“Kenan Doğulu”nun o oynak, o ritmik şarkısı değil bu…
Aldanmayın siz 80 binlik Atatürk Olimpiyat Stadı’ndaki Passolig ıssızlığına…
Bakmayın siz “Cüneyt Çakır’ın, Bülent Yıldırım’ın, Yunus Yıldırım’ın, Deniz Çoban’ın” geçmişteki eyyamcı düdüklerine…
Bakmayın, yukarıdaki güruha yeni eklenen “Çağatay Şahan”ın, “Mori”nin buz gibi gölünü, “Mirkan”ın bal gibi penaltısını afiyetle yemesine…
Bakmayın bunların masum, mazbut (!) sessiz, sakin (!) düdüklerine…
İlk kez yaşanmıyor bu futbol jenosidi…
İstanbul’da hemen her hafta sahnelenen, kimsenin dur diyemediği “alın teri” trajedisi bu…
Yağmura, rüzgâra, Olimpiyatın bozuk zeminine, maçın sonucuna bakmayın siz!
“Mithat Körler”in söylediği gibi öyle bir kara sevda ki “bu renkler”, öyle bir melankoli ki “bu arma, bu forma…”
Öyle kupalarla, şampiyonluklarla, galibiyetlerle falan tarif edilemeyecek bir tutku bu…
Ve yeni sezonun stratejisini belirleyen “Ertuğrul Sağlam”ın, sorunlu ve maliyeti yüksek futbolculardan ivedilikle kurtulup, hızla gerçekleştirdiği yürekli bir gençleştirme operasyonu…
Yeni kadro yapısına dudak büken, genç ve isimsiz futbolculara istihza ile bakan birtakım akl-ı evvel, futbol dâhilerine (!) tokat gibi cevap Olimpiyat tarlasındaki Beşiktaş maçı…
Kim ne derse desin, sonucu ne olursa olsun “Ertuğrul Sağlam”ın imzasını taşıyan, lige damgasını vuracak genç, diri ve savaşan bir Eskişehirspor var artık!
Üstelik “Akaminko, Diego, Özgür, Aytaç” gibi yıldızların sakatlıklardan kurtulup takıma katıldıklarında verecekleri katkı da cabası…
50’nci kuruluş arifesinde “Sağlam”ın oluşturduğu bu kadronun iki, üç takviye ile önemli işleri başaracağını şimdiden görüyor gibiyim…
Ve Cumartesi akşamı “Atatürk Olimpiyat Stadı”nın boş tribünlerinde İstanbul’un dondurucu rüzgârını ve yağmurunu iliklerine kadar yiyen bir avuç cesur yüreğin dilindeki şarkıyı keyifle mırıldanıyorum…
“Güzeller içinden bir seni seçtim…”
Henüz yorum yapılmadı,
İlk Yorum yapan siz olun...