Görüşler
Huzurevinde kalan bir büyüğümüze sormuştuk :
"Sıkıntın var mı?"
"Evet" demişti :
»Kadınlarla aynı binada kalıyoruz ama, yemekte bile yüzlerini göremiyoruz..."
Ne olur ne olmaz!
Müslüm Gündüz, Hüseyin Üzmez gibi örnekleri var ya..
“80'liklere bile güvenemiyorlar!"
…………..
Okul müdürü bir eğitimcinin sözleriydi: "Suça meyilli çocukların genlerini inceleyelim, yürümeden yok edelim..."
Emniyetin huzur toplantısında söylenmişti bunlar...
Yerden yere vuruldu adam!
Bir psikiyatristin yorumundan sonra da görevinden alınmıştı:
"Böyle bir olay yakın tarihimizde sadece Hitler zamanında görüldü..."
…………..
Oysa, müdür ne kadar haklıymış!
İşte, gereği yapılıyor...
Bırakın çocuğu, hangi yaşta olursa olsun..
"Eylem yapmasından kuşku duyulan ya da meyilli olduğu sezilen kişiler gözaltına alınabilecek..."
Peki, nasıl kuşku duyulacak?
Halinden, duruşundan, yürüyüşünden..
"Belki de göz renginden!”
Eğer kadınsa..
"Eteğinden kuşku duyulabilir!"
…………..
Tam bir gündem ustası" Tayyip Bey...
Diyarbakır, tehlikeli ve son örneği!
"4+4+4”le türbanı ortaokul ve liseye daha sonra da meclise soktular...
"Velev ki’si kalmadı artık Simge'nin!"
Gezi’den sonra gençlere yüklenmeye başladılar... Kızlı-erkekli evler için daha çok para cezası kesilir!...
Bazen kafamıza takılıyor da...
Türk Dil Kurumu’ndan “utanmak” sözcüğü kaldırıldı mı acaba?
Ne diyor devletin valisi?
“Gavat…”
Seçim yaklaşıyor…
“Git oyunu at!..”
Günün Şiiri
Soluğunu duymak
Giysilerin ağırlığından kurtulup
Tanrının isteğine uymak, insanlar gibi
Tüm soyunmuş çırılçıplak
Avuçlarımda bir elma sertliği
Bunlar göğüslerin olacak
Üzülme yakmam ışığı çoğalsın saçların
Elimde bırak, duymak soluğunu
Her zaman farklı bir gece
Bir sıkıntı içinde çok ağlamak
Unut işin hoşluğunu, buydu olacak
Duymak yanımda soluğunu
Gücümüz yettiğinde sevmek, çok sevmek
Güzelliğin iyiliğin kaynağı bu
Ve bir gün mutlu ışıklar gözlerde
Kız mı erkek mi düşünmek, duymak soluğunu
Özker Yasin (Varlık-1963)
Filozof kadınlardan
"Biz konuşursak alem dilsiz kalır.
İntikamcı kadın
"Bir kız bin erkeğe boyun eğmez, hiçbir erkek de bir damla gözyaşına değmez."
Feminist kadın
"Varlığım hissedilmeyebilir belki ama yokluğum çok koyar."
Terkedilen kadın
"Evlenip balayına gideceğime evlenmeyip alayına giderim."
Özgür kadın
"Bedenim bakire olsa ne yazar, ruhum çapkın olduktan sonra.”
Bulamayan kadın
Tarihle yüzleşmek
Son günlerde çok duyduğumuz öneri:
“Tarihle yüzleşelim."
Acaba biz toplum olarak gerçeklerle yüzleşme yeteneğine sahip miyiz?
Bunu becermek için önce toplum olarak eleştiriye hoşgörülü, özeleştiriye yatkın olmamız gerekir... Birbirimizi dinlemeyi bilmemiz gerekir.
Ülkede basın, düşünce ve ifade hürriyetinin bulunması gerekir.
Görüldüğü gibi kolay iş değil tarihle yüzleşmek...
Günün Sorusu
Nano saniye nedir?
