Hilal Köver yazdı
Yaşanmışlıkları barındıran romanlar ilginizi çekiyorsa size bir önerim var. Bu roman o dönem gençlerini intihara sürükleyecek kadar etkili... O dönemin modasını belirleyecek kadar etkili... Romanı okuyan gençlerin tıpkı baş karakter gibi mavi ceket, sarı yelek ve çizme giydiği biliniyor. 'Genç Werther'in Acıları'ndan bahsediyorum. Hepimizin bildiği dünyaca ünlü yazar Goethe'nin uluslararası bazda tanınmasında büyük rol oynayan bu romanın, Almanya'da da 'Werther Salgını' başlattığı söylenir. Ülkemizde de roman, 1930'dan bu yana farklı yayın evleri tarafından defalarca yayınlanmıştır. Romanımızı yakından inceleyelim...
İmkansız bir aşk Benim ilgimi çeken nokta kitabın mektuplardan oluşması. Kitapta baş karakter Werther, hayali arkadaşı Wilhelm'e sürekli mektup yazarak iç dünyasından bahsediyor. Kitabı okurken sanki bir arkadaşınızın mektuplarını okuyor gibi içten bir dil ile karşılaşıyorsunuz. Mektuplar günlük biçiminde tarihlerle paylaşıldığı için günlük okuyor gibi okuduğunuz kitaptan sıkılmıyorsunuz. Tabi en önemlisi de Werther'in aslında Goethe'yi yansıtıyor olması. Bilinen şu ki: Goethe gerçekte imkansız bir aşka kapılmış ve bu roman ile bir nevi kendi duygularını bastırarak, platonik aşkını unutmaya çalışmıştır. Dünyaca ünlü bir yazarın duyguları merak edilesi olsa gerek...
Duygularını hissettiriyor İçeriği daha detaylı inceleyecek olursak; Şehir hayatından uzaklaşmak isteyen Werther bir köye yerleşerek doğa ile iç içe olmayı tercih eder. Sonrasında Werther, Lotte isimli genç bir kadına aşık olur. Ancak Lotte bir başkasıyla nişanlıdır. Werther bu imkansız aşkını, hissettiği acı duyguları tüm detayıyla okuyucuya aktarır. Lotte ile girdiği diyalogları, karşılaştığı anları tüm derinliği ile anlatır. Romanda farklı olan şeylerden bir tanesi de, mektupları okuduktan bir süre sonra başka bir anlatıcı mektup aktarmayı durdurarak araya giriyor. Bu anlatıcı o sıralar çevreden topladığı bilgileri okuyucuya anlatıyor. Böylelikle iyice samimi bir ortam yaratılıyor ve daha gerçekçi bir roman okuyorsunuz. Adeta karakterin yaşadığı duyguları siz de hissediyorsunuz. Romanın sonuna değinmiyorum... Ama sizler mutlaka okuyup bu harika romanla tanışın! Werther'in dünyasından bir kesit paylaşarak yazımı noktalıyorum.
"4 Aralık Senden dileğim şu-görüyorsun bittim, tükendim, artık dayanamıyorum! Bugün Lotte'nin yanındaydım-ben oturuyordum, o da piyano çalıyordu; çeşit çeşit ezgiler çalıyordu bütün o içtenliğiyle! Bütün o...- Ne istersen de! Küçük kız kardeşi kucağımda bebeğinin saçını tarıyordu. Gözlerim yaşardı. Başımı eğdim ve Lotte'nin alyansı gözüme çarptı, ağlamaya başladım..."