Gazeteci-yazar "Nedim Şener" tutuklu iken, "Uğur Dündar”la yaptığı esprili telefon konuşması tam bir kara mizahtı!..
"Şener", telefonda mitoljideki en kudretli tanrı olan "Zeus"u kastederek "Yüce Zeus" diyerek hitap ediyor...
Dinlemeyi yapan polis ifadeyi "Yüce Deyyus" diye kaydediyor...
"Uğur Dündar" da espriye karşılık vermek için yine Yunan mitolojisine başvuruyor ve "Sağol Apollon" diye takılıyor...
"Apollon", mitolojide müziğin, sanatın, güneşin, ateşin ve şiirin tanrısı olarak biliniyor...
Acaba kayıtlara nasıl geçti?
"Apollo 11 olabilir mi?"
………………….
Gençlerin, hatta çocukların bile çok kullandıkları bir sözcük var:
"Yürü git..."
- Nereye?
"Yenikapı’ya..."
-Niye? Başka kapı yok mu?
Önünde "Yeni" var ya!
"Yeni Türkiye gibi!"
İşte bu "Yenikapı ruhu", sanki ABD Başkan Yardımcısı "Joe Biden"in Saray'a gitmesiyle bitti...
"Aslı Erdoğan" ve "Necmiye Alpay"dan sonra...
"Atilla Taş" da tutuklandı...
“Yargı yılı Saray'da açıldı...”
"Polislere türban serbest bırakıldı..."
Hatta, Can Dündar'ın eşi... "Dilek Hanım rehin alındı !..
Ancak kimse sormuyor:
"Cemaati devletin içine kimler soktu?"
"Parsel parsel arsaları kimler ve niçin verdi?"
Ama sen misin "Ham Çökelek" diyen?
"Kahpe felek, yaptı kelek!"
Sonra?
"Ananı kandır, babanı inandır..." Aldatıldık işte!
Galiba "Yüce Zeus" da...
"Deyyus bağışlayan bir Tanrıydı..."
------------------------
Günün Şiiri
Ayrımlarda çocuk
Ağlarsa dağlarda bir kuş
Duymaz şehirlerin eski duvarları
Yumuk elleri gözünde bir çocuk
Düşün anaları babaları
Sessiz ırmaklar pınarlar gözlerimizde
Yahut düğümlü bir hıçkırık ucunda boğuk
Geçmiş mutluluklar yıkar insanı
Acı günler gelince
Biraz onda biraz sende
Yan yana değil hiç
Her gün içinde çoğalır acılar
Sevgiler bölününce
Büyük salınırnlı salıncaklar gibi
Bir gider bir gelir
Kalbine bağlı ipleri çözer ölünce...
Muhteşem Sünder (Varlık-1963)
------------------------------------
Foto: Mert Pilancı (ekte)
Michigan'da Asistan Profesör oldu
"Mert Pilancı..."
Eskişehirli bir genç. Eskişehir Fatih Fen Lisesi’nden mezun olduktan sonra Bilkent Üniversitesi'nde Elektrik Elektronik Mühendisliği okudu. 2010 yılında Amerika'ya giderek "California Üniversitesi"nde araştırma asistanı olarak çalışmaya, aynı zamanda doktora eğitimine başladı.
Henüz doktora öğrencisiyken çok sayıda bilimsel makale yayımladı. Bu çalışmaları dolayısıyla, 2013'te "Berkeley Elektrik ve Eloktronik Mühendisliği Bölümü" tarafından ABD merkezli büyük yazılım ve bilişim şirketi olan "Microsoft"un Doktora Araştırma Bursu Programına aday gösterildi.
148 aday arasından, 12 seçilenden biri olmayı başardı ve 2016 yılında da doktora eğitimini tamamladı.
Ve de "Michigan Üniversitesi"ne de Asistan Profesör olarak kabul edildi.
Peki, bu başarılı Eskişehirli gencin anne-babası kimdi?
Annesi Anadolu Üniversitesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümünde Doç. Dr. "Hülya Pilancı..."
Babası da, Diş Hekimi Dr. "Mustafa Pilancı..."
Genç kardeşimizi va ailesini kutluyoruz...
--------------------
Uçan Kuş’tan
Oğuzhan Özen’in yanından uçarken...
"Kanarya kılığına giriyorum abi!"
