10 Ocak Çalışan gazeteciler günü…
Mesajlar, iyi dilekler, armağanlar, yemekler, toplantılar…
Bir günümüz böyle geçiyor! Kadir kıymet bilmek hoşumuza gidiyor elbette!
Ama sadece bir gün!
Türkiye Gazeteciler Sendikası’nın düzenlediği sabah etkinliğinde Türkiye Gazeteciler federasyonu Genel Başkanı Yılmaz Karaca, kısa bir konuşma yaptı…
Gazetecilerin Türkiye’deki durumunu net olarak ortaya koydu…
Karaca, genel başkan olduğu için Türkiye’nin dört bir yanına toplantılara, panellere gidiyor…
Birçok ildeki durumu şu sözlerle özetliyor:
-Çok sayıda ilde asgari ücretin altında ücret alan gazeteciler var!
Ve bir başka örnek var…
-Gazete patronu, emekli gazetecilerin sadece sigortasını ödüyor, onlara biraz ücret veriyor ve kadroyu tamamlamış oluyor…
Karaca en az 10-15 şehirde böyle bir uygulama olduğuna dikkat çekiyor. Bilmeyenler için aktarayım. Basın ilan kurumu, gazetelere belirli sayıda personel çalıştırması için ilan-reklam desteği veriyor…
Teknoloji ilerledi…
Ajansa aboneyseniz, hiç habere muhabir göndermeden iki kişiyle rahatlıkla gazete çıkarabilirsiniz…
Zaten burada amaç okura haber vermek değil, para kazanmak!
Bu nedenle başkan Karaca’nın bu uyarılarını İletişim Başkanlığı’nın ve Basın İlan Kurumu’nun üzerine eğilmesinde fayda var!
Karaca, konuşmasının sonunda şu cümleyi kuruyor:
-Eskişehir ile bir kez daha gurur duyuyorum, Eskişehir’de en azından böyle uygulamalar yok!
…/…
Başkan haklı! Eskişehir basınının İzmir, Bursa, Adana gibi kökleri sağlam bir basın geçmişi var.
Ancak, başkan Karacan’nın tarif ettiği uygulamaların Eskişehir’de olmayacağını da söylemek zor!
Şimdilik yok!
Ancak bu yakın gelecekte olmayacağı anlamına gelmez! Gazetecilik örgütlerine büyük bir görev düşüyor…
Çalışan gazetecilerin de sorumluluğu büyük!
Gazeteciler için tehlike pek uzakta değil!
Şirin Payzın, TGS’nin davetlisi olarak Eskişehir’e geldi.
Sabah yapılan toplantıda “yerel basın” için şu cümleleri kullandı:
-Demokrasinin bu kadar yara aldığı... Bu kadar talana, hırsızlığa rağmen... Özgürlüklerin rafa kaldırıldığı bir dönemde halen gazeteciler tüm enerjileriyle haber üretebiliyorlarsa bu, gazeteciliğe duyulan inançtandır.
-Okuyucuların da bunu görmesi lazım! Tüm imkansızlıklara rağmen bir avuç gazeteci işini iyi yaptığı için olup bitenden haberdar oluyorlar. Gazetecilerin bu mesleğin başında olduğu yapıları kurabilirsek düşünün ülke demokrasisini nerelere taşıyabiliriz...
…/…
Gazetecilik, teknolojik anlamda kolaylaşıyor…
Ancak, gazetecilik yapmak her geçen gün zorlaşıyor. Payzın’ın “Okuyucuların da bunu görmesi lazım” diyor!
Ne yazık ki okuyucu da artık eski okuyucu değil! Hoşuna gideni görmek istiyor! Kimi zaman gerçeğe hiç birimiz tahammül edemiyoruz!
Jean Rostand, Fransız biyolog...
40 yıl önce 1977 yılında yaşamını yitirdi. Geriye yüzlerce kitap ve önemli makale kaldı...
Geleceğe dair önemli öngörüleri var.
İnsanların “bir sırrı” asla çözemeyeceğini söylüyor:
-Bir gün atomun enerjisini serbest bırakacağız.
-Gezegenler arası yolculuklar gerçekleştireceğiz.
-Ömrü uzatıp kanseri ve tüberkülozu tedavi edeceğiz.
-Ama en düşük seviyeli kişiler tarafından yönetilmiş olmanın sırrını asla çözemeyeceğiz.
Türk dünyasının büyük edebiyatçısı Cengiz Aytmatov, şöyle diyor:
-Sinemada yüzlerce, binlerce insan seyreder aynı perdeyi; ama senin gördüklerin yalnız sana aittir.
…/…
Biz insanlar gördüklerimizi aktarırken, aynı şeyleri söylemeyiz. Kimi zaman bizim anlattığımızla, karşımızdakinin anladığı farklı cümlelerdir. Bu nedenle kimi insanlarla konuşmak, kimi zaman gereksizdir!
Arzularımız o kadar şiddetlidir ki, bazen birbirimizi parçalamak isteriz. Ama topluluk duygusu bizi durdurur. Lütfen not edin: Bu, neredeyse ahlâkın tanımıdır. Friedrich Nietzsche
Henüz yorum yapılmadı,
İlk Yorum yapan siz olun...