1975 yılında başladığım gazetecilik mesleğine. O yıllardaki Eskişehir ile bugünkü Eskişehir arasında çok fazla bir ilerleme yok. Haksızlık da etmeyelim. Var var. Biraz da olsa göze batan, özellikle uzun yıllar Eskişehir dışında yaşamış ve Eskişehir’e gelen hemşerilerimiz bu değişimi görebiliyorlar.
Bu doğal güzellik elbette.
Peki değişmeyen ne? O yıllarda da bir birimizin nasırına basıyorduk, bugünde.
Kaç vali, kaç belediye başkanı, kaç milletvekili değişti. Dün valiler, belediye başkanları ile milletvekilleri vatandaşlarla barışık değildi.
Vali, Milletvekilleri, Belediye Başkanları, hatta üst düzey bürokratlar bir birlerine çelme atmanın yollarını arıyorlardı.
Benim gibi 40 yılı aşkın bu şehirde gazetecilik yapan meslektaşlarım çok iyi bilirler. Yıllarca olduğumuz yerde saydık. Eğer Eskişehir bugün Türkiye’nin parmakla gösterilecek illeri arasına girdiyse iktidar partisinin, Büyükşehir Belediye Başkanı Yılmaz Büyükerşen’in ve geçmişte ve bugün görevde olan Odunpazarı ve Tepebaşı Belediye Başkanlarının sayesindedir.
Kendisiyle Eskişehirliler olarak her zaman gurur duyduğumuz, saygı ve sevgiyle andığımız Kemal Unakıtan Eskişehir Milletvekili ve Maliye Bakanı olmasaydı, bugün Eskişehir yine adı üzerinde eski bir şehir olarak anılacaktı. Sadece Yılmaz Büyükerşen’in ve Odunpazarı ve Tepebaşı Belediye Başkanlarının yapmış olduğu hizmetlerle anılacaktı.
Çok değil 25-30 yıl önce Eskişehir mi büyük? Bursa mı büyük diye Bursalılarla tartışırdık.
Bugün bırakın diğer illeri hemen burnumuzun dibinde olduğu için kıyaslıyorum Bursa nereye çıktı? Eskişehir nerelerde kaldı?
Ha diyeceksiniz ki Bursa’da iki otomobil, tekstil fabrikaları ile liman var. Sanayisi gelişti.
Bizimde tank ve bugün Yüksek Hızlı Tren’in önemli parçalarını imal edebilecek ve raylı sistemlerde Türkiye’nin en önemli tesislerinden birisi olan TÜLOMSAŞ ile Hava İkmal Bakım Merkezi, TUSAŞ, ALP Havacılık, Şeker Fabrikamız var.
LİMAN BAĞLANTISI OLMASI ESKİŞEHİR’İ GERİ BIRAKTI
Bugüne baktığımızda özellikle hızlı tren ve tramvay yapabilecek kapasitede olan TÜLOMSAŞ’a ben şahsen hem hükümet hem de sanayiciler olarak gereken desteğin verildiğine inanmıyorum.
Eskişehir’in Demiryolu ile limana bağlanması taaa bundan 40 yıl önce gündeme gelmişti. Eskişehir’in Bursa, Adapazarı ve İzmit’in gerisinde kalmasının başlıca nedeni demiryolu ile liman bağlantısının olmaması. Eskişehirli sanayici imal ettiği ürünlerini karayolu ile alıcılarına ulaştırmasından dolayı maliyeti de yükseltiyor. Bu Eskişehirli sanayicilerin rekabet şansını da kırıyor. En azından Eskişehir demir yolu ile limana bağlanırsa Bursa ile eşit şartlarda yarışabilecektik. Bakın benim bildiğim 40 yıl geçti hala Eskişehir’in Demiryolu ile limana bağlanması konuşuluyor. Bugün Hasanbey’e Lojistik Merkezi ile Organize Sanayi arasında gerçekleştirilen tren yolu bağlantısı bile önemliydi. Organize Sanayi’ye tren bağlantısı kuruldu.
Hükümet Eskişehir-Mudanya arasında hizmet verecek liman bağlantısı için girişim başlattı. Bu girişim en kısa zamanda gerçekleşir ise Eskişehirli sanayicilerde ürünlerini nakliye maliyetini azaltacak deniz yolu bağlantısı ile ihraç edebilecekler.
MİLLETVEKİLLERİMİZ İLE YEREL
YÖNETİCİLER EL ELE OLMALI
Yine bugünde baktığımızda iktidar partisinin milletvekilleri ile Büyükşehir Belediye Başkanı kavgalı. Birisinin ‘ak’ dediğine diğeri ‘kara’ diyor.
