Geçtiğimiz hafta başı Hasan Polatkan’ı anma etkinliğinde gündeme gelen öneriyi çoğunuz biliyorsunuz.
Nevzat Önder, Eskişehir’de Anadolu Üniversitesi Havaalanı’nın ismi Hasan Polatkan olsun diye önerdi. Bakan Avcı konuyla ilgili A.Ü. Rektörü Gündoğan’a ricada bulundu ve bir hayli prosedür içeren bir isim değişikliği için nasıl bir sonuç çıkacak merak ediliyor.
Rahmetli Dedemin ismi Hasan, onun 2 çocuğuna yani birisi rahmetli 2 dayıma verdiği isimler Rüştü ve Menderes. Annem ise idam haberlerinin kendileriyle birlikte bütün bir köy ahalisini nasıl gözyaşlarına boğduğunu yeri geldikçe anlatır. Yani söz konusu isimlere de, o dönemde yaşananlara da yabancı değilim. Evet siyasi duruşum aynı çizgide değil, hayata aynı pencerelerden bakmıyor olabiliriz ama yapılan haksızlık, canilik, bana göre cinayettir ve iadei itibar ile dinmez bu acı. Bu yüzden Eskişehir’in vefa borcunu ödemesi gerektiği konusunda birçok insanla aynı görüşteyim.
Bu konuda aslında hafta boyunca birçoğuna katıldığım yazılar kaleme alındı. Hem Murat Taşkın’ın hem de Hakkı Kutlu’nun yazılarında çok önemli detayların altı çizilerek önerilerde bulunuldu. Taşkın, Hasan Polatkan ismi verilmesi önerilen havalanının, havaalanı niteliğinden yoksunluğuna dikkat çekti ve önce havaalanı gerçek kimliğini kazanmalı dedi. Sonuna kadar haklı.
Kutlu’da madem isim verilmek isteniyor, Eskişehir’e yapılacak 3. Üniversite’nin ismi Hasan Polatkan olsun yazdı. Kesinlikle iyi bir öneri.
Malumunuz biz de isim verme alışkanlığında dikkat edilmeyen bazı detaylar var. Kullanılmayan sokaklar, arka planda kalan caddeler, içi boş ya da tamamlanmamış tesislere değerli kişilerin isimlerini veriyoruz. İyi ama isim vermek anılmasına katkı da bulunmak değil mi? O zaman sık sık anılacak, ismi yad edilecek yerleri neden tercih etmiyoruz?
Şimdi diyelim ki havaalanına Hasan Polatkan ismini verdik. 3-4 yıl sonra bu alana zaten tek tük gelen uçaklar da gelmez oldu. Olmaz ya, oldu diyelim, Değerli bir zatın isminin verildiği alan diyelim ki izbe, yıkık, dökük, kullanılmayan, terk edilmiş bir alana dönüştü. Etrafta hayvanların otladığı bir alana bu ismin verilmesi bir teşekkür değil, terbiyesizlik olmaz mıydı?
Biraz mübalağa etmiş olabilirim ama şunu demek istiyorum. Kişileri anmak, yad etmek, hatırlamak ve hatırlatmak için yola çıkıyorsak sadece iyi niyet değil biraz da mantık katalım işin içine. Şehrin en değerli, en yoğun, en kullanılan yerlerine verelim ki o isimleri, isimler onure olsun, anılsın ve vefa borcu ödenmiş olsun.
İş bu sebepten Kutlu’nun önerisi bana çok cazip geldi. Eski bir ismi değiştirmek yerine yeni bir üniversiteye Hasan Polatkan ismini vermek hem etkili hem de daha kolay olur. Kaldı ki belki karar vericiler, isme de verdikleri önemden ötürü bu işi hızlandırırlar. Böylece herkesin mutlu olduğu bir iş gerçekleşir, haksız mıyım?