Çok klişedir, sık sık dile getirilir ve birçok insan bu dile getirilişi sıradan, anlamsız bulur. Ama hakikaten ve tüm kalbimle söylüyorum “İlle de Memleket”
Hafta sonu TDKB Ajansı Yönetim Kurulu üyeleri ve Vali Güngör Azim Tuna ile birlikte “Fest-i Ramazan ve Bilekten Yüreğe Göç” etkinliklerini takip etmek için Almanya’ya gittik. 3 günde Dortmund, Düsseldorf, Köln, Bonn ve hatta sınırı biraz aşarak Hollanda’nın bir kasabasına kadar gittik. Epey yorulduk, epey yer gördük. Bu yüzden İlle de Memleket diyorum ya.
Önce etkinliklere değinelim, zira çok anlamlı mesajları vardı bu etkinliklerin. Fest-i Ramazan Almanya’da Türklerin 2 senedir buluştuğu ve 30 gün boyunca 1 Milyon kişiden fazlasını ağırlayan bir festival. Türkiyenin tüm yöresel lezzetleri, ufak tefek hediyelik eşyalar ve minik konserlerle, eğlencelerin yapıldığı geniş bir alan. Burada açılan Eskişehir Standı ise festivalin yıldızı diyebiliriz. Etrafta herkes Türk. Kendinizi Almanya’da değil de Hamamyolu’nda gibi hissediyorsunuz.
Bonn’da gerçekleşen Bilekten Yüreğe Göç belgesel galası ve sergisi ise muazzam bir hizmet olmuş. İlk kez Avrupalı Türklerin Diaspora kelimesi kullandığı birlikteliğe ev sahipliği yaptı bu belgesel tanıtımı. Elinde tahta bavulla bilek gücüyle yarım asır önce Almanya’ya gidenlerin, bilek gücünü yürek gücüne çevirerek işveren olduğu. Siyaset, kültür, bilim alanlarında artık bizde varız dediği dönüşümü anlatıyor ve 5 milyon Avrupalı Türk için yalnız değilsiniz mesajı veriyor. “Dikkatinizi çekerim bu mesajı veren Ankara, İstanbul falan değil ha Eskişehir “ Orada Milletvekilinden, İş Adamına kimle konuşsak Eskişehir’e büyük sevgi ve şükran besliyor. Bu da farklı bir gurur bizlere.
Gelelim Almanya İzlenimlerine.
İlk dikkat çeken şey yeşilliği. Km’ler boyunca uzanıp giden yolların her tarafı bildiğiniz orman. Boş buldukları her yere ağaç dikerek çok başarılı bir iş yapmışlar. 7,8 ünlü otomotiv firmasının merkezi olunca cadde ve sokaklardaki kaliteli araç varlığını sanırım söylememe gerek yok. En düşük çalışan maaşı 2500 Euro hiç çalışmayanlara bile 1300 Euro maaş var, çocuk sayısına göre bu rakam artıyor. Ve geçim sıkıntısı, açlık, yoksulluk sınırı diye birşey yok bu ülkede. Hal böyle olunca 1 Lt su için 6 Euro (18 TL) Normal bir yemek için 40 Euro(120 TL) veya bir terlik için 65 Euro (195 TL) talep edilmesi onlara değil ancak bize garip geliyor. Orada yaşayanlar için bu fiyatlar çok normal.
Para var ama huzur pek göremedim Almanya’da. Fazla kuralcı, tek düze ve köşeli, esnemeyen yaşam biçimleri var. Orada doğan alışır ama sonradan gidenler için uyum sağlamak pek kolay değil. Onlardaki rahatlık bile standart. Bizim tabiatımıza biraz ters. Evler balkonsuz, kısmen bitişik nizam ama çekme mesafelerinde hassaslar. Dolayısıyla caddelerde sıkıntı yok. Araçlar için her yerde otopark var. Cadde üzerlerinde bile kendilerine ayrılan yerlerin dışına çıkmıyorlar. Belediyecilik hem yetki hem de hizmet anlamında almış başını gitmiş. Yani övülecek, bravo diyecek çok şeyleri var ama en önemli şey “ruh” yok bu ülkede.
Bir an sürekli kaldığımı düşündüm de epey kötü hissettim kendimi. Memleketim dedim eksik, gedik, fakir, yoksun ama memleketim. Yaşam enerjisinin, yardımlaşmanın, herkesin kendi ekonomik standartlarını belirlediği ve ona göre yaşayabildiği güzel memleketim.
Bu arada yıllarca anlatılan Almanya’da yerlerde bir tane izmarit ve çöp göremezsiniz savı da yıkıldı. Her yer izmarit, bira şişesi, çöp dolu. Kimse kimseyi kandırmasın.
Velhasıl ayrıntıları ilerleyen günlerde yaptığımız çekimlerle güzel bir program olarak sunacağız sizlere Es TV’nin güzel vesilelerinde umarım Avrupalı Türklere de izleteceğiz.
Ama Yurtdışına ne zaman çıksak, dönüşünde dediğimiz gibi. “İlle de Memleket” demeye devam edeceğiz. Hele ki o memleket Eskişehir ise İlle de Eskişehir diyeceğiz.