Fuat Avni’ye sor!..

Çağımızın en kötü hastalığı nedir?
“Stres...”
Uluslararası bir deyimdir...
Bir yazımızda dile getirmiştik, Türkçe kodu açık:
"Sevimli…"
"Terbiyeli..."
"Renkli…"
"Erkeksi…"
"Safiyene…"
………
"Stres" in beş harfinden oluşan bu kodlar dünyanın her yerince geçerlidir...
Stresli insan…
"Çevresinde sevimli…"
-Ailesinde terbiyeli…
"Fotoğrafta renkli…"
-Görünüşünde erkeksi…
"Ve de safiyane biri olabilir!"
"Erkeksi" kodu, hem erkek, hem de kadın için geçerlidir...
………
Bugünlerle...
Trafikte "hürriyeti" seçen…
Anasını da alıp gitmesini bilen…
Her "kelle"nin ardından…
"Vatan sağolsun" diyebilen…
Adı ne olursa olsun "vakıf" sözcüğünü bilmeyen...
Gümleyen "bombaların" ardından…
"Yayın yasaklarına üç maymun kuralına göre uyan..."
"Bana dokunmayan yılan bin yaşasın" diyen…
Herkes için "stres" neymiş ki?
"Kodla gitsin!.."
………
Asıl olan da, “stres” olgusunun dışında kalan gerçek “stresli”lerdir…
Ne olursa olsun, hava hoştur onlar için!
Eşi sorar, “Akşama ne yemek yapayım?”
“Fuat Avni’ye sor!”
Şaka değil…
“Adam çoğumuza stres attırıyor!”
Ve de devlet bile bulamıyor…
 
**************
Günün Olayı
Bugün nelerle uğraştığımıza bir bakın, demokrasi ve ekonomik gelişme yerine sapıklıkları konuşuyoruz.
Sapıklıklar, çağdaşlıktan ve demokrasiden uzaklaşmanın doğal sonuçlarıdır.
                                                                                                                     Erol Manisalı
 
Günün Biberi
Statlar açık hava hapishanesi, taraftar potansiyel suçlu. Yakında ne maç kalır ne taraftar.
Güvenlik adı altında, "Herkes benim istediğim gibi, yat yat, kalk kalk."
Koca ülke 1930'ların Almanya'sı...
 
**************************
Şam'da ölmek vardı!
Suriyeli sığınmacılar ileride çok büyük sorunlar yaşatacak ülkemize... Kim ne derse desin, bu bir
gerçek... AB ile yapılan anlaşma Türkiye için büyük hataydı...
Bir televizyon röportajında Makedonya sınırında çadırda yaşayan Suriyeli kadın diyordu ki:
"En iyisi Şam'da ölmekti..."
Kimi Suriyeli savaş gelip kapısına dayandığı için yola düzüldü, kimi fırsattan istifade kapağı Batı ülkelerine atmak için, çoluk çocuk ölümü göze aldılar. Şimdi aç bilaç Avrupa kapısında şefaat bekliyorlar.
Eskişehir'de de binlercesi var...
Öyle diyor kadın: "En iyisi Şam’da ölmekti..."
Batı kapılarında sürünmekten daha iyi değil miydi?
 
**********************
CUK
Kadınlar kediler gibidir. Hem sıcak ve sokulgan, hem de tırmalayıcı...
                                                                                                     Hanri Benazus
Günün Şiiri
Zaten yoktular!
Ne kadınlar sevdim zaten yoktular
Yağmur giyerlerdi sonbaharla bir
Azıcık okşasam sanki çocuktular
Bıraksam korkudan gözleri sislenir
Ne kadınlar sevdim zaten yoktular
Böyle bir sevmek görülmemiştir
Hayır, sanmayın ki beni unuttular
Hâlâ arasıra mektupları gelir
Gerçek değildiler, birer umuttular
Eski bir şarkı, belki bir şiir
Ne kadınlar sevdim zaten yoktular
Böyle bir sevmek görülmemiştir...
                                                 Atillâ İlhan
**************************
 
Gerilim
Üçüncü köprü bütçeden, yani vergilerimizden yapılıyor.
Anlaşıldı, İstanbul'un iki yakasını birleştirmek uğruna "vatandaşın iki yakası" bir araya gelmeyecek...
 
