Yaşamın İçinden: Ömer Duru
Paris’in ünlü evlerinden birine gelen Amerikalı, İspanyol usulü için iki yüz dolar ödemiş.
Ve beğendiği kadınla üst kata çıkmış.
Bir süre sonra giyinirken kadına demiş ki:
“İspanyol usulü dediniz elli dolar daha ödedim. Ama bu usulün bir farkını göremedim. ”
Bir kahkaha atan güzel kadın,
“Sen de hiç anlayamamışsın be Coni” demiş.
“O sırada ‘Ole!’ diye bağırdım ya. ”
--//--
Sokakta, yolda belde, iş yaşamında, küçük büyük, kadın erkek kime sorarsanız mutlaka tuttuğu bir takım vardır.
FB, GS, BJK.
Örneğin ben öğretmen okulundaki beden eğitimi öğretmenimin etkisi ile GS’yi tutmuştum.
Yatağımın başı, kitap ve defterlerimin kapağı, çantamın dış yüzü GS’li futbolcu resimleri ile süslenmişti.
Okul bitti. Takım sevdam benim gittiğim her yere gitti.
Aradan yıllar geçti.
Evliliğimizin ilk günlerinde futbolun ne olduğunu bilmeyen eşim ve çocuklarım GS’li olarak büyüdüler.
İçinde bulunduğumuz günlerde ise,“Birinci takımız Es-Es, ikinci takımımız GS” olarak sürer gider.
Öğretmenimden bana, benden eşime çocuklarıma hatta torunlara kadar anlayamadığınız bir tutku olarak sürer gider takım tutma olayı.
Takımınız yendiğinde sevinir, yenildiğinizde üzülürsünüz.
Hafta sonları halen hanım sorar:
“GS maçı ne oldu? ”
İsterseniz yoklayın belleğinizi.
Sizin de tuttuğunuz bir takım bu takımı tutmanıza neden olan bir olay mutlaka vardır.
Dahası nesilden nesile geçen takım tutma sevginiz sosyal yaşamınızın bir parçası olarak sizi de etkisine alır.
Diyorum ki, futbolda takım tutmakla, siyasette ”parti” tutmak aynı şey midir?
Siyasette parti tutmak babadan çocuklara geçer mi?
Bu tutku nesilden nesile sürer gider mi?
Aslında, futbolda “takım” tutmakla, siyasette ”parti “tutmak ilk bakışta benzer gibi görünse de arada “amaç ve araç” farkı vardır.
Tartışmaya açtığınızda ikisinin de belli bir noktadan sonra; “kendi amaçlarını, kendi raconları ile gerçekleştirdiğini” izlersiniz.
Birisi ”şampiyonluğa”, diğeri “iktidara” ulaşmanın kavgasını verir.
Günlerin Getirdiği
--MHP’de taşlar ve başlar--
MHP’nin İl Başkanı Ayhan Sezer çalışıyor. Odunpazarı İlçe Başkanı Serdar Ulucan iddialı olarak çıktı ortaya. Görebildiğim kadarı ile politika için geçirdiği hazırlık işine epey yarayacak. Tepebaşı İlçe Başkanı Abdürezzak Aktaş MHP’nin tabanını tanıyor. Çok ilginçtir MHP üç dönemdir Eskişehir’den milletvekili çıkarıyor ki her milletvekili için aldığı oy ortalama, altmış binin üzerindedir. Süleyman Sazak dışarıdan gelen, Gün Sazak’lara dayalı bir adaydı. Ve seçilerek Ankara’ya gitmişti. Ardından Beytullah Asil geldi. Eskişehir çocuğu olan Asil, daha sonra ne olduysa oldu, aday yapılmadığı gibi, aranıp sorulmadı da. Oysa Beytullah Asil’i MHP kazanabilirdi. İçinde bulunduğumuz dönemde ise MHP’nin Eskişehir milletvekili olarak Ruhsar Demirel görev yapıyor. Belirttiğim gibi il ve ilçe başkanları partiyi, derleyip, toparlamaya çalışıyorlar. Önceki, gün yakından tanıdığım MHP’lilerden biriyle konuşurken, eskileri sordum. Ahmet Ünal ve Orhan Güngör ve diğerlerini. Doktorları, avukatları, işadamlarını, öğretmenleri… Herkes kabahati bir başkasına atıyor. Orhan Güngör eski partilidir. MHP’ye verdiği emeği kimse inkar edemez. Ahmet Vural da aynı. MHP’nin saygın isimlerinden olan Ahmet Vural neden soğudu politikadan acaba? Gürol Yer ve arkadaşları, emekli vali Kadir Çalışıcı, MHP’nin 60 bin oyu üzerine hesap yapanlara, neden yanıt vermiyorlar hayret. Partililer öyle diyorlar ve ”Yerel seçimlerde başarılı olacak bir MHP, genel seçimlerde de bu başarısını sürdürecektir” diye konuşuyorlar. Ve bazı partililer Kadir Çalışıcı’nın el altından değil, partiyi kucaklayacak şekilde ortaya çıkmasını istiyorlar.
. —Alaadin Çoban’ın kuralları—
Alaaddin Çoban için bazıları ”Sarar’ın sağ kolu” deyimini kullanırlar. Gerçekten de doğrudur. Sarar bünyesinde nereye gitseniz, değişmeyen pozu, disiplinli ve saygılı duruşu ile Sarar adına Alaaddin Çoban’ı görürsünüz. Çoban, yalnız Eskişehir’de değil, Ankara-İstanbul-İzmir gibi yerlerde de öne çıkan Sarar temsilcisidir. İçinde bulunduğumuz günlerde Eskişehirspor kongresi çalışmalarına da katılan Alaaddin Çoban’ı en son ES Tv ve Anadolu gazetesine Hoşcan’ın yaptığı ziyarette gördüm. Demek ki Cemalettin Sarar bu konuda kararını verip Alaaddin Çoban’a “Git çalışmalara katıl” talimatını vermiş. Alaaddin Çoban aynı zamanda AKP’den Tepebaşı ve Büyükşehir Meclis üyesidir de. Kendisine özgü yapısı içinde gerek Tepebaşı ve gerekse, Büyükşehir Belediyesi’ne aşırı politikaya girmeden görevini yapar. Aynı zamanda Sarar bünyesinde ki spor çalışmalarının da sorumlusu olan Alaaddin Çoban diyor ki ”Sarar gibi, ciddi bir firmada, Cemalettin Sarar gibi değer bir işadamının yanında çalışmak benim için gurur kaynağıdır.” Doğru ve haklı bir duygu. Çoban’a kolay gelsin diyorum.
Henüz yorum yapılmadı,
İlk Yorum yapan siz olun...