İnsanoğlunun doğası gereği genel itibarıyla çalışma hayatından fırsat bulduğu zamanı sosyalleşmeye ayırmaya çabalar. Bizde “sosyalleşme” denilince ilk akla arkadaş buluşmaları, aile gezileri ve akraba ziyaretleri gelse de “sinema, tiyatro, sergi ve müze” gibi kültürel faaliyetler ile bir sporla ilgilenme veya maç izleme faaliyetlerini saymak da mümkün.
İnsanoğlunun doğası gereği genel itibarıyla çalışma hayatından fırsat bulduğu zamanı sosyalleşmeye ayırmaya çabalar.
Bizde “sosyalleşme” denilince ilk akla arkadaş buluşmaları, aile gezileri ve akraba ziyaretleri gelse de “sinema, tiyatro, sergi ve müze” gibi kültürel faaliyetler ile bir sporla ilgilenme veya maç izleme faaliyetlerini saymak da mümkün.
Avrupa ülkelerini ziyaret etme fırsatı bulanlar bilir.
Kimseyi belirlenmiş mesai saatinden fazla çalıştıramazsınız.
Bırakın çalıştırmayı teklif dahi edemezsiniz.
Çalışma hayatında herkes haklarını bilir, bu alanı daraltma adına atılacak adımlara müsaade etmez.
Kuşkusuz bunda; eğitimli insan kaynağı, gelişmiş demokratik ortam, gelirin adil bölüşümü ve işsizliğin düşük düzeyde olmasının da etkisi var.
Tüm bu yazdıklarımı Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) hane halkı tüketim harcaması istatistiklerini açıklamasıyla bir bağlantısı var.
TÜİK araştırmasına göre, ülke genelinde 2023 yılında hane halklarının tüketim harcamaları içinde aslan payını yüzde 23,9 ile konut ve kira harcamaları aldı.
Harcama kaleminde yüzde 21,9 ile ulaştırma ikinci, yüzde 20,6 ile gıda ve alkolsüz içecek harcamaları üçüncü sırada.
Toplam tüketim harcamalarında en düşük paylardan biri yüzde 1,9 ile eğlence, spor ve kültür harcamaları oldu.
Tüm bunlara baktığımızda geçen yıl aile giderlerinin büyük çoğunluğunu konut ve kira harcamaları oluştururken, kültürel ve spor faaliyetlerine neredeyse kimse fırsat bulamamış.
Bunların nedenlerine bakarsak tabii ki ekonomi ilk planda geliyor.
Daha doğrusu ekonomik yoksunluk, ekonomik daralma, insanların çalışmaktan sosyalleşmeye zaman bulamaması, kültürel ve sportif faaliyetlere ayıracak bütçesinin olmaması.
Hasılı…
TÜİK rakamları bize geçen yıl yurttaşın, kira ve konut harcamalarından neredeyse hiçbir şeye zaman ayıramadığını, geçim derdinden başka bir şeyi düşünmediğini gösteriyor.
Bildiğimiz Türkiye gerçeği rakamlara yansımış…
Nihayet Sakarbaşı suyunun akıbetini öğrendik!
Eskişehir Büyükşehir Belediye Başkanı Ayşe Ünlüce ile AK Parti’nin Büyükşehir Belediye Başkan adayı Milletvekili Nebi Hatipoğlu’nun seçim öncesi gündeme getirdikleri Sakarbaşı suyunun Eskişehir’e getirilmesi meselesinin akıbetini nihayet öğrendik.
CHP Milletvekili İbrahim Arslan, Büyükşehir Belediyesinin 3,5 yıl önce protokol imzalamasına karşın Sakarbaşı suyunu getirmekle mükellef DSİ’nin “niye ipe un serdiğini” Tarım ve Orman Bakanı İbrahim Yumaklı’nın yanıtlaması istemiyle TBMM’ye soru önergesiyle öğrenmek istedi.
Bakanlık tarafından verilen cevapta:
Kararı 2020 Eylül ayında alınmasına rağmen protokolün ancak yaklaşık bir yıl sonra DSİ Genel Müdürlüğü tarafından onaylandığı…
Projeye ait planlama raporu çalışmalarının bu yıl sonuna kadar tamamlanmasının hedeflendiği…
Planlama raporunun onayının ardından ancak işin ihalesinin gerçekleştirilmesinin planlandığı…
Projenin yatırım maliyetinin 2024 yılı fiyatlarıyla yaklaşık 14 milyar TL olacağının öngörüldüğü belirtildi.
Biz de CHP’nin Eskişehir Milletvekili İbrahim Arslan sayesinde olmayan gelişmelerden haberdar olduk.
Arslan’ın, “Bu işin başlama ve tamamlanmasının en az 5-10 yıl süreceği ortaya çıkmaktadır. Yani CHP iktidarında bu projeyi biz hayata geçireceğiz” yorumunu da dile getirerek…
Bir yorum da ben yapayım…
AK Parti Eskişehir milletvekillerinin ve belediye başkan adaylarının seçimden önce su meselesini gündeme getirip propaganda yaptıkları nasıl hafızalara kazındıysa…
En temel besin kaynağı su üzerinden siyaset yapıp “İpe un serdirenleri” Eskişehirliler unutmaz.
Bilin istedim.
Prof. Dr. Arslantaş bu defa Kesikbaş’a derman oldu
ESTV’de yayınlanan Soruyoruz programına geçtiğimiz haftalarda konuk olan Eskişehir Sanayi Odası Başkanı Celalettin Kesikbaş’ın oturup, kalkarken zorlandığını görünce öğrenmiştik…
Bel fıtığı sorunu olan Kesikbaş, Türkiye’nin sayılı beyin ve sinir cerrahlarından Eskişehir Osmangazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ali Arslantaş’a ameliyat olacağını söylemişti.
Bakanlardan milletvekillerine valilerden iş dünyasının önemli isimlerine kadar Türkiye’nin dört bir yanından Eskişehir’e gelerek Prof. Dr. Arslantaş sayesinde hastalıklarına derman bulanlara çokça tanık olmuşluğumuz, hatta haberlerini yapmışlığımız var.
“Prof. Dr. Ali Arslantaş kimdir?” diye sorarsanız eğer…
“Uluslararası 41 makalesi bulunan, 35 kitapta yazarlık veya 7 kitapta editörlük yapan, yayınlarıyla uluslararası ve ulusal 600 den fazla citation alan…
Türk Beyin Cerrahisi Derneği’nin her yıl verdiği Prof. Dr. Mahir Tevruz Araştırma ve Bilim Ödülünü 2003 ve 2004 yıllarında üst üste iki kez kazanan tek bilim adamıdır” desem sanırım yeterli olur.
Her şeyden önce mütevazi ve insan dostudur Prof. Dr. Ali Arslantaş.
Ahbaplığımız olduğundan belki bir kayırma yapabilirim diye yazıyı fazla uzatmamak gerekir…
Prof. Dr. Ali Arslantaş’tan şifa bulan ESO Başkanı Celalettin Kesikbaş’a geçmiş olsun diyor, kısa sürede iyileşmesini diliyorum.