Görüşler
Bizi yönetenlerin mizahtan anlamadıkları "Gezi Parkı" direnişinde ortaya çıktı...
Yaptıkları onca ince mizahı "terör" eylemi sanmaları açık örneği...
Bir zamanlar "Çılgın" adlı ünlü mizah dergisinde, "Aptal sorulara, aptal yanıtlar" diye bir bölüm vardı...
Bunun bir örneğini de "Aktüel" dergisi yapmıştı…
Yeryüzünde mevcut olmayan bir hastalığın adını "Etnik Dert" kelimelerinden uydurdular:
"Etnodertin cilt hastalığı konusundaki görüşleriniz nedir?"
Bazı ünlülerin yanıtı...
Füsun Önal :
"Etnodertin, Karadeniz'de yaygın olduğuna göre, Nataşalardan bizim erkeklere oradan da kendi karılarına geçmiş olabilir..."
Gazeteci -Yazar Abdurrahman Dilipak: "Dünyada her yerde var bu hastalık. Sorun, psikosomestik öğeler taşıyor..."
Prof. Tolga Yarman:
“Bu bir tür kaşıntıda ulusal kimlik arayışı. Erkeklerimizle kadınlarımız arasındaki tensel yaşam maalesef kamuoyunda hatta bilim dünyasında pek bilinmiyor, peyderpey aşılacaktır…”
…….
İkinci soru ise,"Havan Batsın" kelimelerinden uydurulan "Heaven Batson Jazz Quarteti’yi nasıl buluyorsunuz?" şeklindeydi…
Ünlü ressam Arzu Başaran’ın yanıtı:
"Bu topluluğu biliyorum. Amerika'dayken bir kez konserlerini izlemiştim... Türkiye'ye geleceklerini de duydum..."
…….
Bu soruları Eskişehir için biz de yapabilirdik...
Örneğin "Etnodertin cilt hastalığı" konusunda alacağımız yanıtı duyar gibiyiz:
"Bizim sıcaksularımız tedavi eder..."
Ya da “Heaven Batson Jazz Quartet” topluluğu için alacağımız yanıt:
“Kültür Başkenti Şenlikleri için Eskişehir’e getirebiliriz…”
Havamız bu…
“Ölüyoruz deseniz batmaz!”
Karıncalar ve balıklar…
Afrika'nın uçsuz bucaksız topraklarında, İlkbahar yağışlarıyla oluşup, yaz sıcağında yok olan geçici göller vardır.
Bu göllerin oluşumuna tanık olan yerlilerin, şöyle bir sözü vardır :
"Sular yükselince, balıklar karıncaları yer, sular çekilince de karıncalar balıkları…”
Yani üstünlük bugün karıncadaysa yarın balığa geçebiliyor ya da tam tersi...
Karınca ya da balık olmanın sağladığı üstünlüğe sevinmek, kendimizi kandırmaktan öte bir anlam taşımıyor. Çünkü, kimin kimi yiyeceğini, gerçekte suyun hareketi belirliyor.
Günün İncisi
Dostunun alnındaki sineği baltayla kovalama..
Çin Atasözü
Kıssa-dan
Her şeyi biriktirebilirsiniz ama zamanı biriktiremezsiniz.
“Bugün tarih olmadan kıymetini bilin..."
Mark Twain
Cuk
Oyları kimin verdiği değil, kime sayıldığı önemli.
Kemal Ateş
Günün Balı
"Barış süreci" öyle yolunda falan değil, AKP derin milliyetçiliğe Türk-İslam , "Kürt-İslam Sentezi"ne kayıyor tüm hızıyla...
“Yani, ayılana gazoz, bayılana limon!"
Hikmet Çetinkaya
Gerilim
Celladın suratındaki maske, adaletin yüzüdür
Stanıslaw Jerzy Lec
Günün Sorusu
CHP, Akil Adamlar raporunu destekler bir pozisyon almış görünüyor...
Sezgin Tanrıkulu’na soralım:
"Türk bayrağı'na sizin izim öneriniz nedir?
Melih Aşık
Günün Olayı
İstanbul Üniversitesi öğrenci yemininden "Türkiye Cumhuriyeti yasaları ve Atatürk devrim ve inkılapları" çıkartılmış.
