Seçim yaklaştıkça seçmenlerde çeşitli alternatifler üzerinde duruyorlar. İki günden beri 20’yi aşkın sivil toplum örgütünü, özel işletmeleri, iş adamlarıyla görüşme imkânım oldu.
İnsanlar AK Parti iktidarının 12 yıllık performanslarını değerlendirdiğinde memnun olanlarda var, olmayanlarda.
7 Haziran’da yapılacak seçimler öncesi TV’lerde Başbakan Ahmet Davutoğlu ile CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nu dinlediklerinde her ikisinin de bir birlerine karşı yaptıkları eleştiriyorlar.
Daha seçimlere üç varken yazmıştım. Geçtiğimiz iki günlük gezi sırasında da insanlar, 7 Haziran seçimlerinden sonra AK Parti’nin oyunun düşeceğini, CHP’nin de biraz yükseleceği inancı var.
Esnaf ve tüccar piyasalarda yaprak kıpırdamadığından yakınıyor. Hatta bazı esnaf bir günlük kazancının evine ekmek götürmeye bile yetmediğini söylüyor.
Herhalde insanlar seçim sonucu bekliyor. Seçimden sonra AK Parti’nin tek başına hükümet kuramaması halinde Türkiye’nin bir kaosla mı karşı karşıya kalacağı koalisyon hükümetimi kurulacağı bugün en çok konuşulan konu.
“YARI AÇ YARI TOK YAŞIYORUZ”
Sanayi Çarşısındaki esnaflarda ESTİM Toptancılar Sitesindekiler de aslında sandığa giderek oy kullanmak bile istemiyorlar. AK Parti’den umduklarını bulamamışlar. CHP’ye de güvenemiyorlar. Geride MHP ve HDP kalıyor. Her ikisini de radikal buluyorlar.
“MHP son yıllarda biraz daha merkez sağa kaydı. Ancak başındaki liderle bir yere varılmaz. Seçim öncesi kurultay yaptılar. Daha genç se sempatik bir isim partinin başına geçseydi, 7 Haziran seçimlerinde MHP yüzde 17-18 hatta 20’lere yakın oy alma ihtimali yüksekti” diye yorum yapıyorlar.
“ÜLKEYİ KAOSA SÜRÜKLEMEK DOĞRU DEĞİL”
“Türkiye genelinde seçmenlerin yarısı sizin gibi sandığa gitmeme kararı alırsa ülke yönetimi kaosa sürüklenir. Oy kullanmak vatandaşlık görevi. Sandığa gidin mutlaka oyunuzu kullanın. Kime verirseniz verin ama mutlaka sandığa gidin. 13 yıldır ülkeyi yöneten AK Parti iktidarında ülkeye yapılanları ve ülke kazanımlarını düşünün. Yok, 13 yıldır ülkeyi yöneten AK Parti hükümetini beğenmiyorsanız MHP var. Seçime giren parti sayısı 19” dediğimde.
“Haklısınız inanın içimizden sandığa gitmek gelmiyor. İsteksiziz. Ancak sonradan pişmanlık duymamak için isteme istemeye gideceğiz. İnanın bugünden kime oy vereceğimizi belirlemedik. Bir taraftan ülkenin düzeninin bozulmasını istemiyoruz. Geçmişte koalisyonlardan çok çektik. Yine koalisyon olmasını istemiyoruz. AK Parti’ye de kızıyoruz. CHP kanayan yaraya merhem olamaz. MHP’de Devlet Bahçeli olmazsa belki verirdim” diyenlerin sayısı yüksek.
“AK PARTİ’DE CHP’DE BU
SORUMLULUKTAN KAÇAMAZ”
AK Parti’ye de, CHP’de kızanlar çoğunlukta. Oy verecek üçüncü bir parti bulamıyorlar. Ülkenin daha iyi yönetilmesini, emeklinin, dar gelirli vatandaşlar ile küçük esnafın sıkıntılarını çözecek, bugünkü şartlardan iyiye getirecek parti arıyorlar. Ancak böyle bir partinin de olmadığını söylüyorlar.
İçlerinden birisi ilginç bir öneri getirdi. Bugüne kadar bu hiç dillendirilmemişti. Olma ihtimali çok ama çok düşük. Ancak Ali Yıldırım adındaki vatandaş dillendirince benim de aklıma yattı.
