"Uğur Mumcu"nun katledildiği gün kendisini çok seven "George Main"e haber vermek için çevirmiştik telefonu...
Gecenin bize göre geç "saat'lerinde, bir bayan çıkmıştı "Edinburgh "tan...
Çat-pat "tarzanca" İngilizce ile "George"u isterken kesmişti sözümüzü:
"Bir dakika vereyim!"
……..
Gazetelerin spor sayfalarında bir ilan çıkmıştı :
"Versace-watches..."
İngilizce bir yazı ve altında da kocaman bir saat fotosu...
Ve de yan tarafta bir haber:
"FB, GS ve BJK sipariş vermiş..."
Hangisi daha çok satacak?
1932 yılında yapılan bir saat de "açık artırma" ile alıcı bekliyormuş...
Nedir bu "saat"in özelliği?
Fransız filozof "Alain" der ki:
"Dünyada estetik açıdan kusursuz diye nitelenecek iki şey vardır... Saat ve Kedi..."
Biri istediği "zamanı" durdurur...
"Diğeri trafoyu bile patlatır!"
……..
Bizler saatin değerini eski bakan "Zafer Çağlayan"ın kolundaki 700 bin liralık saatten öğrenmiştik...
Neden girdik bu konuya?
Öncelikle 1959-60 yıllarında Eskişehir'de İngilizce dersleri veren Türk dostu "George Main"den...
Kendisi Ar Dershaneleri sahibi sevgili "Şevket Oktay"ın da kadim dostudur...
Belki geç oldu ama, biz yeni öğrendik...
"George aramızdan ayrılmış..."
İkincisi, "saat'le de girdik ya...
"Saatler artık geri alınmayacak!"
"Versace"nin son modelini kullanan "Zafer Bey" için önemli değil...
Ama George sağ olsaydı, takılırdı:
"Mekke ile zamanı eşitlediniz..."
-Beni bir daha ararsan...
"Eşim zamanı durduramaz artık!.."
------------------------------------------------------
Günün Şiiri
Kurulu düzen
Önceleri özlem yoktu içimizde
Biz mutluluğu böyle bilmezdik
Bakın yüzümüze birbirimizin
Görülmemiş dağ kırmızılığı
Köy odalarında üç mum
Dallarda öbek öbek çoban ateşi
Biz özgün ışınında üç mumun
Hep böyle serdik çoban ateşini
Oturduğumuz karanlıklarda
Göklerin gök mavisi
Çocuk oyuncakları gibi ellerimde
İki çizgi yaşantımız
Sonsuzda birleşir öyle mi...
Necdet Uçkan (Varlık-1958)
Günün Balı
Meclis Başkanı Kahraman, "Abdülhamid’e vefa borcumuz var" dedi ya, bence de öyle...
Bu topraklarda ilk "rakı" fabrikası Abdülhamid döneminde kuruldu. Şahsen büyük vefa borcum var.
Yılmaz Özdil
------------------------------------
Kolsuz Yaşar’dan
Harita masaya yatırıldı abi...
Böl, parçala, yut'a karşı…
"Bil, parala yırt!"
-------------------------------------
Cumartesi Öyküsü
Kocamı üç kez aldattım efendim!
Memleketin birinde bir papaz, görevli olduğu kilisenin yakınındaki sinagoga gidip hahamı bulmuş:
"Ben üç gün yok olacağım. Kardinalden izin almam imkansız, benim yerime bakacaksın..."
Haham itiraz edecek olmuş, papaz devam etmiş:
"Yahu, yaptırımız üç aşağı beş yukarı aynı şey! İtiraz etme, gün gelir ben de seni idare ederim. Haydi gel, bizim günlük ayinde bulun, nerede duracağını, nasıl davranacağını gör. Duaları düşünme, sizin duaları ağzının içinde yuvarlarsın, kimse anlamaz..."
Haham çaresiz razı olmuş.
Birlikte kiliseye gitmişler.
Papaz ayini yönetmiş, haham izlemiş.
Ayinden sonra papaz yine çevirmiş:
"Biz de bir de günah çıkartma vardır. Gel benimle karartılmış kulübeye gireceğiz."
İçeri girmişler. Genç bir hanım günah çıkartmak için gelmiş.
Papaz sormuş:
"Nedir kızım?"
Kız başını eğmiş:
"Papaz efendi kocamı üç kez aldattım…”
Papaz suratını asmış:
"Büyük günah işlemişsin kızım. Falanca duayı üç gün, günde üç kez okuyacaksın. Şu kumbaraya da 90 dolar atacaksın."
