AK Partili Tepebaşı Meclis Üyesi Meliha Çelik ve yine AK Partili olan Veteriner Hekimler Oda Başkanı Mehmet Kızılinler, CHP’ye katılarak kent gündemini etkilediler. Meliha Çelik ve Mehmet Kızılinlere altı oklu kırmızı rozeti ise bizzat Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu taktı. Öncelikle her iki isme de hayırlı olsun. Şunu hemen belirtelim AK Parti’nin iki isminin CHP’ye geçmesi Türkiye’deki siyasi dengeleri değiştirmez. 20 ton yük taşıyan bir kamyonun üzerine serçe kuşu konduğunu düşünün, yapacağı etki işte o kadar olur. Ancak elbette Eskişehir genelindeki etkisi daha fazla olacaktır. Sonuç olarak Tepebaşı Meclis Üyeliği makamı bu kent için önemsiz bir makam değil. Yine bir oda başkanının AK Parti’den ayrılmasının da Eskişehir siyasetinde etkisi olacaktır. Fakat burada asıl önemli olan moral etki. Gidenler AK Parti’de morallerin bozulmasına neden olur. Zaten şu sıralar moralleri çok düzgün odeğil. Ancak moral bozukluğuyla partilerinden ayrılanlara “Hain” denmesi çok yanlış. AK Partililer parti değiştirenlere “Hain” gözüyle bakmasınlar. Unutulmasın ki bugün AK Parti’de görev yapan pek çok kişi – ki bunların arasında Genel Başkanları Tayyip Erdoğan da var – bir başka partiyi değiştirerek buraya gelmişlerdi. Neyse ki sosyal medyada AK Partililer aralarından ayrılanlara fazla “Sallamıyor”lar. Muhtemelen, “Şimdi ne olur, ne olmaz. Yarın ben de bu partiden ayrılmak zorunda kalabilirim” diye düşünüyor olabilirler. Tedbirli olmakda fayda var elbette. Bilemeyeceğim artık... İki çift laf da CHP’lilere edelim. Sayın Gaye Usluer CHP’den ayrılınca, “Hain” diyenler, acaba şimdi utanıyor mudur? Yani sizin partinizden ayrılınca hain olacak, başkasının partisinden ayrılıp size gelince kahraman olacak öyle mi? Yok öyle saçma şey... Parti değiştirmek, siyasetin doğasında olan bir şey. Gidene de gelene de saygı duymak lazım. Ne gidenler hain, ne gelenler kahraman.
Ekmeğe 15 simide 25
İki ayrı zam haberi Eskişehirlileri üzdü. Birincisi simide yapılan zam. Bundan böyle 2 liradan satılan simitler, 2 lira 50 kuruştan satılacak. Buna yüzde 25 zam denir... Hani Sayın Cumhurbaşkanımızın çok eski bir hesabı vardı, hatırlar mısınız? “5 kişilik bir aile günde üç öğün simit yiyip çay içse...” diye başlayan bir hesaptı bu. Bu hesap, kendisini iktidara taşımıştı. Şimdi aynı hesabı yapmıyoruz. İnşallah yakında “5 Kişilik bir aile, günde 5 ekmek yese” diye bir hesap yapmak zorunda kalmayız çünkü ekmeğe de zam geldi. Bundan böyle 2 liralık 230 gram ekmek satışı olmayacak. Ekmek yine 2 lira olacak ama gramı 200 gram olacak. Bunu da yüzde 15 zam denir... Üstelik bunlar henüz Kasım ayı devalüasyonunun ve yüzde 48’lik doğalgaz zamlarının etkilediği zamlar değil. Onların etkisini Ocak ayından itibaren hissedeceğiz. Suçlu mu? Suçlu tabii ki dış güçler, muhalefet partileri, fırsatçılar ve gazeteciler... Ekonominin kötü olması için hamamdaki tellaklar lobisini bile suçlayabilirsiniz. Ancak asrın en büyük şahsım hükûmetini suçlayamazsınız...