“Gelin tanış olalım,
İşi kolay kılalım.
Sevelim, sevilelim,
Dünya kimseye kalmaz.” Yunus Emre
“İnsanı yaşat ki devlet yaşasın.” Şeyh Edebali
Anadolu Üniversitesi önceki rektörlerinden değerli hocamız Prof. Dr. Akar Öcal’ı ne yazık ki 20 Haziran’da yitirdik. Öncelikle merhum hocamıza Allah’tan rahmet; tüm sevenlerine, Akademilere ve Anadolu Üniversitelilere baş sağlığı diliyorum.
* * *
Prof. Dr. Akar Öcal Hoca’mla tanışmam benim hayatımın en önemli kırılma noktalarından biridir. Bu nedenle Akar Hoca’yı hep dikkatle izlemişimdir. Bu yazıda izlediklerimden, anlatılanlardan ve okuduklarımdan elde ettiğim çıkarımları sizlerle paylaşmak istedim.
Akar Hoca’dan bakınız neler öğrendik neler!
Bence en çok öne çıkan niteliklerinden biri, hukukun üstünlüğüne inanışıdır. Tüm görevlerinde, yapılacakların salt yasalarda ya da mevzuatta olup olmadığına değil; hukuka uygunluğuna dikkat edilmesi fikri takipçi oluşu vardı.
Siyaset ve yönetim ayrımını çok iyi uygulardı. Yönetim süreçlerini asla politize etmezdi. Yönetim işlerine siyaseti hiç mi hiç karıştırmazdı. İletişim ve etkileşimde bulunduğum hiçbir olayda sorun ve çözümlere politik ve ideolojik baktığına şahit olmadım. Her şeyin bir düşünsel fikri alt yapısı olduğuna göre Akar Hoca’nın ideolojisi yok muydu? Akar Hoca nihilist miydi? Hayır! Benim gördüğüm Akar Hoca akılcı, bilimci ve hukuk odaklı düşünürdü. Zaten böylesi bir kompozisyon oluşturması onun adil ve adaletçi olarak anılmasına neden olmuştur. Kamu yönetiminde siyaset yönetim ilişkilerini tıpkı kitapta yazdığı gibi uygulamaya çalışırdı. Siyaset ile kamu yönetimi ilişkilerini yönetim yaklaşımlarından Klasiklerin meşhur siyaset yönetim ayrımı anlayışı Akar Hoca’nın da temel düsturuydu. Bu anlayışa göre etkili ve verimli örgütlerin oluşturulması için siyasetin yönetimden ayrı tutulması gereklilikten öte zorunluluktur (Kaya, 1999). Akar Hoca da işlerinde siyaset ile idari işleri birbirinden ayrık tutmaya özellikle özen gösterirdi.
İlkeli, adaletli, dikkatli ve özenli çalışma özelliklerine sahip bir kişilikti. Çalışmalarında hep ilkeli olmaya, adalet dağıtmaya, mağduriyet yaratmamaya özen gösterirdi. Dikkatli takipçi ve iş bitirici niteliği öne çıkardı. Bir iş için ilgili yazısından önce telefonu giderdi, işlerin çabuk yürümesi için. O günlerin koşullarında iletişim teknolojisini yerinde ve çabuk kullandığına defalarca şahit olmuşumdur. Akılcılık, dürüstlük ve çalışkanlık temel nitelikleriydi. Nitekim kitaplarda da yönetimde rasyonellik temel işletmecilik felsefelerinden biri olarak kabul edilir. İşin özü akla ve mantığa uygunluktur (Cevizci, 2015).
Çok iyi anımsayan bir kişilikti ve planlı çalışma esaslarına uygun davranırdı. Akar Hoca’yla iletişim teknolojisinin telefon, faks, fotokopiden ibaret olduğu dönemlerde tanışmıştık. Bilişim teknolojisinin ise henüz bireyselleşmemiş bir dönemiydi. Özellikle akademik personeli adı soyadı, bölüm bilgileriyle bilirdi. Hukuki bilgisini kurumun etkili, verimli ve işlevsel çalışması için kullanma maharetliydi. Akademik personelin atama, kabul, yükseltme iş ve işlemlerini zamanında bürokrasiye takılmadan rayına koyan niteliği unutulmazdır.
