Bildiğiniz üzere SSK ve Bağ-Kur emeklilerin maaş zamları gerçekleşen 6 aylık enflasyona göre belirleniyor.
Bildiğiniz üzere SSK ve Bağ-Kur emeklilerin maaş zamları gerçekleşen 6 aylık enflasyona göre belirleniyor.
Türkiye’de 10,5 milyon SSK, 2,9 milyon Bağ-Kur ve 2,5 milyon Emekli Sandığı emeklisi olmak üzere 16 milyon civarında emekli var.
Malum en düşük emekli aylığı 12 bin 500 lira olarak belirlendi.
Bu ücret emekliye “sürünmeye devam et” demekten başka bir şey değil kuşkusuz.
Ancak şu da bir gerçek ki…
Eğer olağanüstü bir durum olmazsa ocak ayına kadar gerçekleşecek 6 aylık tüketici enflasyonunun yüzde 11 ile 13 arasında olması öngörülüyor.
En azından Merkez Bankası’nın planlamaları böyle…
Tutarsa.
Diyelim ki tuttu.
O zaman 12 bin 500 lira en düşük aylık alan SSK ve Bağ-Kur emeklisinin alacağı zam yüzde 11-13’ün arası yüzde 12’yi baz alırsak bin 500 lira.
Aylık ücreti 14 bin lira olacak.
Hadi diyelim yanıldık yüzde 20 zam yapıldı onun da varacağı yer…
2 bin 500 lira zamma tekabül eder.
Yüzde 20 zamla en düşük aylık alan emeklinin maaşı 15 bin lira olur.
Bu maaşla bir emekli ailenin bırakın geçinmesini sadece 3 öğün ekmek, simit, çay tüketse bile yaşaması imkansız.
Ev kirasını saymıyorum…
Elektrik, doğalgaz, su giderlerini…
Diğer sair giderleri yazmıyorum bile…
Bu sadece emekli için değil…
Asgari ücretli, memur, kamu-özel işçisi, beyaz yakalısı için de geçerli.
Büyük bir yoksullukla karşı karşıyayız.
Herkesin üzerinde hemfikir olduğu konu bu kışın çok zor geçeceği…
Allah hepimizin yardımcısı olsun.
Kanada’ya giderseniz, Kanada size gelirse…
Odunpazarı Belediye Başkanı Kazım Kurt’un, altın madenlerinin çevreye, doğaya ve insanlara verdiği zararı vurgulamak adına gönderdiği bu fotoğraf, sosyal medyada sizin de karşınıza çakmıştır.
Üzerinde düşünülmesi gereken, insanın adeta beynini tokatlayan bir fotoğraf.
Altın madenciliğiyle ilgili araştırma yapmış, yazı yazmış Kısa Dalga yazarı İbrahim Ekinci, bu durumu şöyle özetliyor:
“Yerli, yabancı 30’dan fazla altın şirketi dağlarımızı kazıyor. Çoğu yabancı bunların. Ama Kanadalılar üşüşmüş. 9’u Kanadalı. Türkiye, Kanada’nın sömürge madencilik bölgesi gibi.
Anagold, Mariana, Centerra Gold Inc, Teck, Eldorado Gold Corporation, Alamos Gold, Fronteer Eurasia, Liberty Gold (Fronteer Gold), Odyssey.
Başka madenlerle ilgili faaliyette olan Kanadalılar da var. Bu 9’u altın şirketi. Türkiye’de ya altın üretiyor ya saha geliştiriyor ya da arama faaliyetleri yapıyorlar. Ayrıca Hollandalı Aldridge Mineral, İngiliz Ariana ve ABD’li Stratex gibi faaliyette olan çok sayıda yabancı var. MTA haritasına göre 17 noktada üretim (işletilen) var. 13 bölgede işletmeye hazırlık yapılıyor ve 20 bölgede “potansiyel” bulunuyor.
Kanadalı ve diğerlerinin Türkiye’yi mesken tutmalarının nedeni muhtemelen ahbap çavuş düzeni. AB yasaklamışken Türkiye’de siyanürle çıkarmanın çekiciliği. Ucuz işçilik.
MTA raporları şöyle diyor:
“Altın, dünya rezervleri içinde yüzde 0,5’ten fazla (yaklaşık yüzde 2) paya sahip olduğumuz madenler arasında. Türkiye altın madeni bakımından zengin ülke olarak görülmektedir.”
2011’de Koza Altın tarafından Kaymaz’da işletilmeye başlanan altın madeni ve atık havuzları konusunun daha mürekkebi kurumadan…
Şimdi de Eskişehir’in en verimli topraklarının bulunduğu üretim merkezi Alpagut ve Atalan’da Cengiz Holding tarafından ruhsatlandırılan altın madeni konusu gündeme geldi.
100 yıllık bir çevre felaketine Eskişehirliler ya seslerini gür çıkartıp “dur” diyecek, ya da sessiz kalıp onaylayacak.
Ancak ben “dur” diyeceğine inanıyorum.
İmza kampanyalarına gösterilen ilgi, kitlesel eylemler bunu gösteriyor.