Osman Yüksel belki de AK Parti’nin kaderini ve Eskişehir’de yaşadığı hezimeti en baştan engelleyebilecek isimlerden biriydi zamanında. Israrla aday olma baskısına rağmen tabanın Genel Merkez ile aynı düşünmediğinin en net resmini yıllar önce çekmişti. Aday olmakla kalmayıp kongreyi kazanmış ve literatüre geçecek o müthiş sözü söylemişti “Genel Merkeze rağmen.”
Son seçimin ardından konuşulanlar, yapılanlar ve özellikle hala yapılmayanların ardından da ‘cuk’ diye oturan bir söz oldu bu söylem. Giderek eriyen ve her seçimde azalan oylara, belediye ve vekilliklere rağmen tek bir hamle, tek bir adım atılmaması ve her seferinde olduğu gibi bu seçiminde kaybedilmemiş gibi yapılarak geçiştirilmeye çalışılması dikkatlerden kaçacak gibi değil. Biliyoruz ki yönetim kademesinde Eskişehir’de alınan sonuçlar kabul edilir, mutluluk verir cinsten değil ve büyük rahatsızlık yaratıyor. Buna rağmen tek bir hamle görmenin mümkünatı yok.
Demek ki Genel Merkez, 13 yıllık zaman diliminde Eskişehir’i hala çözemiyor, okuyamıyor ya da etkisi ve gücü Eskişehir’in üzerinde olan birileri hem de ısrarla bu hatayı sıvamaya, kapatmaya yetecek kadar iyi bir konum sahibi olmayı sürdürüyor. Hatta bu kaybedişe rağmen adım atılmamasının altında kanaatimce bu güç yatıyor.
Adına ‘grup’ mu dersiniz, ‘birlik’ mi ya da başka bir ‘güç mü’ bilemem ama görünen o ki, Genel Merkeze rağmen Eskişehir de herhangi bir değişiklik, herhangi bir hesap sorma durumu yok. Tabanın sesini duyan, dinleyen ve onların gönlünü alabilecek bir umut ışığı bile yok gibi gözükmüyor. Zaman zaman karanlığın içinden yansıyan ışığa da dikkat etmek gerekli, o ışıkta umudun değil karşıdan gelen trenin ışığı olmasın aman dikkat.
Bahçeli’yi savunmak…
MHP Lideri Bahçeli’nin soğukkanlı, insanları sakinleştirici söylemleri ve tavırlarını yıllarca takdir ettik. Aklıselim bir lider olduğunu ve Milliyetçi cephe için son derece önemli olduğunun altını çizdik. Gel gelelim son seçim sürecinden bu yana gösterdiği tavır ve MHP’nin Meclis Başkanlığı için Ak Parti’ye yaptığı kıyak ise geçmişte savunduğumuz Bahçeli’yi bugün olumsuz olarak eleştirmemize sebep oluyor. Hiç kimsenin hatta Bahçeli’nin bile Milliyetçi oyların sorumluluk ve salahiyetini bir başka partiye o ya da bu gerekçe ile baston yapma hakkı yok. Hiçbir MHP’li partisine muhalefet etsin diye oy vermedi. Çözümün, İktidarın bir parçası olsun istedi. Partisine bu kadar gönül vermiş insana ve hatta Ak Parti’ye tepki gösterdiği için oy tercihini bu kez MHP’den kullanan seçmene dolaylı olarak yine Ak Parti’yi işaret etmesi Bahçeli için en büyük hatalardan birisi oldu. Adım adım gidilen erken seçimde bu oyları kaybetmek için bu kadar çaba sarf edilmesi ise bana göre büyük bir vebal.
Bugünler de en zor şeylerden biri MHP’lilerin başına gelen durum olsa gerek. Partilerini, Genel Başkanlarını savunmak zorunda kalanlar, buna inanmadıkları halde dışarıdan gelen eleştirilere cevap vermek zorunda hissedenler sanırım fazlaca mutsuzlardır. Öyle tahmin ediyorum ki Büyük Kongre’de Bahçeli’yi savunanların bir kısmı da şu aralar bundan pişmanlık duyuyordur. Ve şimdiden yarına not düşmek için özellikle yazıyorum ve iddia ediyorum… Bu seçimde alınan oyu olası bir erken seçimde en çok arayacak parti de kuşkusuz MHP olacaktır.