90’lı yıllarda Endüstri Meslek Lisesi elektrik elektronik ikinci sınıf öğrencisiydim. İngilizce ve matematikten sonra hayranlıkla ilgilendiğim Atölye derslerinde elektronik devreler icat etmekti. Sinekleri kovalayan devreler yapardık. Köpekleri korkutup kaçıran devreler, neler neler. Kara şimşek ışıkları yapıp o ışıklar sağdan sola soldan sağa yanıp sönerken kendimi Kara Şimşek filminin Prodüktörü zannederdim.
Hiç unutamam Zafer hocamın gelip “çocuklar bugün FM Radyo yayını yapan bir devreyi işleyeceğiz” dediği günü. Zaten ne olduysa o günden sonra oldu. Daha çocuk yaşlarımda sesim güzel diye düğünlerde saz çalıp türküler okurken birden bire yeni yeteneğim ortaya çıktı. Radyoculuk…
Şimdi burada radyonun tarihinden, uzun dalga kısa dalga radyolardan bahsedip kafanızı şişirmek istemiyorum.
FM Radyo yayını yapan icadımızı geliştirmek isteyen öğrencilerin ücret ödeyip devrede kullanılacak elektronik malzemeleri Konya’dan Kahramanmaraş’a getirtmesi gerekiyordu. Ne kadar ödedim bilmiyorum ama sınıfta üç arkadaş getirttik devreleri. Yaptık çalıştırdık. Ufak tefek pürüzleri Zafer hocamızın da desteği ile alt ettik ve FM Radyo yayını yapmaya başladık. 200-300 metre alanda radyo dinleyenlerin dinledikleri yayını kesip yeni radyonuza hoş geldiniz, şimdi de Ferdi Tayfur’dan Çeşme şarkısını dinliyoruz demeye başladığım günden bugüne kadar 24 sene geçmiş.
Ve aynı dönem yerel radyo şirketi kurmak isteyenler için lisans serbestliği geldiğini de yine benim küçücük FM Radyom’dan anons ederek dinleyicilerime duyurmuştum.
Radyoculuk anılarını, güzelliklerini, zorluklarını hepsinden önemlisi karşımda bir duvar ve o duvara bakarak kelimeler kelimeler kelimeler üretmek, ürettiğim kelimelere/sorulara cevap vermek, bunların hepsini bir potada toparlayıp radyo programcılığı yapmak.
Bilgisayar yoktu o dönemlerde. Radyo otomasyon yazılımları yoktu, Winamp Player’a playlistler tanımlayıp yan gelip yatmak yoktu. Bitmek üzere olan şarkının kasetini hazırda bekleyen diğer kasetle değiştirmek, sunumu yapmak ve play’a basmak. Firma reklamlarını akşamlara kadar canlı canlı okur dururduk. Hey gidi günler heyyyy.
Şimdi bir haber FM Radyoculuğun bittiğinden, biteceğinden, 1991 yılında icat ettiğim FM radyonun artık kullanılmayacağından bahsediyor. Artık radyolar yüksek kaliteli dijital ağa yönelecek diyor.
Bir devri bitiren anons…
Norveç Kültür Bakanlığı, ülke genelinde FM radyo yayınlarına son verme planını açıkladı. Yayının sonlandırılması 2017 başında gerçekleşecek ve herhangi bir ülke atağa geçmezse bu adımı atan ilk ülke Norveç olacak. Norveç’teki ulusal radyo kanalı NRK’nın yöneticisi Thor Gjermund Eriksen’in açıklamasına göre radyo severler için kötü bir karar ama bu açıklamadan sonra yayıncılar kaynaklarını yüksek kaliteli dijital ağa yöneltecek. Avrupa’da ve Asya’da çok sayıda ülke benzer adımı atmaya hazırlanıyor. Genelde FM yerini DAB olarak bilinen ücretsiz dijital ses yayını alıyor ama alıcının değişmesi gerekiyor. Norveç’te zaten 22 ulusal kanalın DAB yayını aktif durumda. Norveç’lilerin yüzde 50’si ses kalitesi ve kapsama alanını arttıran DAB alıcılarına sahip. 1980’lerde geliştirilen DAB sistemini 1995’de kullanıma alan Norveç bu alanda bir ilki başarmıştı.