Görüşler
Güneşin sarı lekesi
Adı neyse?
Kimine göre Vilayet...
Kimine göre İI Özel İdare...
Kimine göre Vişnelik Fidanlığı
Evimizin balkonundan baktığımızda, tam ayağımızın altında gibidir...
Şaka değil...
"Vişneliğin son yeşilliği...”
Son adı..
"Hazine fidanlığı olmalı!.."
Gitti mi?
Bitti mi?
Bilinmez...
Çünkü öylesine alıştık ki "tutulmayan” sözlere!
Güvensiz gazetede çıkan bir haber gibi bakıyoruz artık:
"Acaba doğru mu?"
………
Binlerce ağaç günlerce kesilirken..
"İki ağaç mı doğurdu Gezi Direnişini?"
Ali Fuat Güven Caddesi'nin evimize yönelen köşesinde bir "Söğüt ağacı" var...
Tam 14 yıl önce, "Mustafa Mansız"a kestirmediğimiz ağaç...
Her görüşümüzde Mansız gelir aklımıza...
Söğüt’ü kurtarmıştık ama..
"Koca çınar göçüp gitti..."
………
"Picasso":
"Kimisi" demiş, "sarı bir lekeyi güneşe dönüştürür, kimisi de güneşi sarı bir lekeye..."
Resim sanatı kapsamında söylemiş ama, yaşamın her çizgisine konabilir bu sözler…
Direnen güzel insanlar...
Kuşkusuz, "sarı bir lekeyi güneşe dönüştürmek" için çabalıyorlar...
Ya diğerleri?
………
Ara sıra çıkar izleriz balkondan..
"Hazinenin fidanlığını!.."
Bizim için bu semtte kalmış son "doğa hazinesidir" artık...
Ama gerçekten "hazine" gözüyle bakanlar var mıdır dersiniz?
İnanın mutlak vardır...
Sabırla da beklerler...
"Güneşi sarı bir lekeye dönüştürmek için!"
Kırka’dan girildi Han’dan çıkıldı
Hafta sonunda yine bir "anastra" partisindeyiz... Ortağımız "Gürcan", ama "Banger" değil, ikinci adı da onun için "Sayma!"
Rakiplerimiz Eğit-Der Şube Başkanı "İbrahim Gerede" ile "Emin Dağlı..."
Çetin cevizler yani...
Derken basıldık!..
Polis değildi gelenler!..
Milletvekili "Kazım Kurt", CHP Meclis üyesi "Erdal Caferoğlu", yine CHP'nin Yıldıztepe silahşörlerinden "İsmail Polat" ve eski Gençlik Kolları Başkanı "Şenol Durur..."
Genç bir "Duran adam..."
Çekildi kürekler "Siyaset"ten... "Bahar Bilen ve ortağı Alaaddin Karbinar"da aramızda...
Ve de dinlemedeyiz...
"Siyasette Fransız kalmış biri gibi!"
Ama hoşumuza gitti...
Dokuz ay sonra yapılacak "yerel seçimler", sanki "erken doğum" yapmıştı...
"Kırka"dan girildi, "Seyitgazi'den çıkıldı...
"Han"a kadar uzanıldı...
Hatta "Sarıcakaya"ya bile demir atıldı!..
İnönü'de "İsmail" selam verildi...
Mahmudiye'de "start" verildi ve yarış başladı...
Sürdü gitti sohbet, ama hiç Eskişehir merkezine uğramadı kafile...
"Bir nedeni vardır" diye atıldık ortaya "sazan" gibi!
"Yarım kalan anastramız bu saate kadar 3-0 olurdu" dedik :
"Bakalım Eskişehir'den de aynı sonuç çıkar mı?"
Hani şu “Büyükerşen”in Eskişehir ilini dolaşacak "süper gençleri" var ya, inanın "demirbaş"ları da aynı yolda koşuyor...
"İşi sıkı tutuyor gibi CHP..."
Hiç gitmez olur muyum?
