Esnaf Sarayını geçtiğimde arkamdan ‘Sadi Bey, Sadi Bey’ diye bir ses geldiğini duydum. Arkama dönüp baktığımda MHP’nin eski il başkanlarından bir dost. Esnaf bir arkadaşının dükkanının önünde oturmuş, yanlarında yine kendisi gibi MHP’nin eski il başkanı ve iki tanımadığım şahıs.
Dönüp yanlarına gittim. MHP’nin eski il başkanı olan dostum, tanımadığım diğer iki kişi ile tanıştırdı beni.
İşyeri sahibi oturduğu tabureden kalktı, yerini bana verdi.
Biraz muhabbetten sonra konu siyasete ve hükümet kurma çalışmaları ve ülke genelinde meydana gelen son olaylara geldi.
MHP’li iki eski başkanı yakın tanıyorum. Onlarla hiç çekinmeden siyaset konuşabilirim. Ama ilk kez tanıştığım diğer iki kişinin yanında ülke genelinde yaşanan son olaylar ile ilgili konuşmak istemedim.
Hangi görüşe sahip olduklarını bilmiyorum. Söylemiş olduğum bir söz belki de canlarını sıkar. Bu nedenle izin isteyerek ayrılmak istedim.
MHP’nin eski il başkanlarından yaşı biraz daha küçük olanı, benim rahat konuşamayacağımı anlamış olacak ki,’Vaktin varsa istersen benim işyerime gidelim. Orası biraz daha serin. Soğuk bir şeyler içeriz’ teklifinde bulundu.
‘Muhabbetinizi bozmayayım. Ben yarın da senin işyerine gelirim’ dedim.
‘Hayır, zaten bizde kalkmak üzere idik. Seni görünce selam vermek istedik’ dedi. Birlikte kalktık ve kendisinin işyerine gittik diğer MHP’nin eski il başkanı ile birlikte.
‘Kusura bakma. Diğer arkadaşları tanımadığım için onların yanında konuşmak istemedim. Bir söz söylerim, belki gücüne gider ve tartışma başlar, bir birimizin kalbi kırılır diye düşündüm. Arkadaşlar tanıdık olsa sorun olmazdı’ dedim.
MHP’li dostum sekreterinden çay vermesini rica etti. Büyük bardakta çay geldi. Bir tabağın içerisinde de buz.
‘Siz şeker yerine buz mu kullanıyorsunuz?’ diye espri yaptım.
‘Hayır, hava aşırı sıcak.. Her ne kadar kapalı yerde de otursak sıcak. Serinlemek için buzlu çay içiyoruz’ dedi.
Boğazımdan rahatsızım. Antibiyotik de kullanıyorum. Denemek için büyük bardağa bir tane küçük buz koydum. Eridikten sonra içtim. Buzlu çay güzel oluyormuş. İlk kez içtim. Hoşuma gitti.
MHP’li dostlarıma,’Şanlı Urfa’nın Suruç ilçesindeki Kültür Merkezi bahçesinde meydana gelen patlamanın ardından 32 kişinin ölmesiyle bir süredir yavaş yavaş kıpırdanan terör olayları yine mısır gibi patladı. Askerler, polisler ölüyor. Bir hükümet boşluğu mu var? AK Parti-CHP yakınlaşması olmaya başladı. Her iki parti koalisyon hükümeti kurar mı? Kurulmasını ben istiyorum. Belki CHP’nin de taşın altına elini koymasıyla bazı karanlık noktalar aydınlanır da terör biter’ dedim.
‘ERDOĞAN, KURULMASINI İSTEMİYOR’
MHP’nin eski il başkanı iki dostum da aynı görüştüler. Şöyle konuştular:
’Sadi Bey bizde AKP-CHP hükümeti kurulmasını istiyoruz. Bakmayın siz komisyonlarım görüştüklerine. Bugün temel konular masaya yatırılmıyor. İş ciddiye binerde AKP’de CHP’de şartlarını öne sürecekler. AKP çözüm sürecinden ve cumhurbaşkanlığı sarayından taviz vermeyecek. CHP’de seçmene seçimde taşeron işçiliğin kaldırılacağı, asgari ücretin bin 500 TL’ye yükseltilmesi, emeklilere iki bayramda ikramiye, çiftçinin mazotunun bir lira 50’kuruşa indirilmesi. Dönüşümlü Baş
sistemi. Koalisyonda ‘büyük, küçük ortak’ olmayacak, bakanlık sayıları ‘eşit’ dağıtılacak. Adalet, İçişleri, Milli Eğitim bakanlıklarının CHP’ye bırakılması. 17-25 Aralık’la ilgili dosyaların Meclis’te açılması. 4 eski bakanla ilgili soruşturma komisyonu kurulması. Bu konularda AKP’nin taviz vereceğini sanmıyoruz. İkincisi ise Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, koalisyon hükümetinin kurulmasını istiyormuş gibi konuşuyor. Bazı şartları kendisi koyuyor. Bunları CHP kabul etmeyince başbakanın hükümeti kurmak için elini uzattığını, CHP’nin bu eli sıkmadığını iddia edecek. Cumhurbaşkanı koalisyon hükümetinin kurulması değil, erken seçim istiyor. Erken seçimde AK Parti oyunu yüzde 45 yaparsa tek başına hükümet kurabile imkanını tekrar yakalamış olacak” dediler.
Bunlar bilinen konular. Ama son günlerde sıkça dillendiriliyor. Ve bu sözler çok kullanılmaya başladığı için benim de AK Parti-CHP Koalisyonunun kurulması yönündeki umutlarım giderek azalıyor.
Her iki partinin gerek genel başkanları gerekse yetkili organları, son bir haftadır yaşananları gözden geçirmeliler. Yaşanan bu sorunların çözümü konusunda taşın altına birlikte ellerini koyacak olurlarsa, tüm yurttaşlar gibi ben de geleceğimizin daha aydınlık olacağına inanıyorum.
Mutluklar diliyorum
Vali Yardımcısı Bekir Şahin Tütüncü, Eskişehir’in en eski bürokratlarından. Eskişehir’de iki ilçesinde ve Bozüyük’de ve Balıkesir’in Burhaniye Kaymakamlığı ile Eskişehir Hukuk Müşaviri ve daha sonra Vali Yardımcısı olarak görev yapan Bekir Şahin Tütüncü’yü tanımayan pek az kişi vardır. Kendisine ‘Eskişehirli’ desek yeri var.
Sayın Tütüncü ile gazeteci-bürokratlığın dışında ayrı bir hukukumuz var. Yıllar öncesine dayanan tanışlığımız nedeniyle iki dost-arkadaş gibiyiz.
Her ne kadar baş başa oturup sohbet etme imkânlarımız olmasa da, valilikte, dışarıda veya çeşitli mekânlarda karşılaştığımız da ayaküstü kaynatırız.
Mayıs ayının sonunda torunum ada Çınar’ın sünnet düğününe davet ettmiştim. Sağ olsunlar eşi ile birlikte geldiler. Bizi onurlandırdılar.
Yaklaşık 10 gün önce de bir davetiye gönderdi. Davetiyeyi açıp okuduğumda oğlu Mustafa Tütüncü’nün Zümrüt Özcan ile hayatlarını birleştireceklerini öğrendim.
Geçtiğimiz Cumartesi günü Odunpazarı Belediyesi’nin Kurşunlu Külliyesi’ndeki nikâh salonunda nikâh töreni vardı. Koca kış hastalanmadım. 5-6 gündür soğuk algınlığı rahatsızlığı yaşıyorum. Halsizlik, öksürük, terleme.
Bu nedenle nikâha gidemedim. Kendilerinden özür diliyorum. Mustafa ve Zümrüt kardeşimi kutluyor, kurdukları yuvalarının bacasının sonsuza kadar tütmesini ve yaşamlarının sonuna kadar mutlu olmalarını diliyorum.
Henüz yorum yapılmadı,
İlk Yorum yapan siz olun...