Özdeyiş
Bu dünyanın tek gerçeği, hayatın, bir başka hayat ile beslendiğidir...
                                                                                                  Hanri Benazus
 
Kolsuz Yaşar’dan
Türkiye'de her bebek 5 bin lira borçlu doğuyormuş.
Peki, kefil kim?
"Ana mı, baba mı?"
İkisi de olamaz, kesinlikle leyleklerdir!
 
Kıssa-dan
Asgari ücretli bir kilo et için bir gün çalışıyormuş.
Şikayet etmeye hiç hakları yok!
"Onlar da hükümetin başının etini yesinler!"
                                                                  Balthör
Günün Sorusu
Başta iktidar partisi olmak üzere, tüm muhalefet partileri çocuklarımızın nasıl korunacağını tartışsınlar.
"Bu utancın altından nasıl kalkarız biz?"
                                                       Hikmet Çetinkaya
 
Günün Sözü
Sahip olduklarıyla yetinmeyene, dünyayı bile versen memnun edemezsin.
                                                                                                                       Seneca
 
Karacan’ın güvendiği doktor
Aylar önce ciddi bir kaza geçirmişti "Harun Karacan…”
Kendisinden öğrendik...
Hemen Asker Hastanesi'nden Hava Tabip Albay "Ercan Köseoğlu" ile bağlantı kurulmasını istemiş ve bu hastaneye getirilmiş...
Dr. Ercan'la çok önceden arkadaş oldukları için ona güvendiğini söylemiş…
13 gün içinde ameliyat olup sağlığına kavuşmuş…
Gazeteciler de, kazayı öğrendikten sonra, o hastane senin, burası benim arayıp durmuşlar Harun Bey'i...
“Kimin aklına gelirdi ki Asker Hastanesi?”
 
Ziyaretimize geldiği gün dile getirmişti bu olayı…
Görenler anlatıyor...
Harun Bey için çiçekle dolmuş hastane...
AKP Milletvekili olmadan gördüğü bu yakın ilgiden onur duyduğunu söyledi Karacan...
 
*****************************
Bir davetsiz misafir
Adam işten eve gelmiş ve karısına "Hayatım işyerinden en sevdiğim arkadaşımı bu akşam yemeğe çağırdım" demiş.
Karısı sinirlenmiş ve "Neee! Sen delirdin mi? Ortalığı görmüyor musun?" diye başlamış:
-  Ev darmadağın… Fatma'lar bendeydi bugün, üstelik yemek de yapmadım. Zaten alışverişe de
çıkmamıştım. Geçen akşamdan kalan bulaşıkları bile yıkamadım. En sevdiğim dizi var
bugün televizyonda. Hem bu akşam Seloş'la da telefonla konuşma günüm. Biliyorsun çarşamba akşamları 23.00'den sonra yüzde 70 indirim var...
"Neden bu akşamı seçtin ki?"
Adam, "Biliyorum canım, bilmem mi" diye karşılık verince kadın yine bağırmış:
"Biliyorsun da neden çağırdın?"
Kocası tebessüm etmiş:
"0 salak bu aralar evlenmek istiyorum diye tutturdu da… Gelsin görsün!"
****************
Temel ve limon
Temel çok geç saatte eve gelmiş ve yavaşça yatağa girdikten sonra karısına sormuş:
"Limonun bacakları olur mu?"
"Sen sarhoşsun galiba" demiş karısı:
"Hiç limonun bacakları olur mu?"
Temel, iç geçirip mırıldanmış: "0 zaman suyunu sıktığım bizim kanaryaydı!"