Her zamankinden farklı

Her zamankinden farklı

10 Ocak “ Çalışan Gazeteciler Günü”ydü ya.

Değişik kişi, kurum ve kuruluş yöneticileri açıklama yaparak, bu günü kutladılar.

Basın emekçilerine başarılar dilediler.

Ardından, Büyükşehir Belediye Başkanı Prof. Dr. Yılmaz Büyükerşen ile Odunpazarı Belediye Başkanı Burhan Sakallı, basın çalışanları ile kahvaltıda buluştular.

Tepebaşı Belediye Başkanı Ahmet Ataç ise, basın çalışanlarına akşam yemeği verdi.

---//--

Elbette bunlar çalışan gazetecilerin hatırlanması adına güzel davranışlardı.

Bu kahvaltılarda gördük ki:

“Belediye başkanlarımız basın emekçilerinden daha dertliymiş.”

Basın sorunları yerine karşılarında kalabalık gazeteci kitlesini bulan başkanlar kendi sorunlarını konuştular.

Üstelik konuştukça açıldılar.

Açıldıkça konudan konuya geçtiler.

Başkanlarımız ucundan kıyısından, zaman zaman ortasından politikaya bulandılar.

Büyükşehir Belediye Başkanı Prof. Dr. Yılmaz Büyükerşen’in, kimisine göre iki buçuk, kimisine göre üç saat konuşması farklı yorumlandı.

Hatta Büyükerşen’in kahvaltıda anlattığı her konunun,kent adına önemli bir atılım olduğunu ve ayrı ayrı değerlendirilmesi gerektiğini söyleyen arkadaşlar maddeler halinde özet olarak yorumlanınca

“ Bazı haberler güme gitti” dediler.

Aldığım notlara baktım.

Büyükerşen, tam on dört ayrı konuya değinmiş.

Bunlar arasında kamuoyu tarafından merak edilen konular da var.

Örneğin tekrar aday olup olmayacağı…

ESKİ’de ki sorun...

Eskişehir’in trafiği…

Devlet destek verirse, sırasıyla köylerde “köy kent” modeli yorumu...

Yeni projeleri var mı?

Estram’da ki son durum…

Biter mi, bitmez mi?

Demiryolunun yer altına alınma işi…

Salih Koca neyi biliyor?

Dedim ya.

Tek satırla geçtiğimiz her konu Eskişehir için önemliydi.

Bunu söylediğimde Yılmaz Hoca;

“Haklısın” dedi gülerek

“ Bu sorunları bir bülten yapalım olmazsa”

--//--

Yarın da

Ahmet Ataç ile Burhan Sakallı’nın konuşmalarını yazacağım.

Belki yanılıyorum.

Şunu gördüm.

Başkanlar arasında en rahatı Ahmet Ataç galiba?

 

Günlerin getirdiği

AKP’liler Mansız’ı sorunca

Büyükşehir Belediye Meclisi’nde AKP’liler günlerdir tartışılan, dahası yanıtları verilen ESKİ Genel Müdürü ve Genel Sekreter Mustafa Mansız hakkında sorular sormuşlar. Başkan Büyükerşen demiş ki “Genel müdür şu anda izinli. Üç yıllık iznini kullanıyor. İzinlerine ilişkin dilekçeleri vardır. İzin dönüşü emekli olacağını kurumdaki arkadaşlarına söylediğini biz de duyduk. Görevden aldığımızı söylemedim. Bunlar bizim iç işlerimiz. Kimseyi ilgilendirmez. Kendisini birkaç kez politika konusunda uyardığım doğrudur. Böyle konular oluyor. Bu konuda yazılanlara yanıt vermiyorum”

Mustafa Mansız’ın kendi tarlasına diktiği fidanlar içinse yasal olmayan bir durumun olmadığı söylenmiş. Bu konuda konuşan Genel Sekreter Mansız ”Fidanları 10 yıllık hesaba göre diktim. Emekli olduğumda, satacağım. Fidanları Hayretti Karaca Parkı’ndan aldım. Fidanların sayısı 3 bin 500’dür ve tanesini 50 kuruştan aldığıma ilişkin, elimde faturalarım var” açıklamasını yapmış. Aynı konuyu okurlarımız anımsarlar, Mansız’ın ağzından bu köşede yazmıştık. Hatta bu haberi yapanların özür dilediklerini de duymuştuk. Genel Sekreter Mustafa Mansız olayı böyle. ESKİ Genel Müdürlüğü de sanırım önümüzdeki günlerde yasa neyi gerektiriyorsa öyle çözümlenecektir.

 

Çantamızdan çıkanlar

Çalışan Gazeteciler Günü nedeniyle gittiğimiz Büyükşehir’i ve Odunpazarı’nın sabah kahvaltılarında, Tepebaşı Belediyesi’nin akşam yemeğinde hepimizin eline birer kağıt paketi verdiler. Hani “çam sakızı, çoban armağanı” derler ya. Öyle işte. Büyükşehir Belediye Başkanı Prof. Dr. Yılmaz Büyükerşen’in hediye paketinden birkaç broşür

ile 50 gramlık çekilmiş Türk kahvesi ve “Balbay’ın mektubunu yazan bendim” adlı kitap çıktı. Kitabı daha önce okumuştum. Tutuklu gazeteci Mustafa Balbay’ın Silivri’de kendisine gelen mektuplardan oluşturduğu ve büyük beğeni kazanan kitabını seçtiği için Büyükerşen’e teşekkür ediyorum. Ataç’ın hediye paketinden çıkan şahane 2013 takviminin anlamı da bir başka sardı basın emekçilerini. Odunpazarı Belediye Başkanı Burhan Sakallı’ya da güzel ajandası için teşekkürler. Bize düşen belli artık değil mi? Kahvemizi içerken, kitabımızı okuyup, gerekirse notlarımızı alacağız. Hani “An beni bir kozla da çürük çıksın” derler ya. Büyükerşen’e, Ataç’a ve Sakallı’ya teşekkürler.