Görüşler
İntihar ve gazetecilik
1984’ün başlarındaydı...
Emekli bir işçi intihar etmişti...
Öylesine bir fotoğraf vardı ki, olayın tüm görüntüsü ortadaydı...
Büyük bir biçimde verdik...
“Kendini iple asmıştı işçi.”
Aradan bir hafta geçti, Kırka'da bir intihar daha oldu...
İntihar biçimi, bizim daha önce verdiğimiz emekli işçinin fotoğrafı gibiydi.
Ve de..
"Hemen yanında Sakarya Gazetesi..."
Yıllarca yöneticiliğini yaptığım gazetede unutamayacağım bir acıdır bu...
"Bir daha mı öyle fotoğraf, tövbe!"
Nitekim, aynı günlerde Türkiye Gazeteciler Cemiyeti “Gazetecinin hak ve sorumlulukları" bildirgesinin "İntihar Olayları" bölümünde şunları dile getirmişti:
"Haber çerçevesini aşan ve kamuoyu veya izleyicisini etki altında bırakacak nitelikteki intihar yayınları yapılmamalıdır…"
Prof. Dr. "Erkan Yüksel" de "Medya ve Habercilik" adlı kitabında yaşadığımız olayı örnekleyerek, öğrencilerini ve gazetecileri uyarmıştı...
Konuya, "Anadolu"nun Genel Yayın Yönetmeni "Şinasi Kula" ile "Hakkı Kutlu"nun yazılarından esinlenerek girdik...
Geçtiğimiz hafta iki genç kız el ele tutuşarak su kanalına atlamıştı... Biri kurtarıldı, diğeri boğuldu... Şinasi Kula diyor ki:
"Ortak karar verip, suya düştüler dedik..."
Hakkı da, zaten karşıdır böyle habere:
"Böyle intiharlar kaç kişiye cesaret verir, düşünsenize..."
İki yönetmeni de kutluyoruz...
Ve de biliyor musunuz?
O emekli işçinin intihar fotoğrafı, hala gözlerimizin önünde...
"Diğeri için de Allah affetsin...."
Kıssa-dan
Siyasiler arasında helalleşme olur veya olmaz...
Önemli olan, hepsinin helal para kazanması...
Haldun Ertem
Kolsuz Yaşar'dan
Zekanın şifresi "sol kulak"taymış...
Vay beeee!
Peki, ne olacak şimdi eski "kulağı kesik" ler!
Cuk
Eğer haksızsanız ve susuyorsanız bilgesiniz...
Eğer haklıysanız ve susuyorsanız, evlisiniz!
Günün Balı
20 kişiden biri yüksekokul mezunuymuş...
"20 yüksekokul mezunundan ancak biri iş bulabiliyor da ondan!
Günün İncisi
Bir kadının en tehlikeli yaşı "gözyaşıdır..."
Günün Sözü
Aptal ve saf bir kadın, Tanrı’nın erkeklere sunduğu en büyük lütufdur...
Voltaire
Özdeyiş
Dost, iki varlıkla yaşayan tek ruhtur...
Final, Karabük ve yaygın medya
Antalya'dan gerçekten büyük bir zaferle döndük…
Köşemizi okuyanlar anımsayacaktır...
"Avrupa hayali bitti" diyenlere uyarıda bulunmuştuk:
"Bitmedi, final bizi Avrupa'ya götürür..."
İşte, oldu da...
Yerel medyayı gördünüz....
“Yazılı ve görsel olarak bu mutluluğu tüm taraftarla paylaştı...”
Ya yaygın medya?
Hürriyet’te, Milliyet'te ve diğerlerinde utanmasalar tek sütuna vereceklerdi...
"Fanatik" gibi spor gazetesinde bile birinci sayfadan tek sütundaydı final haberi...
Oysa aynı gazeteler, bir gün önceki Galatasaray-Bursa maçını sayfalarca verdiler...
"Yerel medyanın değerini vurgulamak istedik!.."
Gelelim bu güne...
Karabükspor ile zorlu bir deplasman maçı oynayacağız.
Artık, beklentimiz final maçında olmasına karşın, ligte de gereğini yapmak zorundayız...
En azından, diğer takımları etkileyecek sonuçlara dikkat etmek gerekiyor...
Karabükspor maçı yukarısı için...
Haftaya sadece kadın ve çocuklar önündeki Kayseri Erciyes maçı da alttaki takımlar için önemli...
ES ES, kendine yakışanı yapacaktır, inanıyoruz...
Günün Şiiri
Mevlüt Özden'den ES ES'e
Antalya kalesi yüreğimde haredir
ES ES'in golleri yüzbin paredir
Bu maç hem dörtken hem de karedir
Coşalım birlik olup finalde de
ES ES'e şampiyonluk yakışır...
Atuk'ların mutluluğu
Araştırmacı yazar dostumuz "Ahmet Atuk" geçtiğimiz cuma günü dede oldu...
Hem de iki kere...
Çünkü oğlu "Serkan" ile gelini "Funda"nın ikiz çocukları dünyaya geldi...
İkizlerin isimleri “Alin ve Alya..."
Haberi yazmak için sorduk Ahmet abiye:
"Gelinin adı neydi?"
"Kamuran"
"Ama abi, o yengenin adı değil mi?"
"Ayyyy!" dedi Atuk:
"Daha ilk günden!”
Bu esprinin ışığında, Atuk ailesini kutluyor ve ikizlere anne ve babalarıyla sağlıklı, mutlu bir ömür diliyoruz...
Hüseyin'i tanımıyorsun sen!
Temel seyahatten dönmüş, eve gelip kapıyı açmış.
Ne görsün?
Fadime, mahallenin bakkalı ile yatakta!
Çekmiş tabancayı, iki kurşunla bakkalı temize havale etmiş. Sonra da çevirmiş namluyu karısına...
Tam tetiği çekecek bağırmış Fadime:
"Temel, ne olur önce beni dinle?"
"Neyi dinleyeceğim?” demiş Temel, kadın devam etmiş:
"Aşağı mahalledeki kasap Hüseyin'i tanımıyorsun! Çok kıskanç bir adamdır. Hele beni vurduğunu duyarsa, inan ki seni asla yaşatmaz!.. "
Yatakta itiraf!
Temel ölüm döşeğinde Fadime'ye der ki:
"Fadumecim, ben artık ölüyorum. İtiraf etmeluyum ki, seni çok aldattum..."
Fadime, "Hiç kendini yorma kocacuğum" der:
"Ula ben de seni keyfumdan mu zehurledum!”
Günün 0layı
Erdoğan Çankaya'ya "Kenan Evren yetkisiyle" çıkacakmış!
Darbe yapmadan bu kadar yetkiyle donanıyorsa, darbe yapsa neler olacaktı acaba?
Akif Kökçe
Günün Biberi
MİT yasası çıktı ya...
Pek çok hukukçuya ve muhalefet partilerine göre, bu kanun kontrolsüz ve sorumsuz bir gizli polis gücü yaratıyor...