Heyecanla bekliyoruz

Eskişehirspor Başkanı Osman Taş, 180 milyon lirayı bulan kulüp borçlarını, bugünden yarına ödeyemeyeceklerinin açık olduğunu belirtti. Gerçi kendisi bunu belirtti ancak, Eskişehirspor'a gönül veren pek çok kişi, bu basit gerçeği görmezden geliyor. Milletçe mucizelere veya kurtarıcılara fazla bel bağlamış durumdayız.
Türkiye'de işler kötü mü gidiyor? Hemen "Bir kurtarıcı gelsin" diye bekliyoruz. Yahut Eskişehirspor'un borçları gırtlağını mı aşmış? Hemen, "Zengin birisi gelsin borçları ödesin" diyoruz. Kurtulmak için çalışmak gerektiğini aklımıza bile getirmiyoruz. Şimdi Sayın Taş, 27 Temmuz'da Eskişehir'in bütün borçlarını ödeyecek bir proje açıklayacaklarını ifade etti. Üstelik bu proje canlı yayında ve noter huzurunda olacakmış. Yine bir mucize arıyormuşuz gibi geliyor bana. Açık konuşmak gerekirse kulübümüzün bütün borçlarını tek bir hamlede kurtaracak kadar parlak bir proje olabileceğine pek ihtimal vermiyorum. İnşallah yanılıyorumdur elbette. Tabii Osman Taş'ın bu projeye Eskişehirlilerin destek olması gerektiğini söylediğini de hatırlatalım. Elbette yönetimin attığı adımlara Eskişehirspor'a gönül verenlerin destek olması gerekir. Ancak öncelikle bir de projeyi görmek gerekiyor. Heyecanla bekliyoruz. Bakalım nasıl bir projeymiş...

Kıbrıs'ı unutan CHP 

20 Temmuz 1974'te gerçekleştirilen Kıbrıs Barış Hârekâtı'nın 45'inci yılını kutladık. Eskişehir'deki partilerden konu ile ilgili tek bir basın açıklaması bile gelmedi. Hani şöyle, "Şehitlerimizi rahmet ve minnetle anıyoruz" tarzında kuru bir açıklama bile gelse, çerçeveletip duvarıma asacaktım. Kısmet değilmiş artık. Cumhuriyet tarihinin tek fetih harekâtı olan Kıbrıs Savaşı'nın anılmaması, Eskişehirli parti il başkanları açısından utanç verici bir durum. Elbette utancın büyüğü CHP'de oldu...
Siz kendi genel başkanınız Bülent Ecevit'in başkomutan olduğu bir savaşı bile hatırlamıyorsanız – hiç kusura bakmayın – o koltuğunuzu terk edin arkadaşım. Birilerinin CHP'yi 'İllet ve Zillet' olarak tanımladığı bir ortamda CHP İl Başkanı Abdülkâdir Adar'ın partisinin 6 okundan biri olan milliyetçiliği unutması kabul edilemez. 1974'ün "Biz Milliyetçiliği Kıbrıs'ın dağlarına yazdık" diyen CHP Genel Başkanı Bülent Ecevit'e bakıyorum, bir de Abdülkâdir Adar'a. Daha önce CHP'nin İl Başkanları Sinan Özkar ve Rabia Akman'ı da aynı konuda eleştirmiştim. Şimdi bu isimlere Abdülkâdir Adar da eklendi. Demek ki CHP'de değişen sadece isimlermiş. Zihniyet – maşallah – aynen devam ediyormuş. Tabii milliyetçi olduğunu iddia eden AK Parti, MHP ve İYİ Parti İl Başkanlarını da unutmamak lazım. Gerçi Zihni Çalışkan şahsi sosyal medya hesaplarından Kıbrıs Savaşı'nı anan bir paylaşımda bulunmuş. Kendisini bu konuda tebrik ederiz. Ancak yine de partisi adına resmi bir açıklamada bulunması daha isabetli olurdu. Her neyse. Yukarıdaki eleştirilerimi kopyalayıp, MHP'li ve İYİ Partili dostlarımız kendi üzerlerine alabilirler. Ancak eleştirinin büyüğünü de CHP'ye yapıyorum.

Büyükerşen vitesi yükseltti 

Büyükşehir Belediye Başkanı Yılmaz Büyükerşen, kırsal kalkınmaya ilişkin projelerini bir bir hayata geçirmek üzere olduklarını ifade etti. "Ainesi iştir kişinin, lâfa bakılmaz" demiş atalarımız. Normal koşullar altında bir politikacı, "Şu ve şu projeleri hayata geçireceğiz" dediği zaman, biz gazeteciler o yoğurdu üfleyerek yemek eğiliminde oluruz. Zira politikacıların söz verip de yapmadığı projeleri sıralamaya kalkacak olsak, 15 – 20 ciltlik bir ansiklopedi yazmamız gerekir. Ancak söz konusu Büyükerşen olduğu zaman, "Yaptıkları, yapacaklarının teminatıdır" diye düşünüp umutlanıyoruz. Seçimlerden önce kırsal kalkınmaya ehemmiyet vereceğini ifade eden Büyükerşen – anlaşıldığı kadarıyla – arabasının vitesini yükseltmiş ve süratlenmek niyetinde. Türkiye'de tarım ve hayvancılığın ne durumda olduğunu hepimiz biliyoruz. Açıkçası hükumetimizin bir şeyleri düzelteceğine ilişkin umutlarımız da köreliyor. Geriye bir tek Yılmaz Büyükerşen gibi yerel yöneticiler kalıyor. Biz Büyükerşen'in kırsal kalkınma konusunda da Türkiye'ye örnek olacak projeleri hayata geçireceğine eminiz...