İyi mi?
--------------------------
Günün Sorusu
Bir avukat diyor ki:
-Yargıtay Başkanı ve onu alkışlayan yargıçlar...
FETÖ/PYD terör örgütü hukuku hu kadar katleder ve tetörize ederken sizler ne yapıyordunuz?
--------------------------
Kıssa-dan
Türkiye'de idare, İran'dan filan daha farklı bir yol izleyerek "aynı menzile" varmaya çalışıyor, gördüğüm budur.
Mehmet Y. Yılmaz
------------------------------
Gerilim
Abdülhamit, kadınların çarşaf giymesini yasaklayan ilk ve son Osmanlı padişahıdır.
Erkekler de giyip kadın kılığında sızarak suikast düzenler korkusu yasağın nedeni olarak gösterilir.
Orhan Erinç
-----------------------
Günün Sözü
Sevginin dilinden sağır da, dilsiz de anlar...
Hanri Benazus
------------------------------------
Cuk
Her şey unutulduğunda, unutulmayana kültür denir...
Selma Lagerlof
-----------------------------
Yılmaz özdil'den...
Gazeteci için gazete...
"Cezvedir aslında."
Hep ateş vardır altında.
Suyu ısınır.
Patates'ten gazeteciyse mesela...
Koy cezveye.
Sıcağı görünce gevşer, gelemez hiç zora.
Salar kendini. O sert zannettiğin, dayanıklı zannettiğin karakter kaybolur gider. Ezilen büzülen , vıcık vıcık bi şey haline gelir.
"Üzülürsün girdiği kılığa."
Veya yumartaysa gazeteci...
Kaynat cezveyi...
Patatesin zıddına tepki verir şartlara direnir.
Kötüleşen şartlara direneyim derken, çatlar...
"Peki ya kahve'yse gazeteci?"
İşte o başkadır. Mis gibi kokar.. Keyif verir...
"Cehennem alevinden, ennet hazzı çıkarır."
----------------------------------
Evin yolunu bulursa!
Adamın biri, karısının test sonuçlarını almak için doktora gitmiş. Resepsiyondaki hemşire, "Kusura bakmayın ama, ufak bir sorununuz var" demiş:
"Eşinizin testleri laboratuvara gittiğinde, aynı isimde bir başka bayan da testlerini göndermiş. Hangisi eşinizin, hangisi öteki bayanın emin olamadık. Açık konuşmak gerekirse, sonuçlardan biri kötü, diğeri daha da kötü.,."
Adam, "Ne demek yani?" diye sorunca da devam etmiş 'hemşire:
"Testlerden biri AİDS, öteki de Alzheimer çıktı, hangisi sizinkine ait bir şey söyleyemiyoruz..."
Adam, "Korkunç bir şey! Peki şimdi ben ne yapacağım?" diye sormuş.
Hemşire, "Bence eşinizi şehrin göbeğinde ve en kalabalık bir yerde bırakın" demiş:
"Şayet, evin yolunu bulabilirse de bir daha onunla yatmayın!"
----------------------------
Balıktaki arkadaşlar
Temel ile Dursun balık tutarken, Dursun "Ula Temel" demiş:
"Haçan böyle paluk tutarken, pen senun eve sızsam, senin kariyla aşna fişna edup onu hamule pıraksam, penden çocuğu olsa, ne olurduk?"
Temel gayet sakin yanıtlamış:
"Ödeşmiş olurduk!.."
-----------------------
Kına gecesi nedir?
Bu sorunun yanıtı değişik biçimlerde verilmiş ama, Dr. "Burçin Bozdoğanoğlu" en iyisini söylemiş:
-Düğünden önce kadınların toplanıp, "Salak, rahat mı battı da evleniyorsun?" diyerek gelini
kınadıkları geceye “Kına Gecesi" denilir...
------------------
Günün Olayı
Cemaat yargısına hatırlatalım...
Tutuksuz yargılama kuraldır, suçta ve cezada kanunilik esastır. Cezaların şahsiliği ilkesi vardır ve herkes aksi ispat edilene dek masumdur...
Özgür Mumcu
-----------------------------
Günün Biberi
Ağlayarak başlayıp, acılara alışarak geçen ve ölüm acısıyla noktalanan sürece Türkiye'de "yaşam" deniliyor...
Akif Kökçe