Fuat Hoca’ya o telefon Cumhubaşkanlığı’ndan gelmiş! 

Anadolu Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Fuat Erdal, yeniden aynı göreve atanınca açıkçası çok şaşırmıştım.
Edindiğim kulis bilgileri, konuştuğum akademisyenler, iktidar kanadından yokladığım nabız, Prof. Dr. Fuat Erdal’ın yeniden rektörlüğe atanmasının çok düşük bir ihtimal olduğuna işaret ediyordu.
Atama yapıldıktan sonra yaptığım yorumda Fuat Hocanın, TÜGVA, Necmettin Bilal Erdoğan ve Sümeyye Erdoğan Bayraktar ile olan diyaloğunun kilidi açtığını ifade etmiştim.
AK Parti’nin rektörlüğü, boşta kalan siyasi akademisyenler için atama yapılacak bir birim olarak gördüğünü de hatırlatmak isterim.
Bu cümlenin altına Eskişehirli akademisyen, TÜBİTAK Başkanı Prof. Dr. Hasan Mandal’ın İstanbul Teknik Üniversitesi (İTÜ) Rektörlüğüne atanmasının ne kadar isabetli bir tercih olduğunu yazmazsam haksızlık etmiş olurum.
Bakın, görün Prof. Dr. Hasan Mandal Hoca İTÜ’de ne kadar güzel işler yapacak.
Konumuza gelecek olursa.
Prof. Dr. Fuat Hoca’nın istifasının yani azlini istemesinin altında yatan gerçeği en iyi kendisi bilir ancak iddialar yenilir yutulur cinsten değil.
Hocanın, bir daire başkanını yetkisini aşan konuda sıkıştırdığı…
Akçeli işlerle ilgili bazı soruşturmaların olduğu…
Cemaatler, eski AK Parti milletvekilleri ve URAYSİM ile ilgili bazı iddialar da var ancak bunların tamamını yazarsam bataklıktan çıkamayız.
İddiaların bazıları böyle…
Ancak bunlara ilave olarak Fuat Hoca’nın FETÖ sempatizanı bazı kişileri uyarılara rağmen görevden el çektirmediği, üstelik koruma kalkanına aldığı öne sürülüyor.
Hepsi bir araya gelince Cumhurbaşkanlığı’ndan o malum telefon geliyor ve apar topar istifa gerçekleşiyor.
Uzun sözün kısası…
Polis Amirleri Eğitimi Merkezi Müdürü Prof. Dr. Şafak Ertan Çomaklı nasıl bir günde AÜ Rektörü olup, bir süre sonra hastalığını bahane ederek istifa etti-tirildi-yse, Fuat Hoca da ESTV yayınına katılıp projelerini iştahla anlattıktan bir gün sonra kuvvetle muhtemel görevden azlini isteyerek, yani istifa edip gitti.
Sonuç?
İstikbalini siyasetçilerde arayanlar, her istenene “evet” diyenler, üniversiteyi partinin çiftliği haline getirmek isteyenlere direnemeyenler işte öyle bir günde, üstelik doğru düzgün geride bir iz bile bırakmadan silinir gider.
Soruyorum:
Bu gidiş, bunca akademik birikime ve çabaya yakıştı mı?

Büyümeden payını alan var mı?

Enflasyon verileri tartışmalı Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) Türkiye ekonomisinin 2024 yılının ikinci çeyreğinde yüzde 2,5 büyüdüğünü açıkladı.
Nisan, mayıs ve haziran aylarını kapsayan dönemde ekonomi yüzde 2,5 büyümüş.
Kritik soru şu:
Bu büyümden yararlanan var mı?
Örneğin emekli, işçi, memur, asgari ücretli yani yurdum insanı bundan payını alıyor mu?
Alamıyor tabii ki.
Mevsimsel etkilerden arındırılmış geniş işsizlik yüzde 30’a dayandı.
Baz etkisine rağmen enflasyon halen çok yüksek.
2021 Eylül’de enflasyon yükselirken Merkez Bankası’nın Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın telkinleriyle faizi yüzde 8,5’e kadar düşürmesinin faturasını milletçe ödüyoruz.
Sadece faiz artırarak ekonomide düzelme bekleyemezsiniz.
Yapılacakların aslında çoğu ekonomik değil.
Hukukun üstünlüğünü egemen kılmak, kamu maliyesi disiplini, AB’ye tam üyelik müzakereleri, liyakat, adaletli yönetim vs.
Beklentileri olumlu hale getirmediğiniz, yapısal reformları hayata geçirmediği sürece yurttaş büyümeden bırakın pay almayı…
Hayat pahalılığından evinden dışarı çıkamaz hale geldi.
Şunu da not etmekte fayda var…
Cumhurbaşkanı Erdoğan, eğer AK Parti anketlerde CHP’nin ardında ikinci çıkmaya devam ederse ne Mehmet Şimşek ne de bu ekonomik programı bırakır.
Sil baştan kendi bildiğini uygular.
Tecrübeyle sabit.