"Mart Twain", konferanslar vererek Amerika'yı dolaşıyordu. Konferans vermeye gittiği bir şehirde gün içinde gezerken bir berbere gitti.
Traş olurken berber sordu:
"Buralı değilsiniz galiba?"
- Evet yabancıyım...
"Şansınız varmış bu gece Mark Twain’in konferansı var. Siz de buradayken gitmelisiniz bence. Gidersiniz değil mi?"
-Elbette... Hiç gitmez olur muyum? "
Ancak bilet kalmamış. Konferansı ne yazık ki ayakta dinlemek zorunda kalacaksınız..."
Mart Twain bıyık altında gülerek "Yahu, ne garip adam bu" der:
"Ne zaman konferans verse, ben hep ayakta kalıyorum!.."
Kredi kartları
"Faiz dışı gelirlerle abad olan bir lobi var, hani şu kredi kartları falan filan diyorsunuz ya, onları almayın..."
Oysa, kredi kartlarının yıllık en çok 50-60 liralık bir kart Ücreti var. Birçok banka şimdi onu da almıyor. Alsa da o paralarla bankalar abad olmaz.
Bankalar kredi kartı borçlarının faizleriyle abad olur... 0 zaman söylenecek olan "kredi kartı almayın" değil, "Ödeyebileceğinizden fazla borçlanmayın, bankalara gereksiz yere faiz ödemeyin"dir...
Hem sonra artık para cepte taşınmıyor, her türlü işlem kredi kartıyla yapılıyor...
Ve de Melih Aşık diyor ki:
"Hükümeti yönetenler en azından ekonomi konuşurken biraz dikkatli olsa..."
Günün Şiiri
Kelebekler
Uçuşan kırpıntıları menekşe yağranının
Kelebekler havaların sarhoş yaratıkları
Yazdıkları baygınlığın uzayan öyküsüdür
Majüskülle süsleyerek imza attıkları
Onlardır sessizliğin yüreği
Konarlar çiçeklerin ağızlarına
Yaşamayı tutan baharın altın direği
Benzerler açılıp kapanan naz-oyuncaklarına
Sedat Umran (Türk Dili-1973)
Günün Olayı
Yıllardır "Turgut Özal zehirlendi mi?" diye merak içinde soran yandaş medya nedense meydanlarda katledilen gençlerin nasıl öldüğünü hiç sorgulamıyor!..
Arif Kökçe
Günün Biberi
İktidar “Gezi protestocularını durdurmazsak darbe yapacaklardı" diyor. Darbe tankla, topla yapılır! Limon, sirke, tava, tencere, gaz maskesi, esprili slogan ve duvar yazılarıyla yapılan şeye "darbe" değil, "protesto" denir...
Ya bal tutamayanlar?
Bir bilgeye sormuşlar:
"Neden uzun süre siyasette kalmışlarla, üst düzey bürokratların keseleri genellikle dolgun oluyor?"
Bilge, "Bal tutan parmağını yalar" demiş...
-Ya bal tutamayanlar ne yapar?
"Onlar da avucunu yalar!.."
Gerilim
Suriye'nin sınır kesimi PKK'nin denetimine geçmiş.
AKP yalnızca Türkiye'de değil, Suriye'de de PKK’yı ihya ediyor...
Kıssa-dan
Durma yok!..
Süreç ilerlerse Kürtlerin asayişleri de, polisleri de, savunma kuvvetleri de olacak...
Duran Kalkan (PKK)
Cuk
Kolsuz Yaşar'dan
Ali İsmail Korkmaz'ı öldürenlerin halet-i ruhiyeleri değil, "nalet-i ruhiyeleri demek lazım!...
Günün Sözü
Ne zamana kadar denemelisiniz?
"Olana kadar..."
J. Robin
Özdeyiş
Sakın unutma :
“Tanrı çenene göre sakal verir…”
Yahudi Atasözü
Günün İncisi
Eğri oturup doğru konuşmanın yerine…
İktidar sahipleri gibi atasözünü, doğru oturup eğri konuşup anlamında kullanmak gerekiyor…
Cüneyt Arcayürek