Prof. Dr. Turan Akman Erkılıç

Gazi Mustafa Kemal Atatürk üzerine…

Ülkeler de bir bakıma aileye benzetilebilir. Aile mahalleye, mahalle ilçeye, ilçeler illere, iller giderek ülkeye…

10 Kasım 2020 09:22
A
a
Sütiş Eskişehir
Ülkeler de bir bakıma aileye benzetilebilir. Aile mahalleye, mahalle ilçeye, ilçeler illere, iller giderek ülkeye… Birer birer büyürler. Kuşkusuz en küçükten en büyüğe giderken ilişkiler ve kimi nitelikler, sorumluluklar değişir ve giderek zorlaşır. Kuşkusuz ki aile ve devlet yönetimi kapsam, işlev, süreç ve nitelikler açısından birbirlerinden farklı. Diğerleri de en küçükten en büyüğe göreceli birçok farklılıkları içerirler. Bir o kadar da ortak noktalar da var tabi ki… Ortak noktalardan biri hepsinde bir yönetime, bir lidere bir öncüle gereksinim olduğu…. O nedenle ailede ana baba fonksiyonu, mahallede muhtar, kentte başkan, ülkede politik önderler hep önemli hep gözde…
 
Bir bakıma ana baba neyse ülke yönetiminde görev alanlar da öyle gibi… Hele bizim için Mustafa Kemal Atatürk bir başka. Adı üstünde ata! Bir ulusun halkın mezalimden kurtuluşunun önderi. Bir halkın geleceği için adanmışlığın ve döneminin onca cehaletine karşı ustaca hem bağımsızlık hem modernleşme mücadelesinin öncülü… Ülkesini çağının çoğu önderiyle kıyaslanamayacak kadar ileri öngörü ve vizyonla ile ileriye taşımak…
 
Peki Mustafa Kemal Atatürk sosyal, ekonomik, pedagojik ve politik yönleriyle nasıl anlatılabilir?
Biraz zor gibi! Evet zor gibi… Peki neden?
Birincisi öncelikle kraldan çok kralcı olmak misali şabloncu ve desinler için Atatürk’e sahip çıkanlar…
İkincisi Atatürk’ü tabu yapanlar O’na başka sıfatlar yükleyenler. Unutmayalım Mustafa Kemal bir insan; fani ve bizim gibi sosyal, psikolojik ve somatik bir varlık...
Üçüncüsü kafadan Atatürk’e karşı olanlar. Onun her yaptığını kötü her yaptığını bu topraklar için zararlı olduğu ifade etmeye çalışan örümcek kafalılar…
Dördüncüsü Mustafa Kemal’le Atatürk’ü ayıranlar. Bu tipler bu toprakların iyiye, güzele, doğruya velhasıl ileriye gitmesine karşı olanlar adına provokatör görevi yüklenenler…
Beşincisi Gazi’nin ilkelerinin bir kısmını kes kopyala yapıştır kendine alıp kullananlar ve diğer bir kısmını da kesip çöpe atanlar...
Altıncısı Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ü anlamaya çalışanlar. Kanımca bize en çok yararlı olacaklar da bunlardır. Kendi sözü de var ya beni görmek demek…
 
Bu bakışla bakarak Gazi için şu yorumları yapmak mümkündür diyelim sıralayalım…
Öncelikle Gazi Mustafa Kemal mazlum ulusların lideridir. Mustafa Kemal ve yol arkadaşları emperyalizme karşı direnişi temsil ederler ve modernleşmecidirler.
 
Gazi Mustafa Kemal ve arkadaşları milliyetçidirler. Evet ister milliyetçi deyin ulusalcı ne derseniz deyin odurlar işte… Yani onlarca yıl oradan oraya savrulmuş yarı feodal bir imparatorluktan ulusal devlet oluşturma mücadelesinin hem teorisyenleri hem de uygulamacıdırlar onlar…
 
Gazi Mustafa Kemal ve arkadaşları sadece milliyetçi değildirler onlar aynı zamanda devrimcidirler. Bu iki niteliğin birini öne çıkarmak onları anlamamaktır. Eğer öyle yapılırsa yani devrimcilik bir yana milliyetçilik bir yana bırakılırsa, onlar ve amaçları eksik kalır. O nedenle ben Atatürk’ü seviyorum çünkü o en büyük milliyetçidir demek boştur. Onun yurtseverliğini tamamlayan ulusu çağdaş uygarlığa taşıyan devrimci eylemi ve yeniden inşa mücadelesidir…  Kuşkusuz devirmek kolay ama yapmak zordur. Devrimcilerle anarşistleri ayıran temel değişkenlerden biri, anarşistlerin devirip bırakması; devrimcilerin ise devirip yenisi inşa etmeleridir.
 
Gazi Mustafa Kemal ve arkadaşları laiktirler. Onlar dinin din bezirganları tarafından Cumhuriyet öncesinde de sonrasında da nasıl kullanıldığı yaşayarak büyümüş kuşaktırlar.  Bilirler su uyur yobazlık, gericilik ve irtica uyumaz. Dinin kutsal, uhrevi değerlerle bütün olduğunu bilirler. Onlar yüce değerlerin siyaset, ticaret, günlük yaşama ve kamusal yönetime karıştırılmaması gerektiğini çok ama çok iyi bilirler. Kutsal dini inançları ancak ve ancak bu kadar koruyabilmişlerdir…
 
Gazi Mustafa Kemal ve arkadaşları cumhuriyetçidirler. Padişahlığın yerine halkın yönetimini kurmuşlar. Egemenliği oligarşik ve monarşist unsurların elinden kurtarmışlardır. Gazi ve arkadaşları ulusal kurtuluşu bile Meclis’le birlikte yönetmişler; zaferi ulusal bağımsızlık ve Cumhuriyetin ilanıyla taçlandırmışlardır. Birkaç kez çok partili yaşamı denemişler ancak başarılı olunamadığını görmek onları üzmüştür.
 
