Hoca aday olur mu?

Önder Baloğlu yazdı

29 Aralık 2015 19:04
A
a
Sütiş Eskişehir

Görüşler

Hoca aday olur mu?

 

Birkaç okur sordu:

“Yılmaz Hoca gerçekten bir daha aday olur mu?”

Sorunun yanıtını Hoca verir ama, ilk kez nasıl karar verdiğini anlatalım…

Rektör Büyükerşen, bir gün Eskişehir için açmıştı bayrağı:

“Hidro-Terapi Merkezi kuralım…”

Eskişehir’in göbeğindeki esnaf ayağa kalkmıştı… Büyükerşen de, kendilerine duyuru yaparak Sıcaksular esnafını toplantıya çağırdı…

İlk konuşmayı o günlerde yayımlanan “Eskişehir 26” gazetesinin sahibi Hafız “Vedat Hazer” yapmıştı:

“Sen istersen bu sıcaksuyu alıp, boruyla başka bir yere götürürsün Yılmazcığım… Boru bile ithal edersin vallahi…”

Büyükerşen altta kalır mı?

“Sıcaksular denilince aklınıza tuvaletten başka bir şey gelmiyor” diye başladı:

“Boru döşemek kolay olsa, Arabistan’a su satardık…”

O gün esnaf tepti Hoca’yı…

Ya da teptirdiler…

Hatta dediler ki:

“Bu adam rektörlükten sonra siyasete atılacak, başımıza dert almayalım…”

Hiç kuşkumuz yok, aynen böyleydi…

İnanıyoruz ki, o gün karar vermişti…

“Belediye Başkanı olmaya…”

Hafız Vedat’a gelince…

Kendisine de söylemiştik…

Kerameti olsa…

“Okuyup üfleyip kendi döşerdi boruyu!”

…….

Akademi’de başkanlık, Anadolu Üniversitesi’nde rektörlük…

Ve de 4. Dönem Büyükşehir Belediye Başkanı olan Büyükerşen’in, Eskişehir’le özdeşleştiği bir gerçek…

“Bir insan, bir şehir için kendisini bu kadar adar…”

Ama herkes bizim gözümüzle bakmıyor ki!

Soruyorlar:

“Bir daha aday olur mu?”

 

*************************

Şeker’in tarihi fabrikası

-Özelleştirmenin gerçekleşmesi durumunda şeker fabrikalarının tamamına yakını kapanacak. Pancar üreticileri tarımdan dışlanacak, sektör çalışanları işsiz kalacak… Ve de…

“Türkiye şekerde dışa bağımlı bir ülke konumuna gelecek…”

…….

Yukarıdaki satırlar beş yıl önce “Türkiye Şeker Sanayi İşçileri Sendikası”nın gazetelere verdiği ilanların giriş bölümüydü…

Yazdıkları açık mektupla özelleştirilmenin durdurulmasını istiyorlardı…

“Durdu mu?”

Bu sorunun yanıtından önce Şeker Fabrikası’nın nasıl kurulduğuna şöyle bir bakalım…

-1923’te Uşak’ta çok sayıda yerel sermayenin biraraya gelmesiyle ilk şeker fabrikası kuruldu.

1926’nın Kasım’ında Alpullu’da ikinci fabrika açıldı. Bu arada bir Sovyet heyeti Porsuk kıyılarında inceleme yaparak, her türlü fabrika için elverişli olan araziyi belirliyordu. Bunların içinde şeker fabrikası da vardı ama, Uşak itiraz ediyordu:

“Eskişehir’e olmaz, işimiz bozulur…” 

Oysa, hükümet emrini vermişti. “Atatürk” de trenle geçerken araziyi göstermişti. Tüm engellemelere karşın, Almanlar’ın da teknik katkılarıyla fabrikanın temeli 1 Şubat 1933’te atıldı. Montajın kurulmasına da 1 Nisan 1933’te başlandı. 6.5 ayda bitirildi ve 20 Ekim 1933’te deneme üretimine geçirildi.

Üretilen ilk çuval şeker 23 Ekim’de “Tayyare Cemiyeti” yararına açık artırmada 500 liraya satıldı…

…….

Bu bilgileri, Doç. Dr. “Kemal Yakut”un eseri “Modern Eskişehir’in Doğuşu” kitabından aktardık…

“Arazisine göz dikip, özelleştirme çabasında olanlara ithaf olunur…”

 

**************

 

Oyun bitti, herkes evine

 

“Yusuf Sururi”nin yazdığı “Emir” operetini, 1933 yılında Atatürk de seyreder ve çok beğendiği için Anadolu’da oynamalarını ister…

Sururi ve ekibi Malatya’ya gelirler. Salon doludur. İkinci bölüm bir barda geçmektedir.

