Oysa her şey çok güzel başlamıştı, İki köklü kulübün maçı. İki takımın taraftarları tribünde ki yerini almış, hava güzel, zemin futbol oynamaya elverişli taraftarlar takımlarını var gücüyle destekliyorlar. Eskişehirspor maça hiç olmadığı kadar iyi başlamış. Maçın başında öne geçmiş, bir penaltı kazanmış kullanamamış olmasına rağmen her şey istediği gibi gidiyor. Eskişehirspor’u bu maçta çok istekli gördüm. İlk defa oyunun belirli bölümlerinde mücadele, belirli bölümlerinde iyi futbol oynadığını şahit olduk. Demek ki bu oyuncu gurubu, futbol oynamak için şartlar oluştuğunda neler yapacağını gösterdiler. Önümüzdeki maçlarda umutlarımız arttı.
Göztepeli taraftarlar tribünde, oyuncular ev sahibi olmanın avantajını kullanmak için saha içerisinde hakeme her türlü baskıyı uyguladılar. Bu baskıları kaldıramayan hakemi maçın sonucunu belirleyecek çok ciddi hatalar yaptı. Hata yaptıkça battı, yenilerini ekledi ve maçın önüne geçti. Geçen sezon küme düşmenize katkı sağlayan hakemler bu sezonda puan ve puanlar kaybetmemize sebep oldular son Göztepe spor maçında olduğu gibi. Bu hakemler bu maçları yönettiği sürece bu gibi hatalar zaman zaman karşımıza çıkacaktır. Önemli olan bu hatalar karşısında sakin kalabilmek aklıselim davranmaktır. Tepki koymak, eylem yapmak hakkımızı uygun zeminlerde yapmalıyız
Göztepe spor maçındaki eylem biçimi bizi haklıyken maalesef haksız duruma düşürmüştür. Her televizyon programı, hakemin yaptığı hataları değil de sahadan çekilmemizi konuştu. Çünkü hakemin yaptığı hatalarının karşılığı belliydi, birkaç hafta dinlendirilir sonra yoluna devam eder. Bu ne ilktir nede son olacaktır. Yani buradan kimseye ekmek çıkmazdı, çünkü malzeme zayıftı. Herkes Eskişehirspor’un yaptığı sahadan çekilme olayını konuştu nedeni ise, malzeme güçlü, yapılan hatanın karşılığı kurallarla belirlenmiş ahkâm kesmek daha kolay. Üç sıfır hükmen mağlup, üç puan silme ne kadar kolay söyleniyor ve yazılıyor, ceza alacağız bu kesin, örnek olsun diye bize ceza verecekler. Bir takımın kaderiyle bu kadar kolay oynanıyor, oynanıyor da kimse demiyor mu? Arkadaş emek hırsızların hiç mi? suçu yok diye.
Sezon başlarken şampiyonluk hedefi koyarak lige başladık. Güzel ancak ligin uzun bir maraton olduğunu unuttuk. Her maça bir anlam yükleme hastalığımız var. İçerde Urfa maçı final maçımız, berabere kaldık ne oldu? Hedeften mi uzaklaştın, hayır. Manisa maçı, olmazsa olmazımız avantajlı olmamıza rağmen berabere kaldık. Ne oldu? Hiç, Elazığ maçına baktık. Elazığ maçını kazandık, her şey bittimi? Hayır. Sonra herkesin yendiği Ümraniye sporla berabere kaldık. Öldük mü hayır. Bolu spor şampiyonluk maçı berabere kaldık şampiyonluk hedefimiz bitti mi? Hayır. Giresun spor galibiyet tek çare, galip geldik her şey süt liman mı? Hayır. Göztepe altı puanlık maç, bak hocam bu doğru bu maç hakikaten bize altı puana patlayacak gibi gözüküyor, Maalesef. Demem o ki her maça bir anlam yükleyip Taraftarı, sporcuları, camiayı germenin bir anlamı yok. Bu gibi anlamları oyuncuları germeden takım için de yaşayın.
Böyle sonucu belli, camiayı zorda bırakacak eylemlerden kaçınmak gerek. Bazı şeyleri kulüp içinde ve kapalı kapılar ardında çözmek gerek. Takım olarak, şehir olarak, taraftar olarak, bando Es Es olarak kazanılan sempatiyi kaybetmemek gerek. Yani haklıyken haksız duruma düşmemek gerek…..