Marmara bölgesinde 17 Ağustos 1999 tarihinde yaşanan deprem, sadece binlerce canın yaşamını yitirmesine ve binaların yıkılmasına değil, ekonominin de derinden sarsılmasına yol açtı.
Marmara bölgesinde 17 Ağustos 1999 tarihinde yaşanan deprem, sadece binlerce canın yaşamını yitirmesine ve binaların yıkılmasına değil, ekonominin de derinden sarsılmasına yol açtı.
Bülent Ecevit’in genel başkanı olduğu DSP önderliğindeki koalisyon hükümetinin üstesinden gelmekte zorlandığı siyasi ve ekonomik kriz, Kasım 2002’deki seçimde iktidar değişimiyle son buldu.
AK Parti iktidara geldiğinde, IMF ile Stand-by imzalamış bir hükümet anlaşması, ekonomide rotası çizilmiş bir yol buldu.
İktidar olduğu Kasım 2002’de dolar 1,61 TL, yıllık enflasyon ise yüzde 31,8 idi.
AK Parti hükümeti, IMF programını harfiyen uyguladı ve mali disiplini bozmadı.
Öyle ki Haziran 2004’te ülkede enflasyon yüzde 7,1’e kadar gerilemişti.
Bir daha da o seviyeye bir türlü gelemedi enflasyon.
Aralık 2021’e kadar enflasyon yüzde 30’ları da görmemişti. Dolar kuru 2016’nın son aylarına kadar 3 liraya kadar ancak çıktı.
Cumhurbaşkanlığı Hükümet sistemine geçildiği 2018 Haziran’da dolar 4,64 lira olurken, enflasyon yüzde 15 civarındaydı.
Rahip Brunson olayının yaşandığı Ekim 2018’de dolar kuru 5,87 liraya kadar çıkmıştı. Dolar kuru Covid-19 salgınının başladığı Mart 2020’de ise 6,33 lira, enflasyon ise yüzde 11,9 idi.
Kasım 2021 tarihinde, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın o meşhur “faiz neden enflasyon sonuç” modelinde enflasyon yüzde 21,3, dolar kuru 10,54 lira oldu.
Geçen yıl kasımda da dolar 18,6 lirayı, enflasyon ise yüzde 85,51’i bularak rekor kırdı.
Bugün itibarıyla yıllık enflasyon yüzde 61,53, güncel dolar kuru da 27,75 lira oldu.
Son 3 yılda dünya ülkeleri arasında parası değersizleşen ve enflasyonu en fazla artan ülkeler arasında ilk 3’e girdik.
Bunun bir anlamı var tabii ki.
Emekli, memur, işçi ve asgari ücretli gibi sabit ve dar gelirliler ile küçük esnaf ve sanatkar topyekun fakirleşti.
Türkiye İstatistik Kurumu’nun düşük gösterdiği iddia edilen enflasyon rakamlarına göre bile yüzde 85’i aşan bir hayat pahalılığı bu milletin belini büktü.
Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın, hiçbir dünya ülkesinde uygulanmayan “Faiz neden, enflasyon sonuç” iktisat teorisiyle adeta uçuruma sürüklenen Türkiye ekonomisinde, son seçimden sonra bakanlığa ikna edilen Mehmet Şimşek’in rasyonel, yani akılcı politikalarıyla toparlanma umudu yeşeriyor.
Mehmet şimşek demişken…
İş dünyası temsilcileriyle basına kapalı toplantı yapan Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz ile Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’in, kemer sıkma politikasının 4 yıl sürebileceğini, yeni yatırım yaparken çok düşünmeleri gerektiğini…
Nakitte kalmaya özen göstermelerini, mevcudu korumalarının bile başarı sayılabileceğini, ekonomiyi soğutma çalışmalarının uzun soluklu olacağını, yeni vergilerin gelebileceğini söylediği konuşuluyor.
Hasılı…
“Ekonomide büyük hatalar yapıldı, onun bedelini ödemek iş dünyasına ve yurttaşa kaldı” demeye getirmişler.
Hadi iş dünyası idare eder etmesine de…
Emekli, memur, işçi ve asgari ücretli gibi dar ve sabit gelirli ne yapacak?
Baskılanan enflasyona göre yapılan ücret artışları gerçek enflasyonun yarısı bile değilken, geçinebilme ve ayakta kalabilme mucizesi yaratan yurttaşa “Sabırla kemerlerinizi sıkın, sabırlı olurken de pek ses çıkarmayın” demek…
Ne derece hakkaniyete uyuyor?
Onun takdirini de size bırakayım…
Kalın sağlıcakla.