CHP’nin 7 Haziran seçimlerinde Eskişehir’de birinci çıkmasıyla CHP’lilerin nerede ise göbek atmadıkları kaldı.
1 Kasım seçimlerinde ise 7 Haziran’daki oyunu korumasına rağmen üçüncü milletvekilini kıl payı kazandı.
Eğer MHP yaklaşık 800 oy daha fazla almış olsaydı CHP’nin üçüncü sıradaki vekili sandıkta kalacaktı. CHP’liler bu sonuca bile sevindiler.
Demek ki 7 Haziran’da CHP’ye destek verenlerin bazıları 1 Kasım seçimlerinde desteğini geri çekmiş.
Buraya nereden geldim?
Hafta sonu CHP’nin İl Danışma Kurulu toplantısı yapıldı. Koskoca bir partinin İl Danışma Kurulu toplantısına katılanlar parmakla sayılacak kadardı. Toplantının yapıldığı salonun nerede ise üçte ikisi boştu.
Pazar günü akşamı Büyükşehir Belediyesi Atatürk Kültür Sanat ve Kongre Merkezinde Bestekar-Koro Şefi Hüseyin Erbay’ın 50’nci sanat yılı kutlama konseri vardı. Bin kişilik salon çakılı idi. Hatta ayakta izleyenler bile vardı.
Bir konseri izlemek için bin kişi geliyor. Koskoca CHP’nin İl Danışma Kurulu toplantısına partililer ilgi göstermiyor.
Toplantıya CHP Eskişehir Milletvekilleri Prof. Dr. Gaye Usluer, Utku Çakırözer, Cemal Okan Yükseli,
Odunpazarı
Belediye Başkanı Kazım Kurt, Tepebaşı Belediye Başkanı Ahmet Ataç da o kadar yoğun işini gücünü bırakıp geliyor ama “Ben CHP’liyim’ diyenler değerli vakitlerini ayıramıyorlar.
Eğer 4 dönemden beri Eskişehir’de Büyükşehir Belediye Başkanlığı kazanılıyor ise bu başarı CHP’nin değil, Yılmaz Büyükerşen’in. Bu başarıda CHP’nin iddia ediyorum katkısı yüzde 20’yi geçmez.
30 Mart 2014’de yapılan seçimlerde AK Parti Eskişehir’de büyük küçük herkesin sempati duyduğu, sevdiği isim olan Harun Karacan’ı aday gösterdi.
CHP 237 bin 375, AK Parti ise 204 bin 873 oy aldı. Eğer Yılmaz Büyükerşen tekrar aday olmasaydı 1 Kasım seçimlerinde milletvekili seçilen Harun Karacan, 30 Mart 2014’deki yerel seçimlerde Büyükşehir Belediye Başkanlığını çok rahat kazanabilirdi.
CHP’ye oy veren seçmenlerle konuştuğumuzda,”Ben CHP’ye değil Yılmaz Büyükerşen’e oy verdim” demişlerdi. CHP’liler bunu göremediler. Veya görmezden geldiler.
“DELEGE SEÇİMLERİNDE ARIKOVANI
GİBİ GÖKTEN ÜYE YAĞDI!”
Parti içi meselelerin tartışıldığı ve “seçimlerde başarılı olabilmek için neler yapılması gerekir” gibi konuların masaya yatırıldığı toplantıya gelmeyen parti üyeleri, mahallelerinde delege seçilebilmek için bir birlerini yediler.
Partin iktidar olamadıktan sonra mahallende delege olsan ne yazar olmasan ne yazar. Bakıyorum mahalle delegelerine, üç belediye başkanı da CHP’li olması nedeniyle işçi aldırabilme yarışı yapıyorlar. Adeta belediyelere adam yerleştirmek için birbirleriyle yarış ediyorlar.
İl Danışma Kurulu toplantısında İl Başkanı Sinan Özkar önemli bir konuya değindi. “Delege seçimlerinde Arıkovanı gibi gökten üye yağdı” diyerek.