İyi! Devlette ve yandaş kurumlarda işe girecek olan öğrenciler yalan yere yemin etmemiş olacak…
Günün Biberi
Balkonunda tencere-tava çalan "Zeynep Yaşar"a 88 lira ceza kesilmiş. Ah be Zeynep abla!
Deniz Feneri’ne katılıp "milyon dolarları" çalsaydın, şimdi bir devlet kurumunda genel müdür olmuştun!
Akif Kökçe
Günün Şiiri
Ölüyoruz
Ne varsa yokluğa bürünür varlığımızdan
Bir denizsi açılır bir bulutsu
Verir çağla tadından
Verir koyunlara süt
Verir toprağa su
Başlayacak yağmurlar en azından
Ama yok başlamadılar türkülere
Kanımız kesilmiş olmalı
Umursamazlığımız
Keskin ağızlı bıçakların üstünde
İki savaş ortası tedirgin yalnız
Ne günlük gecemize, ne deniz yosunları
Çevrilip çevrilip ölüyoruz bir çemberde
A.Rıza Ergüven (Varlık-1959)
Mehmet Önel’in doğruları!
Köşe yazarlarının ufak-tefek yanlışlarını "doğrusu" diye düzeltmeye çalışıyor Mehmet önel...
Geçtiğimiz cuma günü "Alfabatik" değil "Alfabetik" olacak diye bize de takılmış...
“Ama kendisini de düzeltmek gerekiyor!”
29 Haziran Cumartesi günkü köşesinde "Soner Yüksel"in yazısını düzeltmeye çalışmış...
"Hem sözde yanlışı ile doğrusu aynı!.."
Cihan Yıldırım’ma’da hiç görmüyor!
Örneğin 28 Haziran Cuma günkü köşesinde Cihan şöyle yazmış:
Her ay tertemiz 4 bin 234 lira alan biri yazınca insanın "gülüncüne" gidiyor...
"Gücüne" olacaktı herhalde ama...
Doğrusunu bulmak Mehmet Önel'e düşüyor!
Çevrede kimsecikler yoktu
Üç genç kız göl kıyısında arabadan indiler.
Çevrede kimsecikler yoktu. Soyunmaya başladılar. İlk soyunan, mayosunu giymeye gerek görmeden göle doğru ilerledi. Suya dalacakken, bir bekçi arkasından seslendi:
"Hoop hoop! Bayan, burada göle girmek yasaktır..."
Kıpkırmızı olan genç kız, arabaya doğru koşarken "Soyunmadan önce söyleseydiniz" diye bağırdı.
Bekçi, bıyık altında gülerek "İyi ama" dedi:
"Soyunmak yasak değil ki!"
Yalan mı yani?
Avcı köy kahvesinde anlatıyordu:
"Bugün bir fişekle bir tilki, üç de keklik vurdum."
"Yalanın bu kadarı da olmaz" diye bağırdı biri...
Avcı, kızgın bakışlarla yanıtladı:
"Tilkiyi arkasından vurduğumda yemek için boğup ağzında taşıdığı üç kekliği nereden görecektim!.."
Kamuran altyapıya iyi seçim
Yalnız Eskişehirspor için değil, tün takımlar için önemlidir altyapı…
Ne yazık ki, bir türlü gereğince yarine getiren kulüp olmadı...
Kamuran’ın futbol zekasını iyi biliriz…
Almanya'daki Köln maçında, o yılların ünlü futbolcusu “Coulman’ı deli etmişti!.. Bir şutu da direkten dönünce sakatlamışlardı Kamuran'ı…
1-1 biten bir Alman milli maçında da golümüzü atmıştı...
Eskişehirspor'daki başarılarını anlatmaya gerek yok...
Beşiktaş'ta “Milne"nin yardımcısı olarak çok şeyler öğrendiğine de inanıyoruz…
“İyi bir futbolcu…”
“İyi bir kimyacı...”
“ Ve de iyi bir insan…”
Kısacası…
"Altyapı için güzel seçim diyebiliriz Kamaran Yavuz için..."
Dileriz, kendisi de ekibini iyi kurar ve yıllar sonra Eskişehirspor’da sağlam bir altyapı temeli atılır...
Başarılar diliyoruz…
Henüz yorum yapılmadı,
İlk Yorum yapan siz olun...