Şinasi Kula yazdı
Özhan Sındıraç Kuşadası’nda yaşam sürdüren bir dostumuzdur.
Çoğu arkadaşımla olduğu gibi onunla da sosyal medya aracılığı ile tanıştım. Havyan korumacıların en içten olanlarından olduğu için sevgi paydasında da yolumuz kesişir. Aynı zamanda ülkesine bağlı bir yurtsever olması da yüzünü hiç görmediğim bu insana dost demem için yeterlidir zaten…
İmza kampanyasına katılmam için bana da bilgi yollamış. Okuduğumda insanlığımdan bir kez daha utandım. Böyle aşağılık bir kitaptan haberim olmasa da, son on yılda nice aşağılıklarını gördüğüm için fazla şaşırmadım zaten. Hele ki dinimizin bir rant aracı gibi hayasızca kullanıldığı nice kitaplar yüzünden sinir katsayım çoğu insan gibi benim de yıprandı maalesef…
Özhan Bey köşe yazılarımızın da takipçisidir sağ olsun.
Şöyle demiş değerli arkadaşımız:
Destek Yayınları aracılığıyla Hüseyin Cengiz isimli şahsın kaleme aldığı “Ve Yol Bitti” isimli kitap hayvanlara nasıl tecavüz edileceğini detaylı olarak anlatmaktadır. Bu sebeple hayvana tecavüzün yani zoofilinin meşrulaştırılmasını, özendirilmesi sağlanmaktadır. Böyle olayların zoofili ve takriben pedofilinin yaygınlaşmasında ön ayak olduğunun tüm aklı başında merhamet sahibi insanlar farkındadır. Toplumun huzuru, güveni, bizim ve çocuklarımızın güvenliği için bu ve bunun gibi yayınların toplatılıp yok edilmesi ve bunları yazan, basan, dağıtan kişi ve kurumların gerekli cezayı alması sağlanmalıdır. Bügün bir hayvana tecavüz eden veya bunu özendiren yarın size bize ve dahi çocuğumuza tecavüz edebilir. En başından önlem alınmalıdır. Sizde sessiz kalmayın bu zulme, sapkınlığa karşı durun. Onlar bize muhtaç, çığlıklarını duyurmazsak onların ve bizim acımız katlanarak artar. “Bir olalım zalimliği, sapkınlığı yeryüzünden silelim…”
Peki, bu aşağılık kitaptan bir paragraf alıntı yapayım isterseniz, bakalım kızaracaklar olur mu?
***
Köpek yemeğini yerken Çilli’nin parmakları boş durmuyordu, Pamuk’un arkasına dolanıyordu. Birkaç gün sonra durumu yadırgamayan Pamuk, yemeği yerken arkasına girip çıkan parmaklardan rahatsız olmamaya başlamıştı bile. Çilli bir eliyle erkekliğini sıvazlayıp, diğer eli ile Pamuk’un arkasını parmaklıyordu. Sertleşen erkekliğini çöplüğün arkasındaki ağacın altına geçerek avuçlayıp rahatlıyordu. Pamuk’un arkasına geçecek zamana biraz daha vardı. Önceki tecrübeleri acele etmemesini söylüyordu. Acele ederse dişi köpek çengel atabilir ve erkekliği onun içinde kalabilirdi. İyice alışmasını beklemesi en iyisiydi…
***
Ne vahim bir dönemden geçiyor ülkem insanı!
Ne karanlık bir tünelden çıkabilme savaşında Türkiye’m!
Dinimiz hayatın her alanında sömürülmesine rağmen; daha doğrusu hayatın her anında din kullanılarak rant sağlanmasına rağmen yüz kızartıcı haberlerden geçilmiyor ülkede. Bu yaşıma dek duymadığım en iğrenç, en sapkın olayları sıradan olaylar olarak kanıksıyor ülkem insanı giderek…
Yavru kediye tecavüz edip bıçakladılar haberini unuttunuz mu?
