Eskişehir’in 85 yıllık futbol çınarı…
Cumhuriyetin ilanından sadece 7 yıl sonra kurulmuş…
Kuruluşunun henüz 10. yılında Ankara’da final maçında Fenerbahçe’yi 3-1’lik skorla yenerek 1940 yılının Türkiye Şampiyonu olmuş…
Yalnız futbol değil, güreş, boks, halter, atletizm, voleybol, basketbol, eskrim, gibi spor dallarının öncülüğünü yapmış…
Eskişehir’de binlerce gence spor yapma olanağı tanımış
Çeşitli branşlarda yüzlerce milli sporcu, hatta Olimpiyat ve Dünya Şampiyonları yetiştirmiş büyük bir ekol…
Büyük bir spor geleneği, asil bir spor ruhu…
* * *
İşte bu görkemli mazinin son temsilcisi olan futbol takımı Bölgesel Amatör Lig’e beş sezondur şampiyonluk parolasıyla başlıyor ve genellikle liglerin sonlarına doğru yarıştan kopuyor…
Bu sezon yeni transferlerle birlikte temiz bir karakterin ve başarılı bir sicilin sahibi “Orhan Türkmengil”le yola çıktı…
İyi bir hazırlık dönemi geçiren Demirspor ligin başında ümit dağıtan bol gollü sonuçlar aldı. Ancak haftalar ilerledikçe istenmeyen bir duraklama dönemine girdi...
Tabi özellikle savunmanın önemli isimlerinin arka arkaya sakatlanması defans bloğunda önemli sorunlar yarattı. Öyle ki; çaresiz kalan “Türkmengil” bazı hücum futbolcularını savunmaya çekmek zorunda kaldı…
Geçtiğimiz hafta Sultangazi deplasmanında 83. dakikaya kadar 3-0 yenik oynayan Demirspor son 7 dakikada 3 gol birden atarak futbolda zaman zaman rastlanan olağanüstü bir dönüşün kahramanı oldu…
Alınan bu beraberlik, 83 dakika oynanan başarısız futbolu unutturdu. Yönetimin, teknik kadronun ve futbolcuların yapması gereken özeleştiri halı altına süpürüldü…
Belki de Kütahyaspor maçının önemi göz önüne alınarak, futbolcuların motivasyonu olumsuz yönde etkilenebilir endişesiyle böyle bir iç hesaplaşmaya gerek duyulmadı…
* * *
Ve 3 haftadır maç kazanamamanın yarattığı sıkıntılarla haftanın en önemli maçına gelindi…
Şampiyonlukta iddialı olan rakipler de sürpriz puanlar kaybediyor, ligin zirvesinde kopmalar yaşanmıyordu…
Ancak Kütahyaspor maçı zirvede dengeleri değiştirebilecek mahiyette bir karşılaşmaydı…
Kütahyaspor genel olarak (Kıbrısçık maçı hariç)zor gol atan buna karşılık zor gol yiyen bir ekip görüntüsünde idi. Buna rağmen 18 puanla liderliğini sürdürüyordu…
Kütahyaspor, yenilgi halinde şampiyonluk iddiasından kopmayacak, 16 puanla ikinci sırada bulunan Demirspor yenilirse aradaki puan farkı 5’e çıkacak ve önemli bir avantaj kaybedilecekti…
Tabi futbolda şans faktörü de yanınızda olmalı…
Lider karşısında, güçlü bir takım karşısında iki topunuzla birlikte, şans olgusu da direkten dönünce yenilgi kaçınılmaz oldu…
Şampiyonluk gibi hedef kovalayan bir takımda kaleci hayati önem taşır. Her kaleci gol yer. Yenilebilir gole kimse itiraz edemez. Ancak böyle önemli maçta basit hatalarla gol yiyen bir kaleci hedefi olan bir takımın kalesini koruyamaz…
İlk yarıda kalesinde hiç tehlike yaşamayan Demirspor’un kalecisi “Burak” maalesef ikinci yarıda yediği iki acemi golle takımın bütün gardını düşürdü…
Takımın en iyi niyetli, en yetenekli, en çok koşan futbolcusu “Ömer”in aynı pozisyonda iki kez golü kaçırması belki de yenilginin ilk işaretleri oldu…
* * *
Yıllardır “Necdet Yıldırım”a alışan bir takımın maçının, bir kez antrenman dahi yapmadığı “Atatürk Stadı”na alınması Demirspor’a avantaj mı oldu, yoksa dezavantaj mı oldu mutlaka sorgulanması gerekir…
Maç öncesinde taraftar liderleri yaptığı açıklamalarda destek vaadinde bulunmuştu…
Ama gördük ki bizim taraftarımız dün adeta “Kuzuların Sessizliği” filmini izlerken, bir avuç Kütahyalı taraftar takımlarının galibiyetine büyük katkı vererek bize 1965’ in o görkemli yıllarını anımsattı…
Sonuçta büyük bir fırsatı teptik…
Tabiî ki 3 puanlık sistemde her şey bitmiş değil…
Ancak inanç biterse şampiyonluk rüyası da biter…
Bu takımın kaderini belirleyecek olan yine bu takımın iradesidir…
Gün, yönetimiyle, teknik kadrosuyla ve futbolcusuyla kenetlenme günüdür!
Gün, birlik ve beraberlik günüdür!
Henüz yorum yapılmadı,
İlk Yorum yapan siz olun...