“Bu seçimde hem AK Parti’ye hem de CHP’ye tek başına hükümet kuracak oy vermesinler. MHP’de yine yüzde 15 bandında kalsın. Seçmenin verdiği oy AK Parti-CHP koalisyonu kurulmasına yetsin. Bakı o zaman ülke nasıl yönetilir. Her iki partide bir birini kontrol altında tutacak. Bir birlerini frenleyecekler. Bence ülkenin kurtuluşu bu, bu hükümete inanıyorum ki MHP’de dışarıdan destek verecek. Bir yıl içerisinde her şey yoluna girer” dedi.
Seçim sonucunu şimdiden kestirmek mümkün değil. Seçim sonunda AK Parti 250 CHP 200, geriye kalan 100 milletvekili MHP ve HDP paylaşırsa belki o zaman mecburi bir koalisyon olabilir. AK Parti herhalde MHP ve HDP’yi yanına alarak üçlü bir koalisyon kurmaz.
İşte bence böyle bir koalisyon olursa, sandık böyle bir koalisyonu zorunlu kılarsa her iki partinin de bu sorumluluktan kaçacaklarını sanmıyorum!
Yapıcı olmak
Hindistan da çok ünlü bir ressam varmış...
Herkes bu ressamın yaptıklarını kusursuz kabul edecek kadar beğenirmiş... Ve onu "Renklerin Ustası" anlamına gelen Ranga Çeleri olarak tanısa da; kısaca Ranga Guru derlermiş...
Onun yetiştirdiği bir ressam olan Raciçi ise artık eğitimini tamamlamış ve son resmini yaparak Ranga Guru'ya götürmüş ve ondan resmini değerlendirmesini istemiş...
Ranga Guru ise;
Sen artok ressam sayılırsın Racaçi.. artık senin resmini halk değerlendirecek. diyerek resmi şehrin en kalabalık meydanına götürmesini ve en görünen yerine koymasını istemiş. Yanına da kirmizi bir kalem koyarak halktan beğenmedikleri yerlere çarpı koymalarını rica eden bir yazı bırakmasını istemiş. Raciçi denileni yapmiş... Ve birkaç gün sonra resme bakmaya gittiğinde görmüş ki, tüm resim çarpılar içinde ve neredeyse görünmüyor... Çok üzülmüş tabii. Emeğini ve yüreğini koyarak yaptığı tablo kırmızıdan bir duvar sanki.. Alıp resmi götürmüş Ranga Guru'ya ve ne kadar üzgün olduğunu belirtmiş.
Ranga Guru üzülmemesini ve yeniden resme devam etmesini önermiş. Raciçi yeniden yapmış resmi ve gene Ranga Guru'ya götürmüş. Tekrar şehrin en kalabalık meydanına bırakmasını istemiş Ranga Guru... Ama bu defa yanına bir palet dolusu çeşitli renklerde yağlı boya, birkaç fırça ile birlikte... Ve yanına insanlardan beğenmedikleri yerleri düzeltmesini rica eden bir yazı ile birlikte bırakmasını istemiş.
Raciçi denileni yapmiş...
Birkaç gün sonra gittigi meydanda görmüs ki resmine hiç dokunulmamış, firçalar da, boyalar da kullanılmamış... Çok sevinmiş ve koşarak Ranga Guru'ya gitmiş ve resme dokunulmadığını anlatmış..
Ranga Guru ise;
Sevgili Raciçi, sen birinci konumda insanlara fırsat verildiğinde ne kadar acımasız bir eleştiri sağanaği ile karşılaşabileceğini gördün...
Hayatında resim yapmamış insanlar dahi gelip senin resmini karaladı...
Oysa ikinci konumda onlardan hatalarını düzeltmelerini istedin, yapıcı olmalarını istedin... yapıcı olmak eğitim gerektirir... Hiç kimse bilmedigi bir konuyu düzeltmeye kalkmadı, cesaret edemedi...
Sevgili Raciçi Mesleginde usta olman yetmez, bilge de olmalısın.. Emeğinin karşılığını ne yaptığından haberi olmayan insanlardan alamazsın... Onlara göre senin emeğinin hiç bir değeri yoktur...
Sakin emeğini bilmeyenlere sunma ve asla bilmeyenle tartışma...