Seçimi kaybetmenin bir diğer nedeninin de üyelerle iletişim kurulamayışı olduğunun altını çizen Sinan Özkar’ın konuşmasından kısa bir bölüm:
“Üyelerimizin üçte birinin telefon numaraları kayıtlarımızda yoktur. Bu bir parti için emin olun faciadır. Üçte bir üyemiz kayıp. Üyelerimizin ne kadar aktif olduğunu göz önüne getirirsek üçte birinin hiç olmaması, üçte biriyle iletişimimizin olmaması bizim partinin saha da olmaması demektir. Laf ola beri gele. 12 bin üyemiz var. 6 bin mesaj ancak çekiyorum. Bu 6 bin mesajlarda bir üyenin hanesinde bir başkasının telefon numarası var. On tane üyenin hanesinde aynı kişinin numarası var. Gizli üyelerimizi o dayıbaşı kimse seçim döneminde ortaya çıkarmıyor. Bunları sahaya sürmüyor. Ne zaman sürüyor, delege seçimlerinde. Seçim döneminde görülmedik bir arı kovanı gibi hareketlilik vardı. Arıkovanı gibi gökten üye yağdı. Hiçbir şekilde ulaşamadığımız, tanımadığımız, bilmediğimiz üyeler gökten yağdı. Arkadaşlar biz bu zihniyeti bırakmalıyız. Delege seçimlerde harcadığımız enerjiyi biz bütün süreçte harcamalıyız. Üye partinin militanıdır. Üye ile iletişiminiz yoksa üyeye ulaşamıyorsanız o siyasi partinin bir tarafları eksiktir. Ben şunu söylüyorum. 200 bin küsur oy aldığımız kentte 13 bin üye çok az bir rakam. “
CHP’liler mahallelerinde delege olmak için harcadıkları performanslarını seçimlerde de gösterseler CHP her seçimde 3 milletvekilini çok rahat kazanır. Hatta dördü zorlar.
Ama CHP’lilerin derdi seçim kazanmak falan değil. Mahalle delegeliği onlara yetip artıyor bile.
*-********
24 Kasım ve öğretmenler
Önemli günlerde o güne mahsus yazılar yazmayı sevmiyorum. Zaten o günle ilgili ilgisiz herkes konuşuyor. Yıl içerisinde gerek Eskişehir’de gerekse ülke genelinde meydana gelen önemli olayları önemsemezler, ancak “23 Nisan, 19 Mayıs, 30 Ağustos, 29 Ekim, 10 Kasım ve 24 Kasım” günleri öncesinde hepsi ahkâm keserler!
Bu nedenle “nasıl olsa onlar konuşuyor” diyerek yazmak yerine onların yaptıkları açıklamaları okurum. Bazılarına ise “senin ne alakam var bu önemli gün ile” gülerim.
Bir tek “Anneler Günü” ve “Öğretmenler Günü” geldiğinde onlar hakkında beynimden geçenleri yazıya aktarmaya çalışırım.
İşte bugün bana göre o önemli günlerden birisi.
24 Kasım “Öğretmenler Günü”.
Beni yenidünya ile tanıştıran, okumayı yazmayı öğreten, yeri geldi “anne veya baba” yerine koyduğum öğretmenlerin günü.
Eğer bugün düşünebiliyor, yazabiliyor isem onların ektiği tohumlar sayesinde.
İnsanlar bebekliklerini hatırlamazlar, ancak hatırladıkları hatıralar ilkokul anılarından başlar. Bu güzel anıların başrolü ise hep öğretmenleridir. Bu anılar ömrü boyunca insanın aklından hiç çıkmaz. Öğretmenimizin, üstümüze titreyişi, bizim onu ailemiz kadar sevmemiz kalbimizin en güzel köşesinde daima hatırlanır.
Öğretmenlerimiz, zaman zaman babamız gibi davranır, zaman zaman annemizin yaptıklarını yapar. Ama her ne olursa olsun sevgisini ve varlığını bizlere hep hissettir. Daha çok küçük yaşlarımızda başladığımız okulda bize hayatımızı sürdürmemizi sağlayan okumayı ve yazmayı öğretir. Ardından vatan nedir, bayrak nedir ve bugünlere nasıl geldik.
Tek tek sabırla bizlere anlatır. Bizi hayata hazırlayan kişiliğimizin temelini atan kıymetli bir insandır öğretmen.Toplum içinde nasıl davranmamız gerektiğini, paylaşmayı, sevmeyi mutluluğu, iyiliği bize öğreten hep öğretmenlerimizdir.
Tüm öğrenciler, öğretmenlerine hayranlık duyar yeri gelir onu taklit eder. Bunlar hep öğretmenlerin ne denli başarılı olduğunun ne denli sevgi dolu olduğunun göstergesidir.
Öğretmenlik mesleği mesleklerin içerisinde kutsal bir meslektir. Çünkü öğretmenler, çocukları bir hamur misali yoğurur ve şekillendirir.
Kısacası öğretmenlerimizi sadece bizi bilgi topuna tutan kişiler olarak görmemeliyiz onlar bize doğru yolu göstermeye çalışan ve bizi geleceğe en iyi şekilde hazırlamaya çalışan kişilerdir. Bu durumun bilincinde olmalıyız.
Bu düşüncelerle tüm öğretmenlerimin ve öğretmenlerin bu özel günlerini kutlar, sevgi ve saygılarımı sunarım.