Yaşamın İçinden
Foyası meydana çıkanlar
Günlük yaşamımızda çok sık kullandığımız, ama nereden gelip, dilimize girdiğini bilmediğimiz deyimler var.
Bunlardan biri de“Foyası meydana çıktı.”
Bu deyimin kaynağını açık söyleyeyim bilmiyordum.
Hoşuma gittiği için kullanıyor, kullananlardan dinliyordum.
Tıpkı, “Ayağı suya erdi” gibi.
Geçenlerde yazdığım “Ayağı suya ermenin” kaynağının uyur gezerler olduğu gibi, “Foyası meydana çıkmanın” ustası da kuyumcularmış.
Yaptıkları küpe, gerdanlık ve bilezik gibi takılarda kullandıkları elmas parçalarının arkasına,“ foya” dedikleri bir madde sürüp, ayna gibi ışıkları daha çok aksettirmesini, sağlarlarmış.
Ne var ki, bu madde zamanla dökülürmüş, buna da“Foyası çıkmış” denirmiş.
İşte hilekar insanların yaptığı sahtecilik ve yalan ortaya çıktığında buna“Foyası açığa çıktı” benzetmesi yapılırmış.
--//--
Biliyorum soracaksınız:
“Sözü nereye getirmek istiyorsun?”
Hatta aklınızdan geçenleri sayacaksınız.
Şunu mu demek istedin, bunu mu?
Boş verin isim isim saymayı.
Politikadan sanata kentsel sorunlardan, yapıldı denilen yatırımlara kadar foyası meydana çıkan o kadar çok olay var ki…
Sözü hepsine getiriyorum.
Aklınıza gelenleri de siz “uydurup uydurup ” yorumlayın.
Şunun foyası duruyor… Bunun ki meydana çıktı…
Zorluk yok çünkü.
--//--
Her neyse.
Biraz da foyası henüz çıkmamış olaylardan söz edeyim.
Bizim kuşak bilir. Yani 68 kuşağı.
Bir zamanlar; Çetin Altan, Uğur Mumcu, İlhan Selçuk ve Doğan Avcıoğlu için sol için ayaklı üniversitedir denirdi.
Altan’ın, rahmetli Selçuk ve Avcıoğlu ile Mumcu’nun yazıları su gibi okunur panelleri ve açık oturumlarında yer bulunmaz, kitapları elden düşmezdi.
Önceki gün Zübeyde Hanım Kültür Merkezi’nde Bekir Coşkun, Mümtaz Soysal ve Işık Kansu’nun konuşmalarını dinlerken o günler geldi aklıma. Ve yaklaşık 50 bin öğrencisi bulunan iki üniversiteli, Eskişehirli bir arkadaşla yorumladık toplantının öncülerini görüp sevindik. Geride kalanlara bakıp üzüldük.
Arkadaş sordu ”Eğitim işi mi?”
“Eh” dedim kendisine.
“Biraz öyle. Biraz değil. ”
Günlerin getirdiği
İ. Haşim Ateş politika dışı mı?
1999’da Prof. Dr. Yılmaz Büyükerşen, Dt. Ahmet Ataç DSP’den belediye başkanı adayı olarak çıktıklarında Odunpazarı için aday gösterilen İ. Haşim Ateş’e politik gözlemciler hayret etmişlerdi. Hatta DSP’den bazı isimlerin kendisine karşı çıktığını duymuştuk. Ama gene söylentilere göre Büyükerşen sahip çıkmıştı İ. Haşim Ateş’e. Ve Eskişehir’de DSP üç belediyeyi de alarak politik bir devrim yapmıştı. Kent adına atılan her adımda üç belediye başkanı el ele, kol kola giderken, ne olduysa oldu, İ. Haşim Cephesi çatlayıvermişti. Büyükerşen’in çıkışlarına yardımcısı Erman Gölet ile karşı çıkan İ. Haşim Ateş, bir süre sonra bazı meclis üyeleri ile birlikte DSP’den istifa ederek soluğu CHP’de almıştı. İ. Haşim Ateş ve babasının kılıcı CHP’de nereye gitse kesiyordu. Uzatmayayım. İ. Haşim Ateş başkan adayı idi. Sıra yerel seçimlere geldiğinde CHP meclis üyeleri konusunda kaynamaya başlamıştı. Rahmetli Seyit Ali Uslu il, şimdi gazetecilik yapan Vedat Celal Alp ilçe başkanıydı. Olanlar oldu. Evraklar zamanında seçim kuruluna teslim edilmediği için tarihinde ilk kez CHP’nin seçime giremeyeceği kararı alınmıştı. Ve bu olay İ. Haşim Ateş’in politik yaşamını sona erdirmiş, tüm girişimlerini boşa çıkarmıştı.
Daha sonraki günlerde bir süre sessiz kalan İ. Haşim Ateş’in AKP’den aday olmak istediğini, ancak buna genel merkezin onay vermediğini duymuştuk. Şimdi CHP ve DSP’de olmayan İ. Haşim Ateş nerede kesin bilen yok. Bir konuşmamızda “İşime bakıyorum” demişti, ama nereye kadar diye arkasını getirmemişti. Onun için de kulağını çınlatayım dedim. İ. Haşim Ateş genç denecek yaşta politikaya nokta mı koydu yoksa yeni atılımlar için hazırlık mı yapıyor?
Sarıoğlu ve Sarıkaya
Tacettin Sarıoğlu, bir daha politikaya girip, bazı makamlara aday olur mu bilemiyoruz. Bildiğimiz beş yıllık Tepebaşı Belediye Başkanlığı döneminde unutamayacağı deneyimler kazanmış olduğudur. Geçen kısa zaman dilimi içinde olup bitenler kendisinin ne kadar haklı olduğunu kanıtlamış olsa bile, dedim ya. Eğitimden gelen Sarıoğlu’na bu beş yıl, politikadan sosyal yaşama, kaybettikleri olsa bile çok şey kazandırmıştır.
Belediye başkan adaylığını on dakika içinde kaybeden Sarıoğlu, beş yıllık başkanlık döneminde kimlerle çalıştığını da sonradan fark etmiştir. Belediye meclisinde birinci sınıf sayılan isimler Sarıoğlu’nu yalnız bırakırlarken, İbrahim Sarıkaya gibi, hiçbir politik beklentisi olmayan isimler hep yanında olmuşlardır. Bu durumu halen hayatta olanların yorumlarında dinlediğimiz için alıyoruz köşemize. Onun için Sarıoğlu ve Sarıkaya’yı yazıyoruz.