Akar Hoca mevzuatı iyi bilen, mevzuatçı olmayan bilge kişilikti ve pragmatikti. Çoğu zaman Ankara’da YÖK üyeleri ya da diğer üniversitelerin yasayı nasıl yorumlayacaklarını, ne yapacaklarını Akar Hoca’ya sorduklarına tanık olunmuştur. Mevzuatı bilip mevzuatçı olmayan yönetim anlayışı ile pragmatikti. Yönetim felsefesi açısından bakıldığında, pragmatizm eldeki olanakların kurumsal amaçlar için yerinde, en uygun zamanda ve en ekonomik şekilde kullanılmasını ve işin yapılmasını sağlamaktır denilebilir (Keskin, 2012).
Bence Akar Hoca’ya göre pratik insanın aynasıydı. Doğru teorik temele dayalı iş bitirici çalışmayı severdi. Akar Hoca’da tüm olumsuz koşullara rağmen pratikte iyi ve doğru iş yapmak eğilimi, anlayışı ve felsefesi görmüşümdür hep. Ayinesi iştir kişinin, lafa bakılmaz misali çalışmıştır Hoca. O nedenle 2547 sayılı yükseköğretim yasası ile 2914 sayılı yükseköğretim personel yasasının da anti demokratik ve işlevsiz bulduğu konularını hep hukuka dayalı olarak aşmaya çalışan bir yönetici olmuştur.
Akar Hoca demek çok farklı paradigmaları bir arada konuşturma geleneğini inadına sürdürmek demektir. Rektör yardımcılığı ve rektörlüğü döneminde icra edilen panel, kongre, sempozyumlar hep bilim, felsefe ve siyaset dünyasının farklı çizgilerine açık olmuştur. Eskişehir’e ilk geldiğim yıllardan itibaren Yılmaz Büyükerşen’le başlayan ve Akar Öcal, Engin Ataç ve Fevzi Sürmeli hocalarımızla devam eden gelenekte sempozyum, panel, kongre benzeri etkinliklerde farklı çizgi ve felsefelerden kişileri bir arada görerek geliştik bizler. Bu yaklaşımla Akar Hoca’nın kamu yönetiminde demokrasi ve hukuku egemen kılmayı amaçlayan liberal devlet anlayışını yansıtan bir yönetici olduğu söylenebilir. Buna akademik üst akılla bakış farklılıklardan sentez çıkarmak da denilebilir. Nitekim liberal devlet anlayışı kamu yönetiminin tüm yurttaşlara eşit uzaklıkta olmasını temel alır (Heywood, 2019).
Akar Hoca ülkenin zor koşullarında bile uzlaşı kültürü ve akılcılığı esas alarak iyi işler yapılabileceğini kanıtlayandır. Yılmaz Büyükerşen’le son derece koordineli ve etkili etkileşimle ülkenin en zor dönemlerinde öncelikle kendi kadrosundaki akademisyenlerin özlük haklarını koruyabilmiştir. Ayrıca farklı üniversitelerde ipe sapa gelmez gerekçelerle işine son verilen, sözleşmesi yenilenmeyen nice akademisyene sahip çıkarak, kadro tahsis ederek yeni anabilim dalı ve bölümler açmış ve yetkinleştirmiştir (Taşcı, 2018).