Antalya'da yavru sokak kedisine önce tecavüz edildi, üç gün sonra da bıçaklı işkence yapıldı. Ağır yaralı yavru kedi yaşam savaşı veriyor diyordu haberde. Yine çok yakın geçmişten bir haberde; Manisa'da daha önce bir köpeğin ağaca asılı halde bulunduğu mahallede şimdi de bir kediye tecavüz edildi diyordu. Birkaç ay öncesinin bir başka haberi daha; Muğla’nın Marmaris ilçesinde yolda yaralı bulunan ve tecavüze uğradığı ortaya çıkan sokak kedisi öldü diyordu. Sıkıştığında dini kullanmaktan zerre kullanmayan ülkemin takiyeci insancıkları benim yazılarımı okumazlar bilirim ama ben yine de birkaç örnek daha vereyim!
İstanbul'un Bahçelievler İlçesi'nde mahalle sakinleri tarafından beslenen Kartopu adlı kediye tecavüz edildi haberi geçtiğimiz yıllardandı. Son bir iğrenç haber de maalesef Polatlı’dan…
Ankara Polatlı’da duyarlı vatandaşlar yaralı yavru kediyi bulduklarında gözlerine inanamadılar. Kimseye hiçbir zararı olmayan sokakta ağır şartlar altında yaşamaya çalışan yavru kedinin cinsel organının parçalanmış olduğunu gördüler. Polatlı Belediyesi’nin de yardımı ile minik kedi hemen tedaviye alındı ama maalesef ki minicik yüreği yaşadığı acıyı kaldıramadı. Söylenecek ne kalıyor geriye bilmiyoruz. Artık dolduk, taştık. Boğuluyoruz. İnsan olmak bu kadar mı zor gerçekten?
Ülke olarak büyük buhran içerisindeyiz. Artık nefes alamıyoruz! Ortalık sapık ve psikopat ruhlarla doldu…
Haberlerden örneklemelerim bayanlar baylar!
Gözlerinizi benden hiç kaçırmayın, şöyle necip milletiz böyle iyi yürekliyiz edebiyatları yapmayın bana ne olur. Birkaç münferit örnekle tüm ülke insanını karalama Şinasi Hoca diye akıl vermeye kalkmayın! Şu son on yılda kimyası değişti bu toplumun, genleriyle oynandı acımasızca. Toplumun bunca merhametsizleşmesinde, acımasızlaşmasında en yüce değerlerimiz kullanıldı hem de gözlerimizin içine bakılarak...
Dün söylediklerini bugün yalanlayarak, yalayarak yaptılar hem de.
Okuyan, aydın, entelektüel kesimleri itibarsızlaştırıp; cehaleti ve yozluğu yükselen değer olarak göstererek yaptılar aleni biçimde…
Bazı ucuz ağızlar şimdi bana şu tür lakırdılar etmeye kalkmasın; “kardeşim ülkede binlerce akademisyen açığa alınıp işinden gücünden edilmişken senin köşende yazdığın konuya bak hele…”
Ne yaparım o zaman bunu diyecek statüko bülbülüne?
Yıllarca yazmış olduğum köşe yazılarımı tomar haline getirip hediye ederim, rahatlasın diye! On yıldan fazladır, ülkemin bu karanlıklara geleceğini yiğitçe yazıp çizdiğimiz o pembe günlerde bana ve benim gibilere “komplo teorisi yazmayın yahu” diye akıl hocalığı yapan ve sadece nefsi için yaşayan kolaycı güruhun bana bir tek eleştiri yapma hakkı yoktur kardeşim…
“Susma” diye uyarılarda bulunduğumuz aydın-akademisyen kesimler bizlere kuş bakışı bakıp, sosyal medyadan yediklerinin içtiklerinin ve giydiklerinin fotoğraflarını paylaşmaktaydılar sadece. Elitistler, kendini seçkin bir topluluğun üyesi olarak, bu topluluğun üyesi olmayanları küçük görerek sadece seyrettiler acı gerçekleri... Cumhuriyet değerlerinin 10 Kasım 1938 sabahı ile başlayan irtifa kaybının yegâne müsebbibi olarak tarihe geçtiler. Şimdi de bana gazel okuyamaz işte bu kolaycılar. Sözün özü şudur; dün kediye köpeğe eşeğe tecavüz edenler bugün işin boyutunu değiştirdiler. Vakıflarda, kurslarda, merdiven altlarında erkek çocuklarına tecavüzü hak saydılar kendilerine; kör olma da gör artık!