AKP’de pek fazla rastlayamadığımız olaylarla, son zamanlarda sıklıkla karşılaşıyoruz.
Hatırlayın…
Önceki yazılarımda, AKP’nin Türkiye’deki bazı şehirlerinde gerçekleştirdiği kongrelerde yaşanan kavgalardan örneklerle bahsetmiştim. Sonuçta da şöyle bir yorum yapmıştım:
“CHP bu tür kavgalara alışıktır ve panzehiri her zaman vardır. Ancak AKP gibi biat temelli partilerde, parti içi kavga, önü alınamaz tehlikelere neden olur. Kısacası CHP hacıyatmazdır ancak AKP devrilir.”
*
Bugün de yine buna benzer bir konuya değinelim…
Geçtiğimiz günlerde, AKP Genel Başkan Yardımcısı Harun Karacan aleyhinde
Oda Tv’de bir haber yayınlanmıştı.
Bu haberin paralelinde
Sözcü Gazetesi Ankara Temsilcisi Saygı Öztürk’te bir yazı kaleme almıştı.
Konunun içeriğini artık herkes bildiği için anlatmaya lüzum bulmuyorum.
*
Peki, profesyonelce hazırlanıp servis edilen bu haberin arkasında kimler var?
Aslına bakılırsa kimlerin olduğu çok açık ancak isim vermek yerine kurum adı yazmak daha faydalı olacak kanaatindeyim…
AKP’nin Harun Karacan muhalifleri, bu bağlamda Birlik Vakfı ve CHP…
İşte bu üç kurum, örgütlü bir biçimde Karacan’ı yıpratmak adına harekete geçti.
Karacan aleyhindeki bu haber, tam anlamıyla bu yıpratma operasyonunun bir parçası.
CHP’nin operasyonu yapmasında hiçbir sakınca yok.
Hatta politik manada CHP’nin yaptığı son derece doğru.
AKP’de CHP’ye dönük bu tür hamleleri sık sık yapıyor, yapması da oldukça normal.
Ancak AKP’nin Harun Karacan muhalifleri ve Birlik Vakfı’nın, Karacan’a dönük böylesine bir itibarsızlaştırma operasyonunda başrol oynamaları, en hafif ifadeyle kumpas kurmaktır, ihanet etmektir ve parti suçu işlemektir.
*
Peki, söz konusu itibarsızlaştırma operasyonunun bu parçası başarıya ulaştı mı?
Pek söylenemez.
Niye?
- Çünkü Harun Karacan zaten bir tüccar.
- Çünkü Harun Karacan ticareti siyasetten çok daha iyi yapıyor.
- Çünkü Harun Karacan hiçbir kamu ihalesine girmedi.
- Çünkü Harun Karacan’la Kadir Topbaş’ın kıyaslanmasına kargalar bile güler. Kadir Topbaş’ın istifa ettirilmesinin asıl sebebini bilmeyen yok. Aynı süreci Melih Gökçek’in de yaşayacağı yüksek sesle dillendiriliyor.
- Çünkü Harun Karacan’ın kamuoyunda ciddi bir güvenilirliği var.
- Çünkü Harun Karacan tüm ekibiyle bunun bir itibarsızlaştırma operasyonu olduğunu kamuoyuna örgütlü bir biçimde anlattı.
- Çünkü Harun Karacan basın ve iletişim kanallarını etkili kullandı.
- Çünkü Harun Karacan’a Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan oldukça güveniyor.
*
İşte AKP içerisinde yaşanan çatlamaya bu sefer Eskişehir’den bir örnek vermeye çalıştım. Dediğim gibi AKP, parti içi kavgaya alışık değildir. Önlem alınamazsa tehlike kapıdadır.
*
Bitirirken şunu da söylemeden geçmek istemiyorum…
Bunun gibi ayak oyunlarının CHP’de bir karşılığı ya da yaptırımı yoktur. Hatta,
“Teşvik bile edilir” ifadesini kullanmak yanlış olmaz.
Fakat AKP gibi partilerde kumpasların bedeli oldukça ağır olur ve bu bedel, mutlaka ödetilir.
Eskişehir’deki metal yorgunu kim?
Harun Karacan görevinde yükseldi.
Emine Nur Günay aynı görevinde devam ediyor.
Dündar Ünlü görevden alınmadı.
Volkan Doğan yerini güçlenerek koruyor.
İbrahim Yılmaz Kaynarca görevini pekiştiriyor.
*
O zaman Eskişehir’deki en büyük metal yorgunu kim?
Aklıma tek bir isim geliyor.
Bakanlık görevinden alınan Nabi Avcı olabilir mi?
Osman tekrar yükselir mi?
Osman Yüksel…
AKP’nin Eskişehir’deki kurucu il başkanı.
AKP kulislerinde şuan, il başkan adaylığı konusunda ciddi anlamda konuşulan bir isim.
Hatta etkin delegelerle kapalı kapılar ardında toplantılar yaptığı yüksek sesle dillendiriliyor.
Ne dersiniz?
AKP’nin yürüttüğü
“Metal yorgunlarını temizleme” sürecinde, Eskişehir özelinde bir geriye dönüş başlar mı?
Dündar Ünlü gözden çıkarılıp, Osman Yüksel tekrar aday yapılıp başkan seçilir mi?
Kongre yaklaşıyor, göreceğiz…