İki kadının var olma mücadelesi

Bu hafta son zamanların en popüler yazarlarından biri olan Khaled Hosseini’nin ikinci kitabı Bin Muhteşem Güneş’ten bahsedeceğim

31 Ağustos 2019 09:34
A
a
Sütiş Eskişehir
Bu hafta son zamanların en popüler yazarlarından biri olan Khaled Hosseini’nin ikinci kitabı Bin Muhteşem Güneş’ten bahsedeceğim. Kitabın ilk baskısı 2008 yılında ortaya çıkıyor. Yazar romanda bir erkek olarak iki kadının kesişen yaşamlarını ve dostluklarını kendi doğduğu topraklar üzerinden başarılı bir şekilde anlatıyor. Ayrıca Hosseini bu kitabı Afganistan’ın değer görememiş kadınlarına adadığını söylüyor.

KURGU VE TARİH SENTEZİ
20 yıl arayla doğmuş iki kadın Leyla ve Meryem’in etrafında dönüyor kitap. Yıllar sonra bu iki kadının hayatları iç içe geçiyor ve muhteşem bir dostluk başlıyor. Bu iki kadının yanı sıra, savaşın zorlukları ve toplumun baskısı altında hem insan hem de kadın olarak var olma mücadelesi okurla buluşuyor. 30 yıllık Afgan tarihi hakkında da fikir sahibi olabileceğimiz bir eser. Kurgu ve tarih sentezinin bir arada verildiğini söyleyebiliriz. Sovyet istilası, Taliban, savaşın yıkıcı 
etkileri, açlık, kuraklık gibi… Ayrıca çocuk evliliği, kadına şiddet ve uygulanan yaptırımlar da değinilen diğer noktalar eserde. 

FARKLI YAŞAMLAR
Biraz konusundan bahsedecek olursak, kendisinden bir hayli büyük Raşit ile evlenmeye zorlanan Meryem yasak bir ilişkiden meydana gelmiş bir çocuktur. Raşit’le evlenmeyi istemez fakat direnemez ve kabul eder. Böylece Kabil’e taşınır.  Yıllar geçmesine rağmen Raşit’e bir çocuk veremez.   Leyla ise Kabil’de öğretmen bir babanın kızıdır. Özgün düşünceli bir ailede büyümüştür. Komşuları olan Tarık la beraber geçirdikleri çocukluğun peşi sıra gençlik yıllarında birbirlerine âşık olurlar. Savaş neticesinde Tarık ülkeden gitmeyi planlar. Leylayı da yanında götürmek ister ama Leyla kabul etmez.  Tarık’ın gidişinden bir ay gibi kısa bir süre sonra onlar da taşınmaya karar verirler. Eşyaların taşınması esnasında eve isabet eden roket ile anne ve babasını kaybeder. Onu kurtaran komşuları Raşit olmuştur. 
Leyla iyileştikten sonra Raşit tek bir şartla evde kalmasını kabul eder. Evlilik… Leyla ise bunu Meryem gibi direnmeden kabul etmek zorunda kalır çünkü içinde sevdiği adamdan kalan bir parça büyütmektedir.  Kader birbirinden oldukça farklı bu iki kadının yollarını talihsiz bir noktada bu şekilde birleştiriyor ve kuma olarak aynı evde yaşamaya başlayan Meryem ve Leyla’nın dostluğuna hayran kalmamak kaçınılmaz oluyor.

Özetle...

Muhteşem bir dostluğun başlangıcına şahit olduğumuz eser neredeyse şimdiye kadar okuduğum kitaplar arasında en akıcı olanlarından biri. Aynı zamanda okurken kendinizi olayların içinde hissetmenizde kitabı sevdiren bir diğer nokta. Kitap bittiğinde karakterler tüm özellikleriyle canlanıyor kafanızda ve kendinizi o insanları gerçekten tanımış gibi hissediyorsunuz. Kitabı okurken Meryem ve Leyla’yı o evden çekip kurtarmak istiyorsunuz. Savaşın yıkımı ve dönemin ağır koşulları içinde güzel olan tek nokta ise bu iki kadının kişiliklerinin güzellikleri... Yıkım, kayıp, umut, sevgi ve dostluk kavramlarının bir arada verildiği, muhteşem naiflikte ve yine muhteşem dramlar barındıran çok güzel bir kitap. Eseri okurken sadece ülkemizde değil tüm dünya da kadın olmanın zor olduğu akıllara gelen bir diğer konu..
 
Şahin Erden Kuyumculuk
1000
icon

Henüz yorum yapılmadı,
İlk Yorum yapan siz olun...

Bu Eskişehir haberi ilginizi çekebilir! İlginç Eskişehir haberi