Görüşler
1897 yılında Kaliforniya'nın "San Jose" kentinde oturan "Henry Stuart" adlı bir zahire tüccarı, arkadaşı "George Jones"e 100 dolar borç vermiş...
Stuart'a bir senet imzalayan Jones, borcunu ayda yüzde 10 faizle ödeyeceğini vaadetmiş... Çok geçmeden de Kaliforniya'yı terk etmiş...
24 yıl sonra eşyalarını karıştırırken senede rastlayan Stuart, arkadaşını mahkemeye vermiş... Mahkeme de, Jones'i borcunu faizleriyle ödemeye mahkum etmiş...
Borç, faizleriyle birlikte "305 trilyon" olmuş...
Aynı günlerde de arkadaşının bankada 19 doları varmış... Yıllar geçtikte Jones'in borcu yükselmiş...
"1938 yılında 624 trilyon olmuş...
Dünyada bu kadar para yokmuş!
Stuart, kağıt üzerinde dünyayı satın alabilecek kadar zengin olmuş ama, bu servetinin ancak
19 dolarına kavuşabilmiş...
Öldüğü gün de, oğluna 100 dolar miras bırakmış...
………….
Önceki gün varlıklı bir işadamına rastladık...
Ekonomiden konuştuk, televizyon haberlerini ve müjdeli alt yazıları anımsattık:
“Milli gelirimiz artıyor..."
Enflasyon düşüyor...
"İşsizlik bitiyor, hızla büyüyoruz..."
Ve sorduk:
"Sen de bu zenginliğin içinde misin?"
İki kelimeyle karşılık vermişti:
"Hepsi palavra!.."
-Nasıl yani?
"İyi günler bizi beklemiyor... Sen de gazetecisin sakın bunlara inanma! Her geçen gün kötüye gidiyoruz…”
………..
Koca yaz , yine gelip geçti...
Unutulmaz sıcaklardan sonra Avrupalı bilim adamları korkuttu:
"Son yılların en soğuk kışı geliyor..."
Bize ne?
“Nasıl olsa seçim geliyor…”
Kömür-erzak yoldadır, doğalgaza da bir çözüm bulunursa, kim korkar soğuk kıştan…
Olmayan parayla zengin bir ülkeyiz…
“Hepimiz birer Stuart gibiyiz!…”
"Yahu tavuk bu, ne anlar?”
Çiftçinin karısı boşanmak için avukata danışmaya gitmiş ve “Kocam müthiş azgın, dayanamıyorum artık, rezil oluyoruz!" demiş…
Avukat "Nasıl yani?" diye sorunca devam etmiş:
"Bu sabah tavukların tam önünde bana sarıldı ve yere yatırdı... Daha sonra off!
Utancımdan yerin dibine girdim..."
Avukat şaşırmış:
"Yahu tavuk bu, ne anlar? Kime rezil olacaksınız ki?" demiş rahatlatmak için:
"Sonra çiftlikte de kimseler yok, boş verin bunları!.."
Kadın, "Ne çiftliği avukat bey" diye atılmış:
"Bu olay süpermarketteki tavuk reyonunda oldu!,."
Boş versene sen!
Her gün kafayı çekip sarhoş olan adamı arkadaşı uyarmış:
"Bu kadar içme... Sağlığına dokonur… Hem de mesleğinde ilerleyemezsin... İçemezssen terfi eder
Müdür olursun…”
Ayyaş, rakıyı kafasına dikerken, “Boş versene sen!” demiş:
"Ben içince her gün genel müdür oluyorum!"
Günün Şiiri
Büyülü resim
Yemyeşil kırlarına dalıp gittiğim resim
Ağaçların gölgesi, yol boyu akan dere
Bilmiyorum bu kırlar, Şu uzak dağlar nere
Hangi yıl, hangi diyarda hangi mevsim
Masmavi gökyüzünde kanad açmış bulutlar
Kardeş ellere selam götürür
Diyorum, belki burda kaygısız geçer ömür
Şu insanlar toplanmış bir bayramı kutlar
Garip, büyülü resim, çevrende ben yoğum
Ben sana gelecek günler diye bakarım
Şu giden, her zaman genç güzel karım
Yanındaki çocuğum...
Ziya Osman Saba (Varlık-1948)
Altı satır el yazısı
“Onur Öymen”in kitaplarından birinde geçtiğini öğrendik...