Ertesi gün papaz gitmiş ve haham da kiliseye gelmiş. Ayini yönetmiş, yüzünün akıyla da tamamlamış. Tam çıkacak bir bakmış genç bir hanım günah çıkartma için bekliyor. Hemen girmiş kulübeye.
Kadın "Ben kocamı aldattım" deyince de haham sormuş:
"Kaç kez kızım?"
"Bir kez papaz efendi..."
Haham biraz düşündükten sonra, "Günahlarının arınması için elimden geleni yapacağım" demiş:
"Önce git, kocanı iki kez daha aldat! Sonra 90 doları denkleştirip getir, kilisede damping var da!.."
--------------------------------------------
Başvuru kuyruğu orada!
Adamın biri iş bulmak için İstanbul'da ilgili kuruma başvurmuş.
"Evet bir iş var" demiş memur:
- Revü kulübü birini arıyor. Tüm yapılacak iş kızların soyunmasına, giyinmesine yardım etmek, sahnede güzel görünmelerini sağlamak için çıplak vücutlarını bebek yağı ile yıkamak, göğüslerinin ucuna parlak küçük yıldızlar yapıştırmak falan...
"Uh bee! Harika" demiş adam...
Memur da "Tamam o zaman sabah yedide Adapazarı'nda olabilir misiniz?" diye sormuş.
Adam şaşırıp "Neden? İş Adapazarı'nda mı?" diye karşılık verince de "Hayır" demiş memur:
"Başvuru kuyruğunun sonu orada!"
--------------------------------------------
Kurbağanın geleceği
Kurbağanın biri geleceğini öğrenmek için bir falcıya gider. Falcı der ki:
"Nefis bir kızla tanışacaksın..."
"Harika!" diye bağırıp sevinir kurbağa:
"Nerede ve nasıl karşılaşacağım?"
Falcı kıs kıs güler:
"Kızın biyoloji dersinde..."
***************************************************
Hüseyin Movit'ten
Ders yılanın ilk günü öğrencilere dağıtılan broşürlerdeki özensizliğe yeni bir örnek.
Broşürde 15 Temmuz gecesi şehit olanlar için "241 can, soğuk bir gecenin ayazında çiğ damlaları gibi düştü toprağa" deniliyordu.
Türkçe Gönüllüleri Dil İzleme Grubu Başkanı "Hüseyin Movit", broşürü yazan Milli Eğitim yetkililerine şu bilgiyi göndermiş :
"Çiğ" :
Pişmemiş veya az pişmiş (TDK-Türçe Sözlük)
"Çiy " :
Havada buğu durumundayken akşamın ve gecenin serinliğiyle yerde veya bitkilerde toplanan küçük su damlaları ...
-----------------------------------
Erkeklerin özel sırları?
Bu konuda uzman olduğunu belirten bilirkişiden aktarıyoruz:
"Erkekler kar fırtınası gibidir. Ne zaman geleceğini, ne kadar süreceğini ve kar kalınlığını önceden tahmin etmeye imkan yoktur."
Erkekler "yıldız falı" gibidir. Sana ne yapman gerektiğini söyler ancak her defasında yanılır.
"Erkekler, bilgisayar gibidir. Sık sık kilitlenir..."
----------------------------------------
Günün İncisi
Her ölümde bir yaşam dersi vardır ama, anlayabilene...
Balthör
-------------------------------------
Kıssa-dan
Korkmanız gereken sizinle aynı fikirde olmayanlar değildir.
Asıl sizinle aynı fikirde olmadığı halde bunu söyleyecek cesareti olmayanlardan korkun...
Napolyon
-------------------------------------------------
Cuk
Biri size ihanet ederse onun suçu, ikinci kez ihanet ederse sizin suçunuz.
Eleanor Roosevelt
-----------------------------------------
Günün Olayı
Bu nasıl iş?
Odatv davası ertelendi. Yani hala devam ediyor.
İmam'ın Ordusu darbeye kalkıştı ama, "İmam'ın Ordusu"nu yazanlar yargılanıyor.
Özgür Mumcu
----------------------------------------
Günün Biberi
Özü kuvvetler ayrılığına dayanan demokrasilerde, kurumlar, varlık ve yetkilerini yalnız darbecilere değil, onlara göz dikmiş olan herkese karşı savunup kollamak zorundadırlar.
Ali Sirmen