Ayrılıkları, kırgınlıkları bir kenara bırakalım. Kardeşlik bağlarımızı güçlendirelim. Biz aynı şehrin evlatları, aynı bahçenin çiçekleriyiz. Farklılıklarımızı ayrılık nedeni değil, zenginlik unsuru olarak görmeliyiz.
7 Haziran 2015 tarihinde milletvekili genel seçimleri yapılacak. Bu seçimlerde iktidar partisinin milletvekilleri değişecek mi, Milli Eğitim Bakanı Nabi Avcı olmak üzere üç milletvekili yola devam edecek mi bilemem.
Ama ya bugünkü milletvekillerimiz ya da 7 Haziran 2015 seçimlerinde yeni seçilecek milletvekilleri kim olursa olsun gerek Büyükşehir gerekse Odunpazarı ve Tepebaşı Belediye Başkanları ile el ele, kol kola olmalı.
Eğer bugünkü gibi her gün veya her hafta bir birlerini eleştirecek olurlar ise kaybeden yine Eskişehir olur.
Eskişehir’in 6 milletvekili var. 7 Haziran 2005 tarihinde yapılacak seçimlerde seçilecek 6 milletvekili Eskişehir’in menfaati, gelişmesi, daha da büyümesi, örnek il olabilmesi için siyasi parti gömleklerini çıkarıp bitlikte hareket etmeliler.
Muhalefet partisinin milletvekillerinin şehrin menfaatine olacak verdikleri önergeler desteklenmeli. Eskişehir çevre illere baktığımızda Bursa, Konya, Adapazarı, İzmit’in çok çok gerisinde kaldı.
Hacı Bektaşi Veli'nin 'Gelin canlar bir olalım, iri olalım, diri olalım’ dediği gibi birlik içinde olalım. Geçmişte yapılanlardan ders alalım ama geçmişi de geçmişte bırakalım.
İçimizdeki kavgayı bitiremediğimiz, el el kola kola olmayı başaramaz isek, Eskişehir geçmişte olduğu gibi hep aynı yerde sayıklar.
Gören ve Görmeyen
Adamın biri, ilk defa gittiği küçük bir kasabada şaşkın şaşkın gezindikten sonra yol kenarında duran bir arabanın yanına sokulmuş ve arka koltukta tek başına oturan çocuğa:
– Buraların yabancısıyım, demiş. Parkın hemen yanı başındaki fırını arıyorum, çok yakın olduğunu söylediler.
Çocuk, arabanın penceresini iyice açtıktan sonra:
– Ben de buraya ilk defa geliyorum, demiş. Ama sağ tarafa gitmeniz gerekiyor herhalde. Adam, çocuğun da yabancı olmasına rağmen bunu nasıl anladığını sormuş ister istemez.
Çocuk:
– Ihlamur çiçeklerinin kokusunu duymuyor musunuz? diye gülümsemiş. Kuş cıvıltıları da oradan geliyor zaten.
– İyi ama demiş adam, bunların parktan değil de tek bir ağaçtan gelmediği ne malûm?
– Tek bir ağaçtan bu kadar yoğun koku gelmez, diye atılmış çocuk. Üstelik manolyalar da katılıyor onlara. Hem biraz derin nefes alırsanız, fırından yeni çıkmış ekmeklerin kokusunu duyacaksınız. Adam, gözlerini hafifçe kısarak denileni yaptıktan sonra, cebinden bir kağıt para çıkartıp teşekkür ederken fark etmiş onun kör olduğunu. Çocuk ise, konuşurken bir anda sözlerini yarıda kesmesinden anlamış, adamın kendisini fark ettiğini. Işığa hasret gözlerini ondan saklamaya çalışırken:
– “Üç yıl önce bir kaza geçirmiştim” demiş, görmeyi o kadar çok özledim ki. Sizinkiler sağlam öyle değil mi?
Adam, çocuğun tarif ettiği yerde bulunan fırına yönelirken:
“Artık emin değilim” demiş. Emin olduğum tek şey, benden iyi gördüğündür…
FIKRA:
3 ARKADAŞ
Bir gün 3 arkadaş balığa gitmek için sözleşmişler. Geçte olsa 3 arkadaş bir araya gelip balığa çıkmışlar. Yolda eşlerinden nasıl izin aldıklarını konuşuyorlarmış.
1.adam, valla ben eşimden izin alabilmek için bütün evi baştan aşağı boyayacağımı söyledim. Tabi severek izin verdi.
2.adam, bende evdeki koltuk takımlarını değiştireceğimi söyledim, yine de zor ikna oldu ama izin almayı başardım.
3.adam, ben sizin kadar zorlanmadım ki. Eşime sordum bugün Annemlere mi gitmek istersin? yoksa balığa mı gideyim. Cevabı kısa ve net oldu: Balıkta üşütme, sıkı giyin :)