Sadi Seda yazdı
Önce Sanayi Odası Başkanı Savaş Özaydemir, hemen 500 kişiye iş vermeye hazır olduklarını ancak insanların masa başı yüksek maaşlı iş aradıklarını, bu sebeple makine başında iş yapacak eleman bulamadıklarını ifade etti.
Ardından da Esnaf Odaları Birliği Başkanı Ekrem Birsen de, Eskişehir’de işsizlik sorunun olmadığını, iş arayanların iş beğenmediklerini söyledi.
Birisi sanayicilerin diğeri ise esnafların temsilcisi…
Savaş Özaydemir’de Ekrem Birsen’de benzer sözler söylüyorlar…
Sonuçta her iki başkan da, işsizlik sorunu olmadığını, iş arayanların buldukları işi ya da maaşı beğenmediklerinden yakınıyor…
Baro Başkanı Rıza Öztekin ise ESOB Başkanı Birsen’in,”işsizlik yok, iş beğenmeme var” sözlerini eleştirdi,”İşsizlik var mı? Yok mu? Gelsin bize sorsun” dedi…
Tamam, işsizlik var…
Kabul ediyorum…
Ancak birisi sanayicilerin diğeri esnafların temsilcileri yani işverenler olarak işsizlik değil, iş beğenmeme sorunu olduğunu açıklamalarına bende katılıyorum…
Bugün Eskişehir’de 10 bini aşkın kişi iş arıyorsa, bunun 5 binden fazlası çalıştığı işten memnun olmadığından, daha iyi bir iş bulurum düşüncesi ile İş Kur’a başvuru yaptıklarını da biliyorum…
Eskişehir’de yaşadığım için Eskişehir’i biliyorum…
İşsizlerin veya çalışmasına rağmen iş arayanların yüzde 70’i,”maaşı daha fazla, yaptığım işten biraz daha rahat iş arıyorum” düşüncesinde…
6-7 yıl önce idi…
Şehrin göbeği sayılan İstiklal Mahallesinde bir arkadaşım annesi ile birlikte o zaman kömürle ısındıkları evde birlikte yaşıyorlardı…
Annesi de kendisi de gündüz çalıştıkları için, arkadaşım evlerinin altındaki bakkal dükkânının işletmecisine,”bugün bize kömür gelecek. Sen kömürlüğün önüne indirtirsen memnun oluruz. Kömürü görüp de taşımak isteyen çıkarsa, bodruma attırabilirsin. 50 TL’de ücret verirsin” demiş…
Kömür öğleden sonra gelmiş…
Kapının önünde kömürü gören iki delikanlı bakkalın işletmecisine,”kömür taşınacak mı?” diye sormuşlar…
Bakkalın işletmecisi, ”Evet, şu gördüğünüz pencereden bodruma atacaksınız. İki ton kömür” demiş…
Delikanlılar,”Atarız ama 100 TL isteriz” deyince, bakkal işletmecisi,”50 TL’ye atarsanız hemen başlayın” diyerek 50 TL’yi uzatmış…
Gençler,”abi bu paraya 2 ton kömür taşınmaz. Siz taşıyacak birisini bulursanız ona taşıtın” diyerek uzaklaşmışlar…
Sonuçta sırtlarına çuvallara koyup taşımayacaklar…
Hemen zemin katta bodrum penceresi var, kömürü o pencereden bodruma atacaklar…
İki delikanlı 30 dakikada kömürü atar…
Hadi bir saat diyelim…
İki delikanlı bir saatte alacakları 25+25=50 TL’yi beğenmemişler…
Akşamüstü 60 yaşlarında bir vatandaş iki kişinin 50 TL’yi beğenmeyerek atmadığı kömürü 25 TL’ye atmaya razı olmuş…
Arkadaşım 50 TL’yi gözden çıkardığı için adama 50 TL vermiş…
Benim yaşadığım başka bir olay…
Apartmanımızın bodrumu temizlenecek…
Sorduk, soruşturduk iki kişi bulduk…
“İki taraflı bodrumda apartman sakinlerinin kullanmadıkları, yıllardır bekleyen eski eşyalar var. Bunlar dışarı çıkarılacak. Hurda olanları siz satar parasını da siz alırsınız. Çöpe atılacakları bir araba bulup atarsınız. Birde süpürürsünüz. İkinize de 100’ler lira veririm” dedim…
Orta yaşlı iki kişinin cebinde yemin ediyorum bugün bayilerde 10 TL’ye satılan sigara paketi gördüm…
Nasıl mı gördüm?
