Havalimanında geri dönüş yok

Hasan Polatkan Havalimanı'nın kapatılması Eskişehir'deki AK Parti cephesinde kriz yarattı. Doğal olarak muhalefet bu krizi karşı tarafı yıpratmak için kullanıyor ve kullanmaya da devam edecek.

Uzun yıllar "Kriz" kelimesinin Çince'de "Fırsat" anlamına geldiği yalanına inanmıştım. Daha sonra bunun bunun bir palavra olduğunu öğrendim. Ancak yine de güzel bir yalan olduğunu itiraf etmeliyim. Çünkü gerçekten de bazı krizler, bir takım fırsatları doğurabiliyor.

Şimdi AK Partililerin rakibi çok. Ekonomik kriz rakipleri. Millet İttifakı bileşenlerinin tamamı rakipleri. Ancak Ankara'daki Genel Merkezleri en büyük rakipleri. Üstelik ortada bir tane de "Ankara" yok AK Partililer için. Söğütözü ayrı telden çalar, Saray ayrı telden çalar.

Şimdi benim önerim Parti olarak Ankara'nın kapısını çalmaları ve "Hasan Polatkan Havalimanımızı isteriz" diye ortalığı ayağa kaldırmaları. Yanlış anlamayın; ben Hasan Polatkan Havalimanı meselesinde golü yediğimize eminim. O dosya kapandı artık. Maalesef hiçbir kuvvet 1989 yılında Yılmaz Büyükerşen tarafından kurulan bu havalimanını geri getiremez. Ancak bırakın Ankara'daki üst düzey AK Partililer, Eskişehir'e karşı mahçup olsun. Bırakın onlar "Hayır" demek zorunda kalsın. Eskişehir teşkilatına karşı mahçup olsunlar ki en azından başka konularda Eskişehir'in bazı isteklerini kabul etmek zorunda kalsınlar. Mesela Çevre Yolu meselesinde, mesela İlçe yolları meselesinde veya Eskişehirspor'un borçlarında kolaylıklar yapılması meselesinde bazı fırsatlar elde edebiliriz.

Bütün bunlara karşın Ankara Eskişehir'e hâla soğuk mu bakıyor? İşte o zaman AK Partili yöneticiler de fazla üzmesinler kendilerini. Siyaset yıpratıcı bir şeydir. Eskişehir için hiçbir şey elde edemiyorlarsa siyasetin içinde bulunmalarına da gerek yoktur. Siyasetin dışında kalırlarsa, en azından kafaları rahat eder.

Bir tek mayınlarımız eksikti

Karadeniz'deki savaştan dolayı Ukrayna tarafından denize dökülen 400'e yakın mayın, Rus donanması tarafından serbest bırakıldı ve kıyılarımızı tehdit ediyor. Uzmanlar mayın imha etmenin ayrı bir beceri olduğunu söylüyor. Muhtemelen beceriksizliği tescillenen Rus ordusu mayınları imha edemediği için halatlarını kopartmış ve o mayınlar kıyılarımıza doğru salına salına geliyor. Bu konuda Rusların yakasına yapışıp hesap sormamız lazım ancak Rus amcalarına karşı boynu bükük olan bir hükûmetimiz olduğu da gerçek...

Şimdiden kahraman askerlerimiz bir kaç mayını yakalayıp etkisiz hâle getirdi. Ancak bu arada balıkçılıktan ticarete kadar ciddi bir ekonomik kaybımız oldu. Üstelik gözden kaçan bir serseri mayının – mesela – bir şehir hatları vapuruna çarpması ihtimalini aklımıza bile getirmek istemiyoruz. Peki böyle bir felaket olursa kimi suçlayacağız? Muhalefet partilerini mi?