Garip, yoksul ve ötelenmiş kişilere çaktırmadan sahip çıkmanın adıdır, Akar Hoca. Bu satırların yazarı, bu cümleden nice örneklerine şahit olmuştur. Kuşkusuz yeni gelişen bir açık öğretim sistemi, Akademi’den Üniversite’ye geçişin sorunları, askeri yönetim dönemi, askeri yönetimden sivil çok partili yaşama yeniden geçiş dönemlerinde işlerin hiç mi hiç kolay olmadığı açıktır. Büyükerşen’le birlikte diğer üniversitelerde ilişiği kesilen öğretim elemanlarına, okumakta ekonomik güçlüğü bulunan gençlere hukuka dayalı olarak sahip çıkışın görünmeyen ismidir, Akar Hoca…
Akademi ve Anadolu Üniversitesi geleneğinin mütevazı temsilcisiydi. Akademiden üniversiteye, örgün klasik eğitimden açık öğretime geçişte emeği olan isimsiz kahramanlardan biri de Akar Hoca’dır. Akademide de akademiden üniversiteye geçişte de Anadolu bozkırında seçkin akademik kadroyla bir üniversite oluşturmanın isimsiz gizil örtük kahramanlarının organizatörü gibiydi, Akar Hocam. Açık ve uzaktan öğretim devriminde akademik kadronun oluşturulması ve nice açılımlara yelken açılmasında Büyükerşen ve arkadaşlarıyla birlikte Akar Hoca da vardır (Bozkurt, 2018).
Akar Hoca ve çalışma arkadaşlarından edindiklerim, deneyimim ve üniversite yönetimi üzerine okuduklarım ve çalıştıklarımdan kimi sonuçlar çıkarmak gerekirse şunları söylemek mümkündür:
* Üniversitenin parası, devletin milletin parasıdır. Kılı kırk yararak harcamak gerekir. Parayı tedarik edenlere karşı idari ve mali sorumluluğumuz bulunmaktadır. Eldeki mali kaynaklar hem ekonomik hem de mevzuata uygun kullanılmalıdır. Üniversite bu bağlamda yürütme ve yasama organına karşı sorumludur.
* Üniversite açık ve hesap verebilir olmalıdır. Üniversite hem ekonomik kaynakların kullanımında hem de insan kaynakları yönetiminde açık, şeffaf ve hesap verebilir olmalıdır.
* Aktif güncel siyaset ve ideoloji yönetim süreçlerine karıştırılmamalıdır.
* Özerklik akademik, idari ve mali özerklikle bütüncül yaklaşımı gerektirir. Bu akademinin derebeylik olduğu anlamını taşımaz.
* Akademinin yönetiminde özel yaşam ile resmi yaşam birbirine karıştırılmamalıdır. Kişinin özel hayatı ile iş yaşamı farklı alanlar olmakla birlikte öğretmen, akademisyen ve diğer kamu görevlileri bu iki yaşamda örnek olmalıdırlar.
* Yapılan işlerin hukuksal, yasal temeli bilinmeli ve yasalara uygun çalışılmalıdır.
* Belgeye dayalı çalışmak esastır ancak bürokrasiye takılmamak gerekir.
* Etkili ve verimli iş yapmanın şartlarından biri çalışanlara eşit, adil ve güven duygusuyla yaklaşmaktır.
* Kurumda çalışanların mesleki örgütlenmeleri hukuksal haklarıdır ve yönetim bu örgütlenmelerde taraftar olmamalıdır.
* Üniversiteler ile kentlerin gelişimi arasında bir ilişki olduğu savı doğru olabilir. Ancak bu idealist yaklaşıma dayalı realist programlarla olumsuz durum tersine çevrilebilir. Örnek ise Eskişehir’dir ve lokomotif olmuştur.
* Kişi çalıştığı kurumla hem resmi hem de psikolojik sözleşme imzalar (Eren, 2012). Türkiye kamu yönetimi çalışanları ağırlıklı olarak resmi sözleşme imzalamaları nedeniyle kamuda verim sorununun önemli bir nedenidir.
* Öğrenci olayları üniversitenin hassas konularından biridir. Öğrenciler dinlenilmelidir ancak ne sertlik ne de popülizm çıkış değildir. Hukukun üstünlüğü ile demokrasinin yönetebilme becerisi dengelenmelidir. Yönetemeyen demokrasinin yaşaması olanaksızdır.
