Gaye Usluer neden istifa etti?

CHP istifalara, tepkilere, partiden ayrılıp kendi partisini kuranlara yabancı bir parti değil. O yüzden CHP’den herhangi biri istifa ettiğinde buna pek şaşırmıyoruz. Sonuçta parti içinde ciddi bir muhalefet ve erk mücadelesi olduğu için gayet normal karşılıyoruz.
Ancak Çarşamba günü PM üyesi Gaye Usluer’in hem CHP’den hem parti içindeki görevlerinden istifa ettiğini görünce biraz şaşırdım ve bu durumu sürpriz olarak değerlendirdim.
Daha kısa bir süre önce gerçekleşen CHP Kurultayı aklıma geldi ve parti meclisi için çarşaf listeyi yırtarak 5. Kez zafer kazanan bir ismin neden istifa ettiğini düşünmeden edemedim.
Çünkü Gaye Hoca sadece Eskişehir siyasetinde değil CHP’nin ülke genelinde önemli isimlerinden birisiydi. Özellikle Pandemi sürecinde uzmanlık alanı nedeniyle çok daha etkili, çok daha fikrine başvurulur bir konumdaydı. Yani dışarıdan bakanlar için parti içindeki ağırlığını yükselten, üzerine koyan bir tablo gözleniyordu. Ve pek çok insan için bir sonraki genel seçimlerde yeniden milletvekili olma ihtimali epey yüksek olarak değerlendiriliyordu. Bu yüzden bu istifa hem şaşırtıcı oldu hem de neden istifa ettiği ile ilgili ciddi bir merak oluştu.
Kulaktan dolma bilgilere itibar etmek pek sağlıklı değil. Ancak birkaç kişiden bu istifa nedeninin Muharrem İnce’nin kuracağı yeni parti için olduğunu söyleyen oldu. Hatta kurulacak bu yeni partide Genel Başkan Vekili olarak görev alacağı bile söylendi.
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ve PM içinde çarşaf listeyi deldiği için bir aksi tutuma karşı bunun bir tepki istifası olduğunu söyleyen de oldu.
Hatta istifa ettiğini açıkladığı sosyal medya paylaşımında “Barış, Özgürlük, Adalet, Demokrasi mücadelesine vazgeçmeden devam edeceğim” yazdığı için HDP’ye mi katılacak diye düşünen bile olmadı değil.
Ben duyar duymaz HDP seçeneğini masadan kaldırdım. Buna ihtimal bile vermedim. Gaye Hoca siyasete aktif olarak devam edecek ise Muharrem İnce ve Memleket Hareketi ile yola devam etmesinin daha olası olduğu kanaatindeyim.
Tabi merakın bu kadar güçlü olmasının bir başka sebebi de bu istifanın Eskişehir siyasetine yansımaları olacaktır.
Zira CHP Eskişehir’de resmen iki kanada ayrılmış durumda. İl Kongresinden bu yana geçen zaman yaraları sarmaya yeterli olmadı. Hatta bazı ilçelerde geçtiğimiz günlerde istifası istenen ilçe başkanları ve yansılarını düşünürsek, kutuplaşma büyüyeceğe benziyor.
CHP PM üyesi olarak Usluer bu konuda Eskişehir adına stratejik bir isim olacaktı. Hem genel hem de yerel seçim süreçlerinde PM ile birlikte müdahil olması bekleniyordu. İl örgütü de büyük kongre sürecinde Usluer’e büyük destek vermiş ve  PM seçimini “Örgüt Kazandı” olarak yorumlamıştı.
Şimdi gözler hem Usluer hem de bu istifanın örgüt kanadında nasıl karşılandığını sorgulayacak.
Gaye Hoca mutlaka uygun bir vakitte bu istifanın gerekçesini açıklayacak ve kamuoyunun merakını giderecektir. Ancak bu süreç beraberinde bir takım söylentileri de getireceği için tavsiyem kati ve net tahminlerden kaçınmak ve biraz sabretmek.

