İçeriden dışarıdan

Yaşamın İçinden

İçeriden dışarıdan

Son günlerde CHP’de belediye başkan adayları sıkça isim isim gündeme gelirken,

AKP’nin yetkililerinden çıt çıkmıyor.

Geçenlerde AKP İl Başkanı Süleyman Reyhan, Büyükşehir için nereden nasıl geleceğini söylemeden:

“Güçlü bir aday” demişti sadece.

Böyle olunca ister istemez dışarıdan bir aday akla akla geliyor. Ve insanlar birbirine soruyor:

“Bakan mı, genel müdür mü, müsteşar mı?”

--//---

Çok ilginçtir.

Olur olmaz bilemem.

Belediye başkanlığı için değil de, milletvekilliği için Eskişehir hep;

“İçeriden ve dışarıdan kavgasına sahne olmuştur. ”

Mustafa Balcılar, İbrahim Dedelek, Demir Berberoğlu, Cemal Büyükbaş ve İsmet Oktay’lı günlerde İbrahim Dedelek şöyle demişti:

“Elin velisinden kendi delimiz iyidir.”

Dedelek diyordu ki:

“Hangi partiden olursa olsun, Milletvekili adayımız içimizden biri olmalı. ”

Dedelek’in bu dileği kimi zaman tutmuş. Kimi zaman da, tutmamıştı.

Hatta içinde bulunduğumuz günlere bakın.

Kimsenin aklına bir şey gelmesin.

Kendilerine saygı duyarım.

Prof.Dr. Nabi Avcı ve Prof Dr Süheyl Batum’u hatta, Ruhsar Demirel’i alın.

Karşılarına, Kazım Kurt, Salih Koca ve Ülker Can’ı koyun.

Ardından Eskişehirlilerin kime daha yakın durduğunu yorumlayın.

Kaldı ki, iktidar partisinde teamül yoklaması da yapılmıştı .

CHP Lideri Kılıçdaroğlu Eskişehir’e geldiğinde Porsuk Spor Salonu’nda,

“Ön seçim istiyoruz” yazılı pankartlar açılmıştı.

Bunlar da demokrasinin işlemesi gereken kurallarıydı değil mi?

AKP’den Ethem Kalın ve Türkan Polatoğlu’nu geride bırakan sıralama…

CHP’den parti tabanının sesine kulak verilmeden yapılan sıralama…

MHP’de Beytullah Asil’i küstüren Ruhsar Demirel olayı…

--//--

Durum böyle iken.

Belediye başkanlığı için dışarıdan aday aramak neyin nesidir?

Bunu konuştuğum AKP’liler de soruyorlar:

“Kime belediye başkanı seçeceğiz?”

Her neyse kimse üzerine alınmasın.

En son MHP’de olduğunu bildiğim İbrahim Yaşar Dedelek politikaya devam ediyor mu bilmem.

Yıllar önce tepeden yapılan sıralamalar konusundaki,

“Elin velisinden bizim delimiz iyidir” şeklindeki yorumunu köşeme alarak kulağını çınlatmış oluyorum.

 

 

Günlerin getirdiği

Eskişehir suçlanırken susanlar

Star Medya Grubu’ndan bilip tanımadığımız Yusuf Ziya Cömert’in kullandığı “fuhuş yuvası” yorumuna öyle sanıyorum Eskişehir’den karşı çıkmayan yoktur. Olay bir genellemedir çünkü. Hemen belirteyim. Bu konuda gazeteniz Anadolu’nun izlediği yayın politikası okurlar tarafından takdir gördü. Haberleri, yorumlar ve köşe yazıları beğeni ile izlendi. Bu konuda bize destek veren okurlarımıza teşekkür ediyoruz.

Bay Cömert’in önünü ardını düşünmeden yedi yüz bin insanın yaşadığı Eskişehir’i suçlamasına CHP’nin dışında yeteri kadar tepki gösteren kişi, kuruluş ve siyasi parti olmayışı insanı ciddi biçimde düşündürüyor. Öteden beri benzeri konularda hassas olduğunu bildiğimiz MHP’nin ve DP ile DYP’nin sessiz kalışını nasıl yorumlamak gerekir bilemiyoruz. Sivil Toplum Örgütleri, kentsel gelişmeyi lekeleyen Cömert çıkışına karşılık vermeliydiler değil mi? Hatta siyasi yorumu bir yana ederek, işi toplumsal olarak ele alıp, kent valisi Kadir Koçdemir “Yok böyle bir şey. Lütfen söylediklerinizi düzeltin” diyebilirlerdi. İl Emniyet Müdürlüğü Eskişehir’in fuhuş olayında diğer illerin çok gerisinde olduğunu açıklayabilirdi. “Fuhuş yuvası” yorumu bu kentte görev yapan herkesi zedelemiştir. Milletvekili, Salih Koca ilk gün “Haberi okumadım”, Odunpazarı Belediye Başkanı Burhan Sakallı “Bu sözleri duymadım” demekle bir köşeye sinemezler. Başta Prof. Dr. Nabİ Avcı olmak üzere hepsi çıkıp açık açık konuşmalılar. Eskişehir’in temiz alnına sürülmek istenen bu lekeyi temizlemeliler.

 

 

Kelleci’nin sosyal paylaşımı

AKP’nin Odunpazarı İlçe Başkanı Ercan Kelleci’nin sosyal paylaşım sitesinde, Anadolu Gazetesi’nin “Haddini Aştın Yusuf” manşetinin altında “Yusuf beyin bu tespiti bence de doğru da. Siz katılırsınız veya katılmazsınız. Böyle dört sütuna manşet ve isimle ifade bana biraz terbiyesizlik ve haddini aşma geldi. Saygılar” yorumunu gören gazetemiz Yazı İşleri Müdürü Mustafa Yıldırım Kelleci’yi arayarak, bu sayfanın kendisine ait olup olmadığını sormuş. Kelleci “Benim” deyince Yıldırım “Sayfanızda bize hakaret etmişsiniz, bunu siz mi yazdınız? Özür bekliyoruz”demiş. Çok ilginç. Kelleci kendisine ait sosyal paylaşım sitesine arkadaşlarının da yazdığını belirterek “Ben durumu inceler, gerekeni yaparım” demiş ama bir türlü sayfasından özür gelmemiş. Kelleci sitesinde Anadolu’ya hakaret içeren yorumu kaldırmış sadece. Ne dersiniz çok ilginç değil mi?