* Gelenekle modernin tez antitez sentez yaklaşımı içinde nasıl çarpıştırılmadan işler yürütüleceğini öğrenmek gerekir.
* Baskın olmadan birlikte yönetebilme becerisi kazanmak kurumu etkili ve verimli kılmaktadır.
* Çalışkan, zeki, ilkeli, yoksul halk çocuklarına sahip çıkılmalı ve bu amaçla olanaklar zorlanmalı gerekirse yeni eğitsel stratejiler oluşturulmalıdır.
* Sendikalı çalışmak hukuksal bir haktır, uygulamak gerekir. Ancak sendikal örgütlenmenin etkililik ve verimliliği olumsuz etkilemesi en çok işgörenlere zarar vermektedir.
* Anadolu bozkırında bir akademi ve üniversite inşa ederken birinci kişi olmasak da üste verilen güvenin adıdır, Akar Hoca.
* * *
Son Söz
Akar Hoca benim için çok özeldir. Bu nedenle bu paragraf özel ve bir parça da özneldir. Kuşkusuz herkesin hayatında hayatının değişimini etkileyen kritik kırılma noktaları vardır. Bu kırılma noktalarından biri benim için rahmetli Akar Hoca’yla bir küçük görüşmedir. Üniversiteyi yeni bitirmiş saçında bir tek ak olmayan, öksüz bir genç olarak bir Ekim sabahında Eskişehir’e gelmişim. İyi kötü beni Eskişehir’de okutacak bir iş, bir ekmek kapısı bulabilirsem okuyacağım, akademisyen olacağım yoksa ver elini başka bir kapı… O vakit yüksek lisans sınavını kazanarak öğrenci olarak gelen bir gence, bendenize sahip çıkan o zamanki rektör yardımcısı Profesör Akar Öcal’dan başkası değildir. Bana o zamanki yönetmelikte bir maddeden yararlanarak yarı zamanlı çalışma olanağı veren bu müşfik insanın benim her zaman yüreğimde bir başka yeri olmuştur ve hep olmaya devam edecektir. Bunu ben hep rahmetli Akar Hoca’nın insancıl kişiliğine, toplumcu anlayışına ve adalet duygusu inancına yorumlamışımdır. Bugün, bu satırların yazarı, eğitim yönetiminde bir akademisyense başlatıcısı, tetikleyicisi ve kapıyı açanı “Başaracaksın!” diyen rahmetli Akar Hoca’dır. Evet! Bugün bendeniz bu niteliklerimle varsam bunu Akar Hoca gibi halk çocuklarına sahip çıkan nice örnek hocalarımıza borçluyuz. Buna benzer daha nice örneklerine ayrıca şahit olduğumu burada belirtmek isterim. Ancak bu yazı kapsamında şu görüşlerimi burada ifade etmeyi manevi bir borç olarak telakki ettiğimi de belirtmek isterim.
Hakkın ödenmez iyi insan! Rahat uyu Hocam! Dualarımız seninle… Rahmet, saygı ve özlemle…
KAYNAKÇA
Bozkurt, M. S. (2018). Bir ömür ki Yılmaz Büyükerşen. Ankara: Bilim ve Sanat Yayınları.
Cevizci, A. (2015). Felsefeye giriş. (5. Baskı). Ankara: Nobel Akademik Yayıncılık.
Eren, E. (2012). Örgütsel davranış ve yönetim psikolojisi. (16. Baskı). İstanbul: Beta Yayıncılık.
Heywood, A. (2019). Siyaset. (20. Baskı). (Çev: F. Bakırcı). Ankara: Felix Kitap.
Taşcı, C. N. (2018). Yılmaz Büyükerşen zamanı durduran saat. (5. Baskı). İstanbul: Doğan Kitap.
Kaya, Y. K. (1999). Eğitim yönetimi kuram ve Türkiye’deki uygulama. Ankara: Bilim Yayınları.
Keskin, U. (2012). Yönetim felsefesi (2. Baskı). İstanbul: Değişim Yayınları.