Yaz günü olduğu için, gömleklerinin ön ceplerine koymuşlar sigara paketlerini…
İki kişi iki taraflı bodrumu abartarak yazıyorum öğleye kadar temizler…
Ancak bu iki kişi verdiğim 100’er lira parayı beğenmediler…
“150’şer lira verirseniz temizleriz” dediler…
Kabul etmedim…
10 TL verip bir paket sigara içen kişi, abartarak yazıyorum 5 saate alacağı 100 TL’yi kabul etmediler…
Bir hafta sonra bir komşum bir adam getirdi…
Bu adamcağız 150 TL’ye 5 saatte bodrumdaki atık eşyaları çıkardı, temizliğini yaptı…
Çıkardıklarının içerisinde hurdacıya satabileceklerini ayırdı…
Diğerlerini bir ata arabasıyla gelip çöpe attı…
Rıza Başkan’da,”işsizlik var. Gelsin bana sorsunlar” derken bunları yaşadığını sanmadığım için, bu sözleri sarf ettiğini düşünüyorum…
İşsizlik var…
Bunu kabul ediyorum…
Ancak iş arayanların tekrar ediyorum, işlerini beğenmedikleri için daha iyi, daha rahat ve daha temiz bir işte çalışmak için iş aradıklarını biliyorum…
Gerçekten işsiz ve paraya ihtiyacı olan birisi, evin kapısının önündeki kömürü bodruma atar veya apartmanın bodrumunun temizliğini yapardı…
Bu örnekleri çoğaltabilirim Rıza Başkanım…
*-******
Ömrümüz geçerken!
Ömrümüzde su resim gibi hayatımızın bir karesi değil midir?
Bize verilen o ömür çerçevesini, yasayarak dolduruyoruz. Kimimiz yarim bırakıp gitse de çerçevenin içindeki yasanmışlar hep bir yerlerde kayıt altında.
Nasıl ki elimizde bir fotoğraf makinesiyle anılarımız, güzel günlerimizi çekip ölümsüzleştiriyorsak.
Unutmayın ki; bizim resmimizi çeken birisi daha var. O da hepimizin bildiği ama bası zorda kalınca hatırladığı yerin göğün sahibi olan ALLAHTIR!
İste ömür dedikleri genç yasta anlaşılan bir şey değil.
Elinize baston almak nasip olduğu gün ömrün anlamını ve ne kadar büyük bir önem taşıdığını görebilirsiniz.
Dilerim ki; o gün geçmişinizi keşkelerle hatırlamazsınız?
İnsan, sevdiği ya gurbete ya da askere gidince, sevdiklerinin değerini bilirmiş.
Gençlik, insani hayatin gerçeğinden uzaklaştırabilir.
Hiç geçmeyecek dediğiniz gençliğiniz elinizden alınınca artik zamanında kıymetinin farkına varmaya başlarsınız.
Ninemin bir lafı vardı, küçükken hep söyler dururdu,"Ocak köz tutmuş, teknede hamur kalmamış. Adam ev oldum demiş, hayatta ömrü kalmamış!"
Yıllar geçiyor iste bu sözü ben ilkokul yıllarında dinlerken umursamazdım ve her seferinde he der geçerdim ama ninemin ne demek istediğini artık daha iyi anlayabiliyorum.
Zaman geçerken; siz DURMAYIN!