

Ne kötü bir POLİTİK bir dil Dünya kasıp kavruldu ve de devam ediyor ama hep iktidarı kötülemek üzerine algıyla desteklenen bir dil çok yazık bir akademisyene ben yakıştıramadım Hoca hanım bizden daha iyi bilir biz cahiliz ama politika ile siyaset aynı şeyler değildir diye biliyoruz Siyaset bir ilim ve de siyasal bilimler fakültesi diye bir okulu da var Keşke her şey bu bilim üzerinden değerlendirilse de ÜLKEMİZ kazançlı çıksa daha iyi olmaz mı Keşke her konuyu kendi mecrası içinde değerlendirmeyi becerebilsek İnşaallah o günleri de görürüz umarım

0 1 Cevap Yaz
ALİ BABA 27 Ağustos 2020 10:17

küçük rakamlarda yüzdeyle konuşmak iyi niyet deyildir.örnek ölüm 1 iken ertesi gün 2 ye çıkması ölüm oranının %100 arttığı anlamına gelirki bu çok aldatıcı olur.

3 2 Cevap Yaz
Bu Eskişehir haberi ilginizi çekebilir! İlginç Eskişehir haberi