Aslında her şey Emniyet Müdürlüğü’nün Odunpazarı’nda 2. Barlar Sokağı başlığı altında yaptığı açıklamayla başladı. Bu açıklama Odunpazarı Belediyesi tarafından Odunpazarı sınırlarında yer alan ama hepsi birbirinden farklı mahallelerde bulunan 4 işletmeye alkol ruhsatı verilmesinin ardından gerçekleşti.
Sonra öyle bir algı oluşturuldu ki kafalarda… Sanki Odunpazarı Belediyesi’nin sınırları sadece külliye, türbe, medrese ve camiilerin yer aldığı meşhur Odunpazarı Evleri’nden ibaret. Tüm bunların ortasına, camiinin karşısına onlarca meyhane açılacak gibi…
Kazım Kurt bu algıyı değiştirmek için 50 kere açıklama yaptı. Durumun böyle olmadığını, böyle bir düşüncelerinin bulunmadığını söylediyse de fayda etmedi.
“Odunpazarı’nda 2. Barlar Sokağı için herhangi bir talep yok, başvuru yok, niyet, plan, proje yok” Gelgelelim bu temelsiz iddia defalarca yalanlanmasına karşın bazı muhafazakâr sendikalar, Odalar, mahallede imza toplayan bazı insanlar derken iş toplum mühendisliğine dönmüş durumda.
Bazen bir şey var da ben mi göremiyorum, atladığım bir yer mi var diye şüpheye düşmüyor değilim hani. Garip bir algı çalışması ama hiç etik ve hoş değil.
Bu algıya Ak Parti Odunpazarı İlçe Başkanlığı da ortak olarak “2. Barlar Sokağı İstemiyoruz” açıklaması yaptı. Olmayan ve olmayacak bir kurgu için yapılan açıklama beni epey şaşırttı. Bence Odunpazarı için bu algı üzerinden yapılacak siyaset başarılı sonuç vermez, hatta ters teper. Henüz işin başından izlenecek yolun doğru olmadığını belirtmek istiyorum Doğan ve ekibine. Çünkü bu tür iddialar aklı başında adamlara çok eğreti duruyor.
Bunlar solcu, anarşik, goministtir. İçki içer, ayık gezmez, din tanımaz, saygısızdır algıları yıkılalı yıllar oluyor. Hele ki şu an Odunpazarı’nda faaliyet gösteren 29 işletmenin alkol ruhsatını Ak Partili Belediye Başkanı Sakallı vermiş iken. Hele ki bölgede tam da dediğimiz tarihi alan içindeki turizm işletmelerine bu ruhsatları mevcut hükümet vermişken, buralarda alkol olabilir demişken ..
“1. Barlar Sokağı da
bindiği dalı kesiyor zaten”
Hazır Barlar Sokağı demişken, elde olana da bakmak lazım. Amacından sapmış, açanların da içine sinmeyen işletme zihniyetiyle artık pek çok Eskişehirli’nin şikâyetçi olduğu Neyzen Tevfik Sokağı.
Arada sırada yolum düşüyor, kendim de gözlemliyorum ama dışarıdan gelen şikâyetlerin de ardı arkası kesilmiyor.
Bu şikâyetler öyle alkol, müzik, kavga v.s. değil. Çoğunluk işletme ve hizmet zafiyeti ile müşterilere dayatılan hesaplar.
Biz şehir olarak hizmet konusunda nedense süreklilik kazanarak, nezih mekânlar yaratamıyoruz. Sonra da yatırımların çoğu patlıyor ve dışarıdan gelenlerden bu iş nasıl yapılır dersi alıyoruz.
Müşteriyi el üstünde tutan, personeli kaliteli, ürünleri lezzetli ve nitelikli aynı zamanda süreklilik sağlayan kaç mekân var? Olanların sayısı az ve en çok kazananlar da onlar değil mi?
Siz müşteriyi yolunacak kaz olarak görüp bir kere kazanırsınız. Aileler, nezih insanlar ve size sürekli para kazandırabilecek olanlar aynı hataya 2 kere düşmez. Bir meyhanede alkol tükenir mi? Geçen hafta 2 olan bu hafta 4 eder mi? Size 2 bardak su getirenler sizden 70’lik su parası isterse kavga çıkmaz mı?
Hal böyle olunca mekân dışında bayiden alkol alıp içenler, mekân içindekinden daha çok olmaz mı?
Daha ne şikâyetler var ama yerimiz dar. Başka bir gün ayrıntılarıyla paylaşırız. Sonuç olarak Barlar sokağındaki işletmeler şu an bindikleri dalı kesiyor ve ileride son pişmanlık fayda etmeyecek haberiniz ola.