Ünlü Fransız Devlet Adamı “Kardinal Richelleu” insanları mahkum etmenin ne kadar kolay olduğunu anlatmak için şöyle dermiş:
“Bana bir adamın altı satır el yazısını getirin, onu idama kadar götürürüm…”
Bu sesleri 17. yüzyılda söyleyen kardinal şimdi yaşıyor olsa, kimbilir ne kadar rahat çalışırdı.
CD’ler, bilgisayarlar, harddiskler, DYD’ler, cep telefonları...
Hepsi kanıt kaynıyor...
Bir “Arınma Gecesi” yaşatılırsa!
Daha geçenlerde dile getirmiştik:
“Sinema, asla sinema değildir!”
Adolf Hitler hayranı yönetmen “Leni Riefenstah”, 1932 yılında soyunmuş bu işe...
Sinemanın propaganda aracı olarak nasıl kullanılacağına ışık tutmuş...
Sonrasında, Hollywood ele almış bu işi ve “soğuk savaş” yıllarında kullanmış...
Daha da ileriye gitmiş ve 10-15 yıl sonra olacakları perdeye taşımış...
Afganistan’ın “Rambo”sundan, Irak’taki “Çöl Ayısı”na kadar sürmüş bu filmler…
Hala da devam ediyor...
Geçen gün “Espark Sinemaları”nda bir başka örneğini gördük...
“Yapar mı, yapar bu adamlar!”
2022 yılında Amerika büyük bir ekonomik kriz geçiriyor... Ve kongre bir karar alıyor:
“Her yıl bir arınma gecesi yapılacak...”
Akşam saat 19.00’dan sabah 07.00’ye kadar yasalar işlemeyecek...
“Ruhlar arınacak...”
Nasıl?
“İstediğini öldür ceza yok!”
Amaç?
“Tüketici sayısını azaltmak...”
Ve o gece tüm Amerika’da binlerce kişi öldürülüyor...
Filmi izlemenizi salık vermiyoruz...
Sadece, böyle bir “Arınma Gecesi” ülkemizde olsa, neler olurdu diye düşünüyoruz?
Hani, Temel’i köpek ısırıp kuduz olmuş ya, almış kağıdı kalemi eline liste yapıyor:
“Kimleri ısıracağım?”
Bu küçük fıkrada olduğu gibi, kimbilir ne listeler yapılır?
Hele hele..
Başına sıkıp öldürdükten sonra, kalbini-ciğerini yiyenlerle aynı safta olduğumuzu düşünürsek... “Kıyamet gibi gece olur!..”
Günün Sorusu
Yaşamın nasıl insanları etkileyen alanlarına ilişkin kaygı verici gelişmelere hiç giremeden bile “tribünlerdeki şiddet” gündemli operasyon, yeni bir diken değil mi?
Günün Sözü
İnsanın güvenini kaybetmektense, kaybetmeyi tercih ederim.
Robert Bosch
Şükran Soner
Günün Olayı
Cumhuriyete ceza verdiler ortak...
Kendi kendilerine oynuyorlar işte...
Tribünler boş…
Ses, slogan, itiraz yasak...
“Seyircisiz maç…”
Bekir Coşkun
Günün Biberi
Demokrasiye sahip çıkalım…
Ve özellikle şiddetten kaçınalım…
Unutmayalım ki şiddet şiddeti davet eder ve şiddet sarmalının sonunda faşizm kazanır!..
Emre Kongar
Günün İncisi
Çizmeyi aşarsan, ayak oyunlarına maruz kalırsın bu ülkede!
Cuk
CHP’de küskünler geri dönüyormuş.
“Yeni küskünlerden boşalan yerlere yerleşsinler!..”
Kolsuz Yaşar’dan
Devlet baba büyüklüğünü göstersin, tecavüzcüleri hadım etmek yerine kızlara bekaret kemeri taksın!
Günün Balı
74 milyona yetecek kadar demokrasi istiyoruz. “İlerisi” olmasın lütfen!
Biz kıt kanaat geçinen bir milletiz.
“İlerisi aşırı lükse kaçar!” İbrahim Eroğlu
Gerilim
The Times yazmış:
“Türkiye’de basın özgürlüğü tehlikede...”
Adamların ne işten atılma, ne de içeri atılma korkuları yok!
“Rahat rahat yazıyorlar işte!”
Henüz yorum yapılmadı,
İlk Yorum yapan siz olun...