Kusura bakmayın “yönetemiyorsunuz”

Sabah kalkıyoruz bir genelge. Öğlen oluyor yeni bir genelge. Daha sonra önceden yayınlanmış bir genelgenin bazı maddeleri değişiyor. İçişleri bakanlığı bir genelge yayınlıyor, Emniyet genel müdürlüğü bir başka genelge yayınlıyor. Mesela bir genelge yasaktan muaf olmak için Ziraat Odalarından alınan çiftçi izin belgesi yeterli diyor. Diğer bir genelge ise e-devlet aracılığı ile alınacak başka bir genelge istiyor. Akşam bir genelge daha yayınlanıyor işyerlerinin verdiği izin belgesi 7 Mayıs’a kadar geçerli olacaktır diyor.
Son dönemlerde genelge ile yönetilen, genelgelerle kafaları allak, bullak eden ve Türkiye Hukuk Devletidir düşüncesini zedeleyen ve en kötüsü Türkiye Büyük Millet Meclisi iradesinin yok sayılmaya başlandığı bir sürecin içindeyiz.
Hadi işin hukuki ve rejimsel kısmını bir kenara koyalım. Tam Kapanma Süreci gibi önemli bir sürecin devlet kademesinde nasıl hazırlıksız, nasıl altyapısız, nasıl plansız yönetildiğini bile tüm çıplaklığı ile görüyor ve üzülüyoruz.
O kadar garip örnekler var ki, hangi birinden bahsedelim.
Başta marketler tamamen açık, semt pazarları kapalı. Sonra marketlerin temel ihtiyaç dışındaki bölümleri kapalı, semt pazarları açık kararı alınıyor.
Başta halı yıkama şirketleri açık, yasak başlarken izinler iptal.
Başta herkes çalışıyor bu tam kapanma değil diyen bizler İçişleri Bakanı öyle bir şey yok, medya durumu abartıyor diye eleştiri yapıyor. Sonra aynı içişleri bakanlığı sadece e-devlet üzerinden 7 milyon izin muafiyet belgesi alındığını kendi açıklıyor.
İnsanların temel ihtiyaçlarının ne olduğunu da masa başında oturanlar keyfe keder belirliyor olacak ki, önce gıda ve v.b. ürünler dışında satış yasak deniyor. Ardından şampuan satışı serbest diye bir paylaşım yapılıyor.
Bu işi bu kadar sürünceme içinde bırakmak yerine baştan bir plan yapılsa. İlk günden başlayacak ve uygulanacak kurallar, kaideler, serbestiler disiplin içinde yönetilse ve vatandaş hazırlığını ona göre yapsa kim itiraz edebilir?
Eczane örneğinde olduğu gibi belli temel ihtiyaçlar için her konuda nöbetçi hizmetin hayata geçirilmesi ne kaybettirir idi?
Milyonlarca insanın yasaktan muaf olarak yaşadığını hesaba katarak Marketler de dahil olmak üzere Nöbetçi Telefon Tamircisi, Nöbetçi Tesisatçı, Nöbetçi Manav, Nöbetçi Ayakkabıcı, Nöbetçi Ayakkabıcı gibi türlü türlü esnaf ve hizmet grubunu belli gün ve saatler içinde aktif tutmak çok mu zor olurdu?
Şimdi birileri insanlar için ayakkabı, cep telefonu çok mu elzem Allah aşkın diye sorabilir. Peki, kusura bakmayın ama Tatlı ve Kuruyemiş çok mu elzem? Ekmek gibi, sebze gibi, bakliyat gibi elzem mi?
Elbette onlarda açık olsun ama dedim ya insanların temel ihtiyaçları dikkate en başta alınmadığı için sürekli değişen genelge ve muafiyetler ile karman çorman bir yapı içine girdik.
Bu da plansız, altyapısız ve sağlıksız bir süreç yönetildiğinin en büyük nirengisidir.