Osman Cemoğlu yazdı
Zoraki kazanılan Antalyaspor maçından bu yana galibiyeti unutan takım, Kayseri karşısında gene yokları oynadı…
Oysa Cuma akşamı Eskişehirspor’un yalnızca bir seçeneği kalmıştı…
“ Ya kazanacak, ya kazanacaktı!”
Ne yazık ki, sonuç yine hüsran oldu…
***
Anadolu bozkırının futbol devrimcileri, tribünlerin büyük sevdası belli ki 50’nci kuruluş yılında amansız bir derdin pençesine düşmüş…
Hastalık sezon başında Alman şansölyesi “Herr Skibbe” ile başlamış…
İşler iyi gitmeyince apar topar soluğu Eskişehir’de alan Kadıköy delikanlısı “Arap İsmail ”den medet umulmuş. O da çare olamayınca dört haftanın sonunda tası tarağı toplayıp ayrılmak zorunda kalmış…
Son bir umut olarak getirilen Beşiktaş kökenli mütekait hekim “Aybaba”nın serumu ilk günlerde hastayı ayağa kaldırır gibi olsa da ilerleyen haftalarda iyice komaya sokmuş…
Son nefesini vermek üzere olan hasta göklerden inecek ilahi bir mucize bekliyor…
İşte sezonun özeti maalesef bu şekilde…
***
Senin hedefin ligde kalmak…
Bunun yolu içeride dışarıda kazanmaktan geçiyor…
Yani tek seçeneğin kazanmak!
“Kazanmanın yasası inançla yazılır, istekle yazılır…”
Bırakın Kasımpaşa, Bursa, Beşiktaş, Akhisar maçlarını, son umut olarak görülen Kayseri’de bu inancı, bu isteği gören oldu mu?
Ne “Aybaba”da, ne de sahaya sürdüğü kurşun askerlerinde bu inancın zerresi var mıydı?
En kötüsü de, bu takımın her şeyi olan taraftarın da artık inancını yitirmiş olması…
***
Ya sen “Samet Aybaba?”
Her maçta sahaya farklı onbir sürerek, şapkadan tavşan çıkaran “Zati Sungur”u bile gölgede bırakıyorsun…
Maç sonlarında eyyamın dibine vuran inciler saçıyorsun…
Bu kez de; “Bu konumdaki iki takımın karşılaştığın oyundan kaliteli futbol beklenemez” diyorsun…
İyi de bu saatten sonra bizim beklediğimiz futbol değil, 3 puan…
Yaşam mücadelesi veren bu takımın tek ilacı galibiyet değil mi? Öyleyse hâlâ savunma anlayışında ısrar etmenin sebebi nedir?
***
Bence Kayserispor maçı bardağın son damlasıydı ve taştı…
Maçın en güzel yorumunu “Son Haber Gazetesi” manşetine koymuş.
“Cesurlar bir gün, korkaklar her gün ölür…”
Keşke, cesur futbolla yenilseydik de, bir kez ölseydik…
***
2013 Haziran’ında görevi “Halil Ünal”dan alan “Mesut Hoşcan” büyük hedefler koymuştu…
50. kuruluş yılı büyük zaferlerin yılı olacaktı…
45 yıldır müzenin bir köşesinde yalnızlığı paylaşan iki büyük kupanın yanına yenisi gelecekti…
Ama art arda yapılan hatalar…
Bu günkü karanlık tabloyu yarattı…
***
Üç yılda ne oldu derseniz?
Şaka gibi ama gerçek…
Yalnızca “ Hüzün ve gözyaşı …”