Yanıt:
"Yeşil ışığın yanması ile arkadaki magandanın kornaya basması arasında geçen süre…"
Günün Sözü
Bütün günlerin içinde en çok ziyan olanı..
"İnsanın hiç gülmeden geçirdiği gündür..."
Byron
Özdeyiş
Bazı kişilere kötülük yapmak, aşırı iyilik yapmak kadar tehlikeli değildir.
La rochefoucauld
Kolsuz Yaşar’dan
Otobüste kadın diyor ki:
"Kömür bedafe, Makarna bedafe, bulgur, yağ hepsi bedafe..."
Uyan Orhan Veli uyan..
"Bedafe yaşıyorlar, bedafe!"
Günün Balı
Asya fili Korece konuşuyormuş.
"Hortumu olan konuşuyor!"
Gerilim
Bir savaşa son vermenin en kısa yolu o savaşı kaybetmektir.
George Orvell
Günün İncisi
Önemli olan para sahibi olmak değil, yaşamdan zevk almayı bilmektir.
Kenyon
Sansür memuru Hıfzı Bey’den
"Ne günlere kaldık?"
Diye söylenmeye gerek yok...
Bırakın baskılarla patronları, artık kendimiz "bile sansür yapabiliyoruz!..
Bu ülke sansürün envai çeşidini "Abdülhamit" döneminde gördü...
Gerçi o zaman "istibdad" henüz basılmamış kitabı yakalama aşamasına varmamıştı ama...
Sansürün pek renkli biçimleri yaşanıyordu...
"Ahmet Rasim", o devrin ünlü sansür memuru "Hıfzı Bey"le arasında geçen bir konuşmayı şöyle anlatır:
-Biz dedim, yazdığımız yazılarda zatıalinizin çizeceğini bildiğimiz kelimeleri kullanmıyoruz. Biliyoruz ki, vatan, millet, hürriyet, ihtilal, cinnet, mecnun, yıldız, intihar, zehir gibi birçok kelimeler yazılmaz. Fakat sansürden gelen provalarda her seferinde başka başka kelimeler, cümleler görüyoruz ki, çizmişsiniz...
"Ahmet Rasim", bunları söylerken yapılan sansürün mantığını öğrenmek ister.
El cevap :
- Onu ben bilmem… Yalnız size şu kadarını söyleyeyim ki, siz anlayınız. Siz hangi yazınızı en çok beğenerek yazarsanız, oh ne güzel oldu" derseniz, benim onu çizeceğimi biliniz...
Önemli değil canım!
Adam geçirdiği trafik kazası sonucunda yüzü feci şekilde yanmış. Plastik cerrahlar tamir edilmesi gereken yüz derisine uyum sağlayacak parçayı karısının poposunda tespit etmişler. Alınan bir deri parçası adamın suratına özenle yapıştırılmış.
Bir süre sonra da yüzü eski haline dönmüş...
"Fedakar aşkım "benim" demiş adam:
"Sana nasıl teşekkür edeceğimi bilemiyorum. Kendimi sana karşı o kadar borçlu hissediyorum ki!"
Kadın, "Hiç önemli değil canım" diye karşılık vermiş:
"Annenin sana sarılıp her bastıra bastıra öpüşünde, o kadar keyif alıyorum ki anlatamam!"
Mininin minisi
16 yaşındaki kız evde mininin minisi bir bikini giymiş. Sadece ip varmış her yanında... "Bunun hakkında ne düşünüyorsun?" diye annesine sormuş...
Kadın, "Ben senin yaşındayken bunu giymiş olsaydım" demiş:
"Sen şu anda beş yaş daha büyük olurdun!"
Günün Olayı
Bir yabancı dergi yazmış:
"Türkiye gazeteci olmak için çok tehlikeli bir yer..."
Tam doğru değil...
“Yağcı ve yalaka olunca hiç tehlike yok, büyük keyif var..."
Günün Biberi
CHP, etkin muhalefet yapmamakla eleştiriliyor...
Belki de haksızlık yapılıyor!
İyi bakın!
"Eleştiri için ata ata logoda kaç ok kaldı ki!..”
Henüz yorum yapılmadı,
İlk Yorum yapan siz olun...