İktidarın halktan oy istemek için iki seçeneği var.
İktidarın halktan oy istemek için iki seçeneği var. Birincisi, "Bolluk ve bereket içinde yaşıyoruz. Milletçe parayı nereye harcayacağımızı şaşırdık. Ekonomi o biçim süper oldu. Amerika bizi kaskanıyor..." demek ki, bunu söyledikleri zaman kargalar bile gülüyor. İkinci seçenek ise, "Biz gidersek daha beter olursunuz. Zaten muhalefet partileri gizli güçlerle ittifak yapıyormuş. Hem eniştem yenim içti, bunların belediyelerinde 557 tane terörist varmış; kesin bilgi bak; yayabilirsiniz..." demek. Görüldüğü kadarıyla ikinci seçenek daha az saçma gelmiş ki, bunu uyguluyorlar... Son olarak İstanbul Belediye Başkanı'nın İngiltere Büyükelçisi ile yaptığı görüşmenin, dış güçler ile bağlantının açık delili olduğu belirtildi. Öncelikle şunu belirtelim; ülkelerin Büyükelçi ve konsoloslarının, belediye başkanlarıyla görüşmesi çok doğaldır. Hatta sıradan bir olaydır. Mesela geçenlerde Hindistan Büyükelçisi Eskişehir'e geldi, doğru dürüst haber bile olamadı. Nitekim Sayın Cumhurbaşkanı da bir dönem Belediye Başkanıydı ve dönemin ABD Büyükelçisi Abramowitz ile pek bir sıkı – fıkılardı; aralarından su sızmıyordu. Dostlukları on numara, beş yıldızdı... Her neyse... Biz Eskişehir'e gelelim. Son olarak Eskişehir'e gelen Hindistan Büyükelçisi Sanjay Kumar Panda da hoş gelmiş sefalar getirmiş. Eskişehir'e hayran kaldığını belirten ekselansları, Balmumu Heykel Müzesi'ni Eskişehir'e kazandıran Yılmaz Büyükerşen'e de tebriklerini iletmiş. Şimdi Büyükelçi'nin adındaki Kumar'dan yola çıkarak; "İşte CeHaPe zihniyeti, bunlaaaar Müslümanları Kumar'a alıştırıyorlaaaar!.." diyenler çıkabilir. Ya da Büyükelçi'nin soyadı olan Panda'dan yola çıkarak, "CeHaPe zihniyetinin nesli tükenen hayvanları külbastı yaparak ve yanında bardak bardak kırmızı şarap içerek" afiyetle yediğini ileri sürebilirler. İşte bütün bu iddialar, aynı ciddiyet derecesine sahip. İşin doğrusu bütün bu iddialar, çaresizlik ve acizliği de gösteriyor. Bizden hatırlatması...
Kesikbaş'ın iki dakikası
Sanayi Odası Başkanı Celalettin Kesikbaş, sosyal medya hesaplarından bir paylaşımda bulundu ve sanayicilerin iki dakikasını rica ederek, bir soru formu paylaştı. Şimdi lafı uzatmayalım ve ESO'nun hazırladığı ankette yöneltilen sorulara ve cevap seçeneklerine bakalım. Ben inanıyorum ki soru ve cevap seçenekleri bile sanayicinin nelerle uğraştığını göstermesi açısından ibret verici olacaktır. İlk soru zaten okuyanlara "Dakika 1, gol 1" dedirtiyor; Piyasadaki en önemli üç sorun nedir? Yanıt seçenekleri arasında vâdelerin uzaması, tahsilat zorluğu, ödenmeyen çekler gibi piyasanın hiç işlemediğini gösteren şıklar var. Ayrıca döviz kurundaki oynaklık gibi, kredi sıkışıklığı gibi finans sorunları da dikkat çekiyor. Yine hammedde ve enerji fayatlarındaki ve döviz kurundaku oynaklık da dikkat çekiyor. Bu sorunların herhangi bir tanesinin bir Avrupa ülkesinde olması durumunda o ülkede hükûmet değişir. Ancak bizde bu seçenekler az bile belirtilmiş. Bir de çok ilgimi çeken bir mesele var. O da Suriyeli ve Afgan mültecilerin durumu sanayicilere sorulmuş. Sanayicilerimizin gecekondu mahallelerinde ikamet ettiğini düşünmüyoruz. İşe dolmuşla gittiklerini de zannetmiyoruz. Dolayısıyla mültecilerle iç içe yaşamadıkları ortada. Ancak Suriyeli ve Afgan mülteciler sanayici için bile sıkıntı olmuş ki, sorulan sorular arasında yer alıyor. Cevap seçenekleri arasında hemen gönderilsinler ve ucuz iş gücü oluşturdukları için olduğu gibi kalsınlar da var. Ancak ben muhtemelen "Katkı sağlayanlar kalsın, geri kalanı gönderilsin" seçeneğinin işaretleneceğine eminim. Hoş mülteciler içinde sanayiciye katkı sağlayan doğru dürüst çalışan da bulamazsınız.
Bal Ormanı genişletilsin
İnönü'deki Bal Ormanı uygulamasının, kamuoyunda hak ettiği ilgiyi gördüğünü düşünmüyorum. Son olarak İnönü Belediye Başkanı Kadir Bozkurt, Orman Bölge Müdürü İsmail Boz'u ziyaret etti ve bal ormanının genişletilmesini istedi. İnönü'de bulunan ormanların bir kısmına, arıların bal üretmesini sağlayacak özel ağaç ve sair bitkiler dikiliyor ki "Bal Ormanı" denilmesinin sebebi bu. Maalesef ülkemizdeki bal üretimi düştü ve bu konuda hükûmet bazı adımlar atmaya başladı. Ziyarette, tarım ve hayvancılığın yoğun yapıldığı İnönü ilçesinin Orman mahallelerinde yaşayan vatandaşların Orköy kredi desteklerinden daha fazla yararlanmaları da gündeme gelmiş. Yaşadığımız süreç gıda üretiminin en stratejik üretim olduğunu gösteriyor. Petrol olmadan, cep telefonları olmadan, füze olmadan veya denizaltılar olmadan da yaşayabiliriz. Ancak gıda olmadan yaşayamayız. Bal Ormanı projesi için emeği geçenleri tebrik ediyor ve Kadir Bozkurt'un temennilerini paylaşıyoruz; Bal Ormanı genişletilsin...