Gazi Mustafa Kemal ve arkadaşları devletçidirler. Hazinesi boşaltılmış, emperyalizme sosyal ve ekonomik olarak teslim edilmiş toprakları hem askeri olarak kurtarmışlar hem de sosyal ve ekonomik olarak ayağa kaldırmışlardır. Bu amaçla klasik sosyalistlerin aksine devletçiliği ekonomik ve sosyal tükenmişliğe karşı araç olarak kullanma akılcılığını seçmişlerdir. Onlarca fabrika birer sanayileşme, üretim alanları ve sosyal kültürel gelişmişliğin kaleleri olarak inşa edilmişlerdir. Şeker, dokuma, demir çelik, maden, kömür çıkarma işletme ve fabrikaları iktisadi bağımsızlık için genç Cumhuriyetin kazanımları ve gururudurlar.
 
Gazi Mustafa Kemal ve arkadaşları halkçıdırlar. Osmanlı’dan bize kalan yoksul halk ve perişan ülke. Cumhuriyet kimsesizlerin kimsesi olmaktır diyerek eğitimden ekonomiye halkla birlikte halk için çalışmanın örnekleriyle örnektirler. Halk evleri, halk odaları, yardımlaşma sandıkları Osmanlı’dan miras yardımlaşma kurumlarının yeniden yapılandırma yoluyla işlevsel kılınması ve daha nice çalışmalar…
 
Gazi Mustafa Kemal ve arkadaşlarını sadece bu ilkelerle anmak onları yeterince anlamamaktır. Hiçbir dogma şu veya bu bırakmadığını ifade eden bu büyük insanları iyi anlamak için Gazi’nin eğitim ile felsefeye yönelik söylem, anlayış ve eylemlerine bir bakmak gerekir.
 
Bir kere akılcı, bilimci ve pozitivist… Çıkarcı değil; faydacı yararcı…
Gazi’nin hemen hemen her eylemi stratejik ve taktiksel olarak akılcılık, bilimsellik ve pozitivist anlayışı yansıtmaktadır (Tezcan, 2011). Onun laiklik, milliyetçilik ve devrimcilik anlayışı hiçbir uluslararası niteliklere bire bir benzememektedir. Dikkatle bakılırsa, her başarısızlık eğiliminde hemen koşullara görelik ilkesine bağlı uygulanabilir bir yol bulunmaya çalışılmıştır.
Kadın hakları, meclisi önemseme, çocukların ve gençlerin geleceğini düşünme. Fabrikaları birer sosyal ve kültürel gelişme aracı olarak da inşa etme…
O yıllarda tek yol göstericinin bilim olmasını savunmak bile başlı başına bir ileri görüşlülüktür.
Gazi Mustafa Kemal Atatürk muhteşem bir sentezci. O hem teori ile pratiği birleştiren bir sentezci. O ayrıca Batı ile Doğu’yu birleştiren bir sentezci. O aynı zamanda kapitalist ve sosyalist sistemlerin de sentezi yapan bir pragmatist. Nitekim ilkelerinden milliyetçilik, cumhuriyetçilik ve laiklik Fransız Devriminden etkileri göstermekte. Buna karşılık devrimcilik, devletçilik ve halkçılık ilkelerinde de Sovyet Devrimi’nin etkilerini olduğu ifade edilmektedir (Kışlalı, 2007).
 
Gazi ve arkadaşları eğitimi çok önemsiyorlar, öğretmenliği ve öğretmenleri çok seviyorlar. Daha ulusal bağımsızlık savaşı sürerken bile Maarif Kongresini toplaması muhteşem bir ileri görüşlülük ve eğitimi önemseyiştir (Akyüz, 2018). Cumhurbaşkanı olmasaydım öğretmen olurdum veciz sözü…
 
Gazi Mustafa Kemal Atatürk demek, nutuk atmamak ve yerimizde saymamak demektir.
Gazi Mustafa Kemal Atatürk demek, yarın için bugünden ne yapmamız gerektiğini akıl ve bilimle saptamak demektir.
Gazi Mustafa Kemal Atatürk demek, ülke ve insanlık için çalışmak ve adanmak demektir.
Gazi Mustafa Kemal Atatürk yol arkadaşlarını rahmet, saygı ve özlemle anıyoruz…

KAYNAKÇA

Akyüz, Y. (2018). Türk eğitim tarihi M. Ö.1000- M. S. 2018. (30. Baskı). Ankara: Pegem Akademi.
Kışlalı, A. T. (2007). Kemalizm laiklik ve demokrasi. (5. Baskı). Ankara: İmge Kitabevi.
Tezcan, M. (2011). Atatürk ve eğitim bilimleri. (3. Baskı). Ankara: Anı Yayıncılık.

Şahin Erden Kuyumculuk
1000
icon

Henüz yorum yapılmadı,
İlk Yorum yapan siz olun...

Bu Eskişehir haberi ilginizi çekebilir! İlginç Eskişehir haberi