Perde açılır açılmaz bir polis komiseri sahneye fırlar:

“Tamam” diye bağırır:

“Oyun bitti, herkes evine…”

“Neden?” diye sorarlar, o da yanıtlar:

“Bilmiyor musunuz? Malatya’da bir bar açmak yasaktır…”

***********

 

Günün Şiiri

Taş ayna

Dağ ışık, toprak ışık, su ışık

Zaman buğulu bir aydınlık içinde

Çizgilerle can verdi düşünce

Şekillerle ölü

Ağlaştık ağlaştık, kime ve niye

Kat kat yıkıldı yakınlar

Uzasın sızısını ümitler yüklendi

Bir ağrıdır parmaklarımız bilir

Neyi unutmadık, neye alışamadık ki

Doğacak çocuklarımızı çağırıyorum

Gidişin sonsuzdan öte

Büyür sokaklar yalnızlığımla

Eeeee…

                              Y. Güngör Özden (Varlık-1958)

 

**************

Ahlâksızmış

“Sevaptır” diye kız ve erkek arkadaşlarımdan ikisinin arasını yaptım. Bir gün geçti kız telefonla aradı:

“Ne kadar ahlâksız arkadaşın varmış, benimle neden tanıştırdın?” diye azarlayarak devam etti:

“Daha o gece bana aşkta güçlü müsün? diye soruyor terbiyesiz! Yapıştırdım tokadı…”

Şaşırdım ve hemen erkek arkadaşımı aradım. Daha söze başlarken…

“Kardeşim, kadınların yaşı sorulmaz derlerdi de inanmazdım” dedi:

“Seninkine 83’lü müsün? dedim, birden delirdi manyak!”

 

***************

 

Kocamı kaybettim

 

Temel eski nişanlısını üzgün görünce ne olduğunu sormuş… Kadın da “Kocamı kaybettim” demiş… “Şükür Allahım” diye yanıt vermiş Temel:

“Seninle evlenseydim, şimdi ben ölmüş olacaktım!”

 

 

******************

Gerilim

Umutlarımız yeşererek geldik bu günlere…

Artık bıktık ölüm haberlerinden, çatışmalardan…

“Akan kan dursun, çocuklarımız ölmesin…”

                                                     Hikmet Çetinkaya

 

Kıssa-dan

Bakan “Süleyman Soylu”, Akçaabat’taki bir toplantıda “CHP’yi sandıkta toptan yiyeceğiz” demiş…

Adam birden fırladı gitti…

“Midesine ne kadar güveniyor!”

                                               Balthör

Günün Sözü

Milliyetçiliğe karşı savaşmak için milletlere ihtiyaç vardır…

                                                                                   Mıchel Barnıer

 

Cemoğlu’ndan nazik hediye

Odunpazarı Belediye Başkanı Kazım Kurt’un hazırlığını yaptığı “Daktilo Müzesi”nin toplantısından dönerken müjdeyi aldık:

“Sana sıfır bir şerit benden…”

Sözü veren gazetemizin Spor Müdürü “Osman Cemoğlu”ydu…

Biliyorsunuz, nostaljik yazılarıyla ayrı bir renk verir spor sayfalarına…

Bize de öyle yaptı:

“Şeridi benden, daktilosu senden” dedi…

Daktilo bulmak kolay mı? Musa’nın karikatürünü bulduk!

1983 yapımı “Kores Şerit” için Cemoğlu’na teşekkür ettik… Bir de daktilosu gelse…

 

**************************

 

Modeller

Ressam bütün dikkatini yaptığı resme yoğunlaştırmaya çalışmış. Başaramayınca fırçasını bir kenara fırlatıp resmini yaptığı model kıza sarılmış ve öpmüş…

Kız, iterek kurtarmış kendini ve “Çalıştığınız bütün modellerle de aynı şeyi mi yaparsınız?” diye sormuş kızarak…

“Hayır, yemin ediyorum ki ilk kez böyle bir şey oldu” demiş ressam…

“Gerçekten mi?” demiş kız:

“Daha önce bu stüdyoya kaç model geldi?”

Ressam başını eğerek “Sadece dört” demiş:

“Bir sürahi, iki elma ve bir vazo…”

**********************

 

Günün Olayı

İktidar “Türkiye’yi şikâyet edenler”i suçlayacaksa işe laiklik, türban vb. konularda Türkiye’yi Avrupa’ya şikayet eden AKP’lilerden başlasın!

                                                        Akif Kökçe

 

Günün Biberi

Niyetine girenler var ya…

Osmanlıca metinleri sökmek için tam 60 bin sözcük öğrenmeniz gerekiyor.

Türkçe- Osmanlıca lügatını alın ve başlayın…

 

********************

 

Şahin Erden Kuyumculuk
1000
icon

Henüz yorum yapılmadı,
İlk Yorum yapan siz olun...

Bu Eskişehir haberi ilginizi çekebilir! İlginç Eskişehir haberi