Futbol işte böyle bir oyun…
Bazen çıkar ölümüne oynarsınız. Futbol adına bütün güzelliklerin sahibi olur, 90 dakika rakibi domine edersiniz ama şanssızlık, beceriksizlik gibi türlü nedenlerden futbolun meyveleri olan gol ve gollerden mahrum kalırsınız…
Bazen de Cuma akşamı Mersin İdmanyurdu maçında olduğu gibi önünüzdeki 90 dakikayı “dostlar alışverişte görsün” ya da “yasak savmak” anlayışıyla antrenman havasında geçirip rakip savunmanın hatalarından üç gol atarak tamamlarsınız…
Ancak, mesleği profesyonel futbolculuk olan her sporcu hem saha içinde hem saha dışında profesyonelliği uygulamak ve yaşamak zorundadır…
Transfer taksitlerinin, maaş ya da primlerinin gecikmesi halinde nasıl kazan kaldırıyorlarsa, forma aşkı falan nasıl vız geliyorsa; kendilerine profesyonelce bakıp, antrenmanların hakkını vererek, her maçı ciddiye almak zorundadır. Yani maç seçme gibi bir lüksleri yoktur…
Peki, Cuma akşamı “Hürriyet” i saymazsak, 14 kişilik kadrosuyla Eskişehir’ e gelen Mersin İdmanyurdu karşısında oldukça güçlü kadro yapısına rağmen ortaya konan futbola ne demeli, heyecansız, futbolsuz galibiyete sevinelim mi?
Aslında bu maç ikinci yarı için oldukça ciddi bir sınav kabul edilmeli, takımın disiplin ve oyun anlayışı 90 dakika maçın her anına yansıtılmalıydı…
“Ersun Yanal” ın maç sonunda 3-1’ lik sonucun futbol anlamında tatmin etmediğini bu galibiyetle görünen sorunların “halı altına süpürülmeyeceği” vurgusu yapması takım ruhu, oyun disiplini gibi kavramların yeniden sorgulanmasını gerektiriyordu...
Şu transfer konusunda yıllardır özürlü ve isabetsiz olduğumuz gerçeğini unutmayalım…
Özellikle de dış transferde dört sezondur “Dede, Diego ve Kamara” nın haricinde adı istikrarla özdeşleşmiş, tribünleri coşturacak, takımı sırtlayabilecek, her an oyunun kaderini değiştirebilecek vasatın üzerinde hangi futbolcuya sahip olduk?
Ya da “Alper” in dışında genç bir oyuncuya forma verebildik mi? En azından zorluk derecesi düşük maçlarda “Fatih Şahin, Tarık Çamdal, Aytaç Kara” ve diğer gençlere ne zaman şans vereceğiz?
Genel olarak güçlü bir kadro yapısına sahip olan Eskişehirspor’ un hiç olmazsa usta bir iki transferle hedefe yürüyeceği konusunda kimsenin şüphesi yok…
Büyük taraftarımız Avrupa’ ya açılan en kestirme yolun Ziraat Türkiye Kupasından geçtiği bilinciyle Süper Lig’e de ağırlık verecek, mazideki o büyük başarıları yakalayacak güçlü bir takımın hayaliyle ikinci yarıda kar, yağmur, çamur demeden tribünleri yine dolduracaktır…
Başkan, Yönetim Kurulu ve Teknik kadro şunu çok iyi bilmelidir; “Taraftar, yıllardır siyah kırmızı aşkla beslenen hayallerinin gerçekleşeceği günü umutla ve hasretle beklemektedir”….
Henüz yorum yapılmadı,
İlk Yorum yapan siz olun...