Büyükşehir Belediye Başkanı Yılmaz Büyükerşen, kar yağışıyla mücadele eden birimleri ziyaret etti. Normal koşullar altında Yol Yapım Bakım Onarım Dairesi biz vatandaşların pek ilgisini çekmez. Bizler genel olarak alt yapıyla değil, üst yapıyla ilgileniriz. Ancak kar yağdığı zaman da, "Belediye yolları açsın" demesini biliriz. İşte bu bizim ancak iş krize dönüştüğü zaman hatırladığımız yetkililer, bu yol yapımı ve bakım dairesinde çalışır.
Hem de ne çalışmak?..
Normalde "Mesai" denilen kavram, burada çalışan belediye personeli için bir şey ifade etmez. Onlar çocuklarını evde bırakıp, dağlara taşlara çıkıp, saatlerce ve günlerce karla mücadele eder. Netice itibarıyla kimseye yaranamayanlar da yine aynı kişilerdir...
Ülkemiz yaklaşık bir hafta süren yoğun kar yağışına maruz kaldı. Pek çok ilimizde yollar kapandı. Vatandaşlar bırakınız işlerine gitmeyi, hastanelere bile ulaşamadılar. Her ne kadar Eskişehir'de bazı AK Partili dostlarımız, "Kafamın üzerine kar yağdı – çok üşüdüm; nerede bu belediye!.." diye feveran etseler de, Büyükşehir belediyesi büyük bir başarı gösterdi. Başta Büyükerşen olmak üzere, mesai arkadaşlarının tamamını tebrik ederiz. Ailelerini bırakarak, insan üstü bir gayretle, büyük başarı gösterdiler.
Nitekim Yılmaz Büyükerşen de Yol Yapım Yapım Bakım Onarım Dairesini ziyaret ederek, çalışmaları yerinde denetlemiş ve arkadaşlarını tebrik etmiş, Bizzat ekip telsizizin başına geçen Büyükerşen, "Fedakar askerlerimiz" demiş ve "Hepinize teşekkür ediyorum" diye devam etmiş. "Hepinizin gözlerinden, alınlarından öpüyorum. Açılmadık yol bırakmayın. Sizlerle gurur duyuyorum" diyerek konuşmasını sonlandırmış
Eğer ki Büyükerşen yönetimini eleştiren provakatörler, akşam evlerine gidip ve sıcacık çaylarını höpürdeterek içiyorlarsa, bunu Büyükşehir yetkililerine borçlular. Kahraman yol bakım çalışanlarına "Fedakâr askerlerimiz!" diye seslenen Yılmaz Büyükerşen, hislerimize tercüman olmuş.
İşte gerçek komutan böyle olur; gerekirse ordularının başına geçer ve askerlerine moral verir...
24 Ocak'ın Türk tarihinde önemi büyüktür. Öncelikle 24 Ocak 1980'e dönelim. Süleyman Demirel'in Başbakan olduğu 43'üncü azınlık hükûmeti iktidardadır. "Kerhen Milliyetçi Cephe Hükûmeti" de denilen bu dönemde MSP kökenli genç bir ekonomist olan Turgut Özal Başbakanlık müsteşarıdır. 1980 yılının 24 Ocak'ında aralarında Özal'ın da bulunduğu ekonomistler bir dizi ekonomik karar aldılar. Pek çok siyasi analist daha sonra yapılan 12 Eylül Darbesi'ni bu kararlara bağlar. Ben bu konuda yorum yapamayacağım. Ancak, millet tabanlı siyasetin ölüp, yerine müteahhit tabanlı siyasetin geliş tarihi olarak 24 Ocak 1980'i gösterebilirim. Üzerinden 42 sene geçen "Müteahhiti zengin etme" tabanlı siyaset 42 senedir devam ediyor. En acısı da sömürülen ve paraları iç edilen vatandaş, bu durumu 42 senedir destekliyor...
24 Ocak 1993 de tarihimiz açısından çok önemlidir. Üniversitede öğrenciyken örnek aldığmız, duvarlarımıza posterlerini astığımız kahraman gazetecilerden biriydi Uğur Mumcu. Şimdi böyle "Delikanlı" gazetecilerden kalmadı. Artık devir Fuat Uğur gibi Kabataşlıların, Cem Küçük gibi Pensilvanyalıların, Hilal Kaplan gibi Kandil Dağlıların veya "Gubidik Kardeşler" Hadi ve Süleyman Özışıkların devri...
Hepsini toplasak, rahmetli Mumcu'nun tırnağının içindeki kir olamazlar...
Arabasına bomba konularak şehit edilen Uğur Mumcu'nun geriye banka hesapları kalmadı. Namuslu kalemi, haysiyeti ve hakkında söylenen türküleri kaldı. İşte üzerinden 29 yıl geçmesine karşın basın şedimiz Uğur Mumcu'nun ardından aynı türküleri söylüyoruz; "Bir keskin kalem, bir kırık gözlük, Yürekli yiğitlere hatıran olsun..."
24 Ocak 2001'de Diyarbakır'da şehit edilen İl Emniyet Müdürü Gaffar Okkan'ı da rahmet ve saygıyla anıyoruz. Bir dönem Eskişehir'de de çalışan Okkan ne zaman aklıma gelse, Hulisi Kentmen'i düşünürüm. Türk sinemasının önemli isimlerinden olan Kentmen babacan, şefkatli ve gerektiğinde sert olabilen bir polisi canlandırırdı. Gaffar Okkan, İttihatçı bıyığı olan Hulisi Kentmen'in sinek kaydı traş olan versiyonuydu.
Diyarbakır gibi terörün youğun olduğu bir ilde polis – vatandaş işbirliğini gayet güzel yerine getiren Okkan, birilerinin "Öfkeli Müslüman çocuklar" dediği Hizbullah Terör Örgütü tarafından katledildi. Gaffar Okkan suikastından akıllanmayanların veya 15 Temmuz'dan akıllanmayanların akıllanacağına inancım pek kalmadı. Ancak şunu çok iyi anlamalıyız ki Atatürk düşmanı ve Şeriatçı örgütlenmelerden vatana – millete hayır gelmez. Şehit Gaffar Okkan'ın rahmet ve minnetle anıyoruz.
Kerem bey sizi esefle kınıyorum. Uğur mumcu şüphesiz katıksız tam bir vatanseverdi. Ama siz konuları birbiriyle karıştırıp tam bir karambol ortamı oluşturarak hemde isim vererek çok çirkin suçlamalar yapıyorsunuz. Uğur mumcunun alanı başkadır. Saydığınız isimlerde biz buna inanıyoruz bizde inandığımız gibi yaşar mesleğimizi yaparız, kanuni bir zorunlulukmu var derlerse ne dersiniz. Hiç bir zaman hiç kimse tam haklı değildir. Herkesin ama herkesin defoları vardır.
